Page 441 - 6-8
P. 441
Amasya Tarihi Cilt: 11
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Kabri ziyâretgâh olup ba’zı hâlât-ı şifâ-bahşâsıyla meşhûrdur. Mahdûmları es-Seyyid Sıdkı Mustafa Paşa-Kadızâde
Hüseyin, Abdullah, İbrâhim Efendilerden ahfâdı çoktur. Es-Seyyid Hüseyin Çelebizâde es- Amasyalıdır. Fethiye Mahallesi’nden ve kadılar zümresinden Amasyalı Ahmed Efendi
Seyyid Alâeddîn Ali Efendi muallim-i [272] Sultânî es-Seyyid Abdullah Efendizâde ilk bin Amasya kadısı Mustafa Efendi’nin [275] mahdûmudur. Amcası fâzıl-ı meşhûr Küçük
Nakîbü’l-eşrâf olan Emîrî Mahmûd Efendi ve Amasya müftüsü Koca Emîr İbrâhim Efendi Mehmed Ali Efendi terbiyesiyle ilim ve edeb, hüsn-i hat öğrendi. Bir müddet ders okuttu. Sonra
meşhûrdur. Sultân Bâyezîd kendisine “baba” derdi. tebdîl-i meslek edib Amasyalı Hâce Ahmed Paşa’nın divân kâtibi oldu. Burada divân-ı
hümâyûn kâlemine girdi.
Sadreddîn Mehmed Çelebi-Zeytûnî Tedrîcen terakkî ederek Bayram Paşa’ya çattı. Bunun tezkirecisi ve sadâretinde 1047’de
Amasya’nın Köprü (Kedağra) kazâsında Zeytûn nâhiyesinden İbrâhim bin Hızır’ın reisülküttâb oldu. Sultân İbrâhim’in cülûsundan az sonra Sadr-ı a’zam Kara Mustafa Paşa’nın
mahdûmudur. Amasya’da Tokâdî Tâceddîn İbrâhim, Merzifon’da Feridüddîn Mehmed seleflerine adâveti yüzünden 1050 muharreminde azledilip Amasya’ya gönderildi.
Cürcânî, Bursa’da Fenârîzâde Yûsuf Çelebilerden ahz-ı ulûm ve mülâzemet edib müderris oldu. 1053 senesi zilka’desinde sadr-ı müşârün-ileyhin i’dâmı üzerine İstanbul’a gelip
Edirne’de Dârülhadîs müderrisliğinden Bursa kadısı ve İstanbul’un fethinde Hicâz musâhib-i şehriyârî Yûsuf Paşa’ya takdîm etdiği kasidesiyle çattı. Bunun tezkîrecisi ve 1054’de
emîrine tebşîr-i feth için sefîr gönderildi. Avdetinde Sultânîye müderrisi ve buradan vefât eden Hasan Hükmî Efendi yerine ikinci defâ reisülküttâb oldu.
Karamanoğluna sefîr olarak gitdi. Bunun vesâtatıyla akdedilen muâhedeyi Karamanoğlu 1057 şâbânında Sadr-ı a’zam Hezâr-pâre Ahmed Paşa’nın sadâretinde nişâncı ve 1058
bozduğundan Konya eyâleti istîlâ ve emâret-i Karamâniyye ilgâ edildiği esnâda vefât etdi. senesi recebinde Sultân İbrâhim’in hal’i ve Avcı Sultân Mehmed’in cülûsu vak’asında üçüncü
Meşâhîr-i fuzalâ ve mevâlîden idi. “Münşeât-ı Feridûn”da Hicâz’a sefîr olduğu mektûb-ı defa reisülküttâb oldu.
padişâhîde mezkûrdur. Evlâdına “Zeytûnîzâdeler” dendi. 1060 şâbânında Sadr-ı a’zam Kara Murad Paşa’nın azli [276] vak’asında infisâl etdi. 1062
recebinde sadrâzâm olan Tarhuncu Ahmed Paşa’nın arzıyla dördüncü defa reisülküttâb oldu.
Sadreddîn Mehmed Efendi-Gıyâszâde 1063 senesi rebîülâhirinde Ahmed Paşa’nın maktûlen vefâtı vak’asında yine infisâl edib
Amasya’da meskûn Mîr Gıyâseddîn Şirâzî mahdûmudur. [273] Pederinin katlinde yaşı 1064’de Süleymanîye evkâfı mütevellîsi görüldü.
küçüktü. Amasya müderrislerinden ve pederinin muhibblerinden Seydî Ali Efendi’nin vesâyeti İbşir Mustafa Paşa sadrâzam olup İstanbul’a geldikde kethüdâsı Amasyalı Salih Ağa ile
altında mahdûmu Abdurrahman Efendi ile beraber büyüdü. Sa’di Çelebi’den birlikte ders eskiden beri muârefesi olduğundan 1065 cumâdelûlâsında Rumeli Beylerbeyiliği pâyesiyle
okudu. Ders-i âm oldu. nişâncı oldu. Ancak recebde İbşir Paşa katl ve yerine gelen Kara Murad Paşa da şevvâlde
Abdurrahman Efendi Rumeli kazaskeri oldukda kazâ mesleğine girdi. Hayli kasabât ve azledildiğinden isti’fâ edib çekildi.
bilâda kadı oldukdan sonra müşârün-ileyhin ikinci kazaskerliğinde Filibe, Belgrad ve en sonra Bu esnâda Sadr-ı a’zam olan Malatyalı Süleyman Paşa’nın arzı ile Tımışvâr vâlisi olup
Budin kadısı oldu. 986 hudûdunda vefât etdi. Ulemâ-yı kudâtdan idi. Birâderi Gıyâseddîn gitdi. 1066 senesi rebîülevvelinde vezâretle taltîf edilip zilka’desinde öteden beri kendisine
Çelebi’dir. iyilikleri ve zamân-ı azlinde yardımları olan Köprülü Mehmed Paşa sadârate gelince mevkiini
muhâfaza etdi.
Sabri Mehmed Çelebi-Tokatîzâde Ancak eniştesi olan Can Arslan Paşa’nın 1069’da Abaza Hasan Paşa’ya uyup Köprülü
Amasya müderrislerinden Tokatlızâde Yûsuf Efendi’nin oğludur. Amasya ulemâsından Mehmed Paşa’ya karşı isyân etmesi kendisini müteessir etmişdi. Mehmed Paşa âsileri [277]
tahsîl-i ilim edib Hattât Ebû’l-fazl Efendi’den yazı teallüm ve ahz edib İstanbul’a gitdi. tedmîr ederek Macaristan harbine gitdiği esnâda hizmetler edib makâmında kaldı.
Amasyalı defderdâr İskender Çelebi’ye şiir ve hattıyla çatıp kâtibi oldu. 1072 senesi rebîülevvelinde Köprülüzâde Fâzıl Ahmed Paşa’nın sadâretinde isti’fâ
941’de müşârün-ileyhin i’dâmında bir müddet menkûb olup sonra diğer Amasyalı nişâncı ederek İstanbul’a geldi. Kubbe-nîşîn olup 1073 senesi muharreminde vefât etdi. Âlim, kâmil,
Mehmed Paşa’ya Sivas vâliliğinde divân kâtibi olmuştu. Bunun da vefâtında Amasya vâlisi müdebbir, şâir, hattât bir vezîr idi. 139 Mahdûmu Ahmed, Mehmed Emîn beyler ve dâmâdı
Şehzâde Sultân Mustafa’ya çattı. [274] 960’da bu şehzâde şehîd oldukdan sonra inzivâ ve Nişâncı Amasyalı Müeyyedzâde Ca’fer Paşadır.
ba’dehû vefât etdi. Şâir, kâtib, hattât idi. Amasya’da doğduğu Fethiye Mahallesi Câmiini tamîr ve yanında bir mekteb inşâ ve
câmi-i mezkûre va’ziyye vaz’ ederek vakfeylediği nukûdu nemâsından vazîfeler tahsîs etdiği
Sıdkı Ahmed Efendi-Ali Kayazâde sicillât-ı şer’iyyede görüldü.
Amasya halkından el-Hâc İsmail bin Mustafa’nın oğludur. Yukarıda Ahmed Sıtkı Efendi, Mehmed Süreyya Bey “Sicill-i Osmânî” adlı eserinde “Sıdkı Mustafa Paşa Bâb-ı âlîde
Ali Kayazâde el-Hâc unvânıyla tercemesi yazılan Amasya müftüsüdür. bi’t-tefeyyüz ba’zı hidemâtda istihdâm olundukdan sonra 1030’da Sadr-ı a’zam Hüseyin Paşa
tezkirecisi olup 1038’de defter emîni, ba’dehû reisülküttâb oldu” diyor.
Sıdkı Mehmed Efendi-Hacızâde Bu zât, ricâlden Ebûbekir Sıdkı Efendi ve Mütercim Sıdkı Paşa değildir. Yine diyor
Amasya Mevlevîhânesi şeyhlerinden Hüseyin Efendi’nin oğludur. Vâlidesi tarafından ki;“Ulemâ ve şuarâdandır. Divân-ı şiiri vardır. Kayalarda yalısı olmakla orada bir mescîd inşâ
Sâdât-ı Hüseyniyye’den olup tahsîl-i ilim ve edeb etdikten sonra Şeyh es-Seyyid Ali Rızâ etdirmiştir. ” [278]
Dede’nin vefâtında 1258’de Mevlevîhâne şeyhi ve mükerreren Nakîbü’l-eşrâf kâim makâmı,
meclis-i idâre a’zâsı olduğu halde 1288’de vefât etdi. Edîb, vakûr, zarîf, nâfizü’l-kelim bir şeyh
idi. Mahdûmu es-Seyyid Ahmed Efendi yerine geçti. Bunun mahdûmu Şeyh Cemâleddîn
Efendi ve bunun mahdûmu Celal Bey bugün Amasya Belediye Reisi’dir. 139 Mustakîmzâde Sadeddin Süleyman Efendi “Tuhfetü’l-Hattâtîn” adlı eserinde diyor ki: “Ahmed Sıdkı, şehrîdir.
İki kere rüesâ-yı devlet-i âliye’den olup Tımışvar’da şehr-i Muharremü’l-harâm 1073’de fevtine ol mâhın nâm-
ı târihidir. Kayalarda mescid tamiri Sıdk ve hulûsa karîn olmuştur. Ve onun nâmıyla şöhret bulmuştur.” Bu
terceme iki kere reisülküttâb olan Ahmed Efendi’ye âid değildir. Belki bunun pederi olan Sıdkı Paşa’ya âiddir.
Halbûki Sıdkızâde Köse Ahmed Efendi 1092’de vefât etdiği ve mescid-i mezbûr da bunun olduğu kuyûd-ı
vakfıye ile sâbittir. Sıdkı Mustafa Paşa da hattât olup Amasyalıdır. Tercemesi de bu âcizin yazdığıdır.
436 437
440