Page 608 - 6-8
P. 608
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Osmân Efendi-Bilâlzâde el-Hâc
Amasya eşrâfından Kocacık Mescidi mü’ezzini ve mevlevîhâne vakfı mütevellîsi el-Hâc
Bilâl Efendi’nin oğludur. Hıfz-ı Kur’ân ve tahsîl-i ilm edib mescid-i mezbûrun imâmı ve
meclis-i hâciyân ve a’yân a’zâsı olduğu hâlde 1137 şa’bânında vefât etdi. Meşâhîr-i a’yândan
hânedân, nâfizü’l-kelîm idi. Oğulları el-Hâc Bilâl, Mehmed Ağalar’dır. Buna da Hacı Osmân
Ağa denirdi. İmâmet büyük oğlu Hacı Bilâl Efendi’ye verildi.
Osmân Bey-Yeğenzâde
Amasya ümerâsından Mîrlivâ Küçük Alîzâde Yeğen Alî Bey bin Ahmed Bey’in oğludur.
Pederinin vefâtında müthiş servetine birâderi İbrâhim Bey ile vâris olup a’yân meclisine a’zâ
ve Gürcüzâde Hacı İbrâhim Bey’e mu’ârız olarak 1142’de Amasya mütesellimi oldu. Ancak
zamân-ı idâresinde vekâyi’ kısmında yazılan vak’a-i fecî’a çıktığından uzun tahkîkât icrâsından
sonra 1143’de i’dâm ve mu’ârızları da nefy edildi. Mahdûmu Osmân Bey’dir. [172]
Osmân Efendi-Dânişzâde Hâfız el-Hâc
Amasya eşrâfından ve kudâttan Dâniş Mehmed Efendi bin Kudbeddîn Mustafa
Efendi’nin oğludur. Ulemâdan tahsîl-i ulûm edib ba’zı kasabâta kadı ve mukâta’at mültezimi
ve hâciyân a’zâsı olarak teayyün etdi. 1142 muharreminde Hacıbaşı olup zamân-ı riyâsetinde
vak’a-i fecî’a zuhûr eylediğinden esnâ-yı vak’ada vefât etdi.
Meşâhîr-i a’yândan müteneffiz, hânedân, müteharrik bir zât idi. Oğulları İbrâhim, Halîl
Ağalar’dır. Bu İbrâhim Ağa’ya “Fenerci” dendiğinden evlâdına “Fenercioğulları” ve Halîl Ağa
da “molla” demekle meşhûr olduğundan evlâdına “Molla Halîl Oğulları” dendi. Fenercizâdeler
meşâhîr-i ulemâdandır.
Osmân Paşa-Lala
Amasyalıdır. Esbak kul kethüdâsı Amasyalı Hâce Alî Efendizâde Sâlih Ağa’nın oğludur.
Gençliğinde Enderûn-ı hümâyûn mektebine girip orada tahsîl ve terbiye gördü. Sonra Birinci
Sultân Mahmûd’a şehzâdeliğinde lâlâ olup 1143 rebîülevvelinde Sultân Mahmûd’un taht-ı
Osmânîye cülûsunda Dergah-ı âlî kapıcılar [173] kethüdâsı oldu.
Sultân Mahmûd, bunun irfân ve terbiyesini beğendiğinden nüfûz ve ikbâli arttı. Sadr-ı
a’zam olan zevâtın istirkâbını celb etdi. 1144 ramazânında sadr-ı a’zam olup zilka’desinde
gelen Hekîmzâde Alî Paşa’ya bunun nüfûz ve ikbâli girân gelmişdi.
Bundan dolayı azl ü nefyini murâd ettiği hâlde muvaffak olamayacağını anladığından
pâdişâhı iknâ ederek 1145’de Rûmeli Beylerbeyiliği pâyesiyle Îrân’a sefîr ve müte’âkıben Kars
Beylerbeyi olup Îrân’a gitdi.
Avdet ederken Îrân seraskeri Köprülüzâde Abdullah Paşa ile görüşüp İstanbul’a geldiği
esnâda serasker Abdullah Paşa’nın şehâdetiyle ordunun hezîmeti bunun güyâ Îrân ahvâline
dâ’ir ba’zı ifşa’âtından orada hâsıl olan su’î-te’sîre haml edilerek sadr-ı a’zamın arz ve gadriyle
1147 zilhiccesinde i’dâm edildi. Âkil, müdebbir, ilm ü terbiyesi iyi idi. Mahdûmu tersâne
ümerâsından Sâlih Paşa ve hafîdi Mehmed Nûri Bey’dir. [174]
Osmân Efendi-Saçlı Dâmâd el-Hâc
Çorumlu Mehmed oğludur. Amasya müftüsü Çorumlu Hâfız es-Seyyid Mehmed
Efendi’nin halka-i tedrîsinde ikmâl-i tahsîl ederek tilmîz-i hâssı ve dâmâdı oldu.
Yıllarca ders-i âm ve tedrîs ve neşr-i ulûmâ mülâzemet ederek sonunda Halfet Gâzi
müderrisi olduğu hâlde 1150’de vefât etdi. Meşâhîr-i ulemâdan fakîh, usûlî, halûk bir zât idi.
Mahdûmu şu’arâ ve ulemâdan es-Seyyid Bâkır Mehmed Efendi’dir.
605
607