Page 442 - 6-8
P. 442
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Sıdkı Mustafa Paşa-Kadızâde
Amasyalıdır. Fethiye Mahallesi’nden ve kadılar zümresinden Amasyalı Ahmed Efendi
bin Amasya kadısı Mustafa Efendi’nin [275] mahdûmudur. Amcası fâzıl-ı meşhûr Küçük
Mehmed Ali Efendi terbiyesiyle ilim ve edeb, hüsn-i hat öğrendi. Bir müddet ders okuttu. Sonra
tebdîl-i meslek edib Amasyalı Hâce Ahmed Paşa’nın divân kâtibi oldu. Burada divân-ı
hümâyûn kâlemine girdi.
Tedrîcen terakkî ederek Bayram Paşa’ya çattı. Bunun tezkirecisi ve sadâretinde 1047’de
reisülküttâb oldu. Sultân İbrâhim’in cülûsundan az sonra Sadr-ı a’zam Kara Mustafa Paşa’nın
seleflerine adâveti yüzünden 1050 muharreminde azledilip Amasya’ya gönderildi.
1053 senesi zilka’desinde sadr-ı müşârün-ileyhin i’dâmı üzerine İstanbul’a gelip
musâhib-i şehriyârî Yûsuf Paşa’ya takdîm etdiği kasidesiyle çattı. Bunun tezkîrecisi ve 1054’de
vefât eden Hasan Hükmî Efendi yerine ikinci defâ reisülküttâb oldu.
1057 şâbânında Sadr-ı a’zam Hezâr-pâre Ahmed Paşa’nın sadâretinde nişâncı ve 1058
senesi recebinde Sultân İbrâhim’in hal’i ve Avcı Sultân Mehmed’in cülûsu vak’asında üçüncü
defa reisülküttâb oldu.
1060 şâbânında Sadr-ı a’zam Kara Murad Paşa’nın azli [276] vak’asında infisâl etdi. 1062
recebinde sadrâzâm olan Tarhuncu Ahmed Paşa’nın arzıyla dördüncü defa reisülküttâb oldu.
1063 senesi rebîülâhirinde Ahmed Paşa’nın maktûlen vefâtı vak’asında yine infisâl edib
1064’de Süleymanîye evkâfı mütevellîsi görüldü.
İbşir Mustafa Paşa sadrâzam olup İstanbul’a geldikde kethüdâsı Amasyalı Salih Ağa ile
eskiden beri muârefesi olduğundan 1065 cumâdelûlâsında Rumeli Beylerbeyiliği pâyesiyle
nişâncı oldu. Ancak recebde İbşir Paşa katl ve yerine gelen Kara Murad Paşa da şevvâlde
azledildiğinden isti’fâ edib çekildi.
Bu esnâda Sadr-ı a’zam olan Malatyalı Süleyman Paşa’nın arzı ile Tımışvâr vâlisi olup
gitdi. 1066 senesi rebîülevvelinde vezâretle taltîf edilip zilka’desinde öteden beri kendisine
iyilikleri ve zamân-ı azlinde yardımları olan Köprülü Mehmed Paşa sadârate gelince mevkiini
muhâfaza etdi.
Ancak eniştesi olan Can Arslan Paşa’nın 1069’da Abaza Hasan Paşa’ya uyup Köprülü
Mehmed Paşa’ya karşı isyân etmesi kendisini müteessir etmişdi. Mehmed Paşa âsileri [277]
tedmîr ederek Macaristan harbine gitdiği esnâda hizmetler edib makâmında kaldı.
1072 senesi rebîülevvelinde Köprülüzâde Fâzıl Ahmed Paşa’nın sadâretinde isti’fâ
ederek İstanbul’a geldi. Kubbe-nîşîn olup 1073 senesi muharreminde vefât etdi. Âlim, kâmil,
müdebbir, şâir, hattât bir vezîr idi. 139 Mahdûmu Ahmed, Mehmed Emîn beyler ve dâmâdı
Nişâncı Amasyalı Müeyyedzâde Ca’fer Paşadır.
Amasya’da doğduğu Fethiye Mahallesi Câmiini tamîr ve yanında bir mekteb inşâ ve
câmi-i mezkûre va’ziyye vaz’ ederek vakfeylediği nukûdu nemâsından vazîfeler tahsîs etdiği
sicillât-ı şer’iyyede görüldü.
Mehmed Süreyya Bey “Sicill-i Osmânî” adlı eserinde “Sıdkı Mustafa Paşa Bâb-ı âlîde
bi’t-tefeyyüz ba’zı hidemâtda istihdâm olundukdan sonra 1030’da Sadr-ı a’zam Hüseyin Paşa
tezkirecisi olup 1038’de defter emîni, ba’dehû reisülküttâb oldu” diyor.
Bu zât, ricâlden Ebûbekir Sıdkı Efendi ve Mütercim Sıdkı Paşa değildir. Yine diyor
ki;“Ulemâ ve şuarâdandır. Divân-ı şiiri vardır. Kayalarda yalısı olmakla orada bir mescîd inşâ
etdirmiştir. ” [278]
139 Mustakîmzâde Sadeddin Süleyman Efendi “Tuhfetü’l-Hattâtîn” adlı eserinde diyor ki: “Ahmed Sıdkı, şehrîdir.
İki kere rüesâ-yı devlet-i âliye’den olup Tımışvar’da şehr-i Muharremü’l-harâm 1073’de fevtine ol mâhın nâm-
ı târihidir. Kayalarda mescid tamiri Sıdk ve hulûsa karîn olmuştur. Ve onun nâmıyla şöhret bulmuştur.” Bu
terceme iki kere reisülküttâb olan Ahmed Efendi’ye âid değildir. Belki bunun pederi olan Sıdkı Paşa’ya âiddir.
Halbûki Sıdkızâde Köse Ahmed Efendi 1092’de vefât etdiği ve mescid-i mezbûr da bunun olduğu kuyûd-ı
vakfıye ile sâbittir. Sıdkı Mustafa Paşa da hattât olup Amasyalıdır. Tercemesi de bu âcizin yazdığıdır.
437
441