Page 452 - 6-8
P. 452
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Yıllarca tedrîs-i ulûm ederek 1247’de Halfet Gâzi müderrisi ve Hicâz’a gidip Mehmed
Can Efendi’den ve kayın pederinden Tarîkat-ı Nakşîbendiyye’yi alıp maârif -i sûfîyyeden
behredâr oldu.
Talebesine icâzet verdikden sonra Devehâne Mahallesi’nde olan hânesinde inzivâ edib
ittisâlinde bulunan vakıf arsa üzerine yaptırdığı hücresini zâviye haline koydu. Burada tarîkat
âyinini icrâ ve ibâdet ve itâatle imrâr-ı hayat ederek 1277 senesi rebîülevvelinde dâr-ı naîme
irtihâl etdi. Kuddise sırruhü’l-azîz.
Meşâhîr-i ulemâ ve meşâyih-i sûfîyeden olup âlim, fakîh, gâyet müteşerri’, zâhid,
müteheccid, mazınne-i kerâmet bir zât-ı âlî-sîret idi. Gâyet vakûr olup meclisinde kimse söze
cür’et edemez, hikâyât ve ahvâl-i sûfîyeden nakleder, ulemâ ile musâhabâtında pek nâfî şeyler
söylerdi.
Uzunyol Mezârlığı’nın Hamza Bey Mahallesi’ne giden yolun cenûbunda kâin bahçe
derûnunda medfûn ve irtihâl târihi de [302] seng-i mezârında mahkûk idi. Sol tarafında pencere
önünde mahdûmu Müftü Mehmed Hulûsî Efendi ve baş tarafında mürîd-i hâssı İnce
Alemdârzâde Hâfız Mehmed Arif Efendi ve bunun sol tarafında mahdûmu meşâhîr-i sulehâdan
Hâfız Necib Ahmed Efendi medfûn idi. Hayfâ ki şimdi bunların yerleri bile bilinmez oldu.
Sûfî Mehmed Efendi-Sarı
Gürcü Ali oğludur. Gürcistân’dan Amasya’ya hicret ve ulemâdan tahsîl-i ulûmâ gayret
edib Şirvânî Hacı Mustafa Efendi’den mücâz ve ders-i âm oldu. Evâilinde dersinde oldukça
talebe bulunurdu. Takrîrindeki kusura binâen yalnız mahdûmu Hâfız Ali Efendi’yi okuturdu.
Mahdûmuna icâzet verdikden sonra ibâdetle iştigâl edib 1317’de vefât etdi. Ulemâdan
müşekkel, sarışın, kesîfü’l-lihye, âbid, müttaki bir zât idi.
Sûfî Mehmed Efendi-Halvetî
Amasyalı İlyâs’ın oğludur. İğnecizâde Pir Safiyyüddîn Halvetî sohbetinde tahsîl ve
terbiye gördü. Müşârün-ileyhin halîfesi olup irtihâlinde zâviyesi şeyhi olduğu halde 918’de
vefât etdi. Meşâyîh-i [303] sûfîyeden bir pîr-i muhterem idi. Dâmâdı meşâhîr-i şuarâdan Şermî
Osmân Çelebi’dir.
Siyâmî Efendi-Kâdı
Kedağra (Köprü) lıdır. Amasya fuzalâsından tahsîl-i ulûm edib ders-i âm ve hayli müddet
müderris olup iştihâr etdi. Ba’dehû Köprü, Merzifon gibi kasabâta kadı olup Köprü’de bir
medrese yaptırdı. Emlâkını da bu medrese mesâlihine vakfedip 999 senesi zelzele-i şedîdesinde
vefât etdi. Fâzıl, müderris, müftü ve kadı bir zât idi. Medresesi 1034’de zâviye i’tibâriyle Şeyh
Ahmed Efendi’ye tevcîh edilmişdi.
Siyâmî Ali Efendi-Oruçoğlu
Amasya’da Bâyezîd Paşa Mahallesi’nde çeşmesi olan Gâzi Oruç Bey’in mahdûmudur.
Fâzıl-ı meşhûr Kadızâde Küçük Mehmed Efendi’nin dersinde ikmâl-i tahsîl edib tedrîs-i ulûma
başladı. Amasya medreselerine müderris ve ba’dehû kadı olup 1067’de vefât etdi. Âlim, kâmil,
şâir, ta’lik-nüvîs bir zât idi. Abdî Efendi “Tezkîre”sinde mufassal tercemesi ve eş’ârı vardı.
Hayfâ ki yandı. Hâtıramda bu kadarı [304] kalabildi.
Yakın vakitlerde muhterem kardaşım Kilisli Ahmed Rıf’at Bey’in bana lutf etdiği eş’âr
mecmu’asında Amasyalı Hızır Efendizâde Mehmed Efendi’nin bir gazeline şu nazîresi görüldü:
Ben elif kâmetine serv-i dilârâ diyemem
Lebine dil uzadıp gonca-i ra’nâ diyemem
Maraz-ı aşka leb-i la’lini em’dir dediler
Râzımı yâre açıp sırrımı ammâ diyemem
447
451