Page 605 - 6-8
P. 605

Amasya Tarihi Cilt: 12
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                     Diğer taraftan “başı bizim malı sizin” şeklinde nefîr-i âmm fermânları Rûmeli’nin her
               taraflarına gönderilerek Receb Paşa’ya yardım etmeleri istendi. Bunu duyan sâhib-i terceme
               sıkışıp  İpek  Kasabası’nda  sâkin  ve  mukaddemen  dostu  olan  Mahmûd  Beyzâde  Mahmûd
               Paşa’nın konağına ilticâ etmişdi.
                     Mahmûd Paşa daha evvel aldığı i’dâm fermânı mûcibince 1100 cumâdelûlâsının on ikinci
               günü Osmân Paşa’nın başını kesip Receb Paşa’ya verdi. Receb Paşa bütün a’vân ve etbâ’ının
               başlarını kestirip İstanbul’a gönderdi. Heybeler dolusu altınlara erdi.
                     Vezîr müşârun ileyh pek cesûr, atılgan, âkil, nâtıkası düzgün, müdebbir, âlî-himmet bir
               adamdı. Lütf u ihsânıyla erkân-ı mâbeyni, a’yân-ı ulemâ ve meşâyihi, sihirkâr söz ve keremkâr
               elleriyle bütün kapıkullarını elde etmiş, onlara “Yeğen Osmân Paşa, [161] yürekde cânımız”
               dedirtti. Muhâliflerini titretti.
                     Bu muhâliflerden biri Kırım Hânı Selîm Girây’dı. Bununla beraber zâlim, gaddâr, hayr u
               şerre  yarar  bir  adamdı.  Belgrad  Vak’ası’nda  muvaffakiyetsizliği  kuvvetinin  azlığından  ve
               imdâdın  esirgenmesinden  ileri  gelmişti.  Selîm  Girây’ın  vezâretle  serasker  yaptırdığı  Şâmlı
               Receb Paşa da düşmanla ilk çarpışmada bozulup kaçmıştı.
                     Oğulları Hasan, Hüseyin Paşalarla yeğeni Ahmed Paşa ve dayıları Veliyyüddîn, Hasan
               Paşalar, kethüdâsı Lâdikli Kara Mustafa Paşa ile Uzun Mehmed Paşa, Nişâncı Mehmed Efendi,
               re’isü’l-küttâbı İstîbli Aklî Mehmed Efendi idiler. Bunların hepsi de i’dâm edildiler.

                     Osmân Efendi-Arpacızâde Şeyh
                     Ulemâdan Mustafa Paşa’nın oğludur. Uzun Müderris Mehmed Efendi’den ikmâl-i tahsîl
               edib ders-i âm ve müderris oldu. Sonra tasavvuf tarîkine sülûk ederek Mahmûd Çelebi Zâviyesi
               şeyhi ve câmi-i kebîr vâ’izi olduğu hâlde bu esnâda vefât etdi. Ulemâ ve meşâyih-i sûfiyyeden,
               zâhid, kanâ’atkâr, halûk bir zât idi. Mahdûmu Abdurrahmân Efendi de meşâyihdendir. [162]

                     Osmân Ağa-Sefer Ağazâde el-Hâc
                     Esbak Amasya mütesellimi Sefer Ağa bin Hasan Ağa’nın oğludur. Sipâhî olup Amasyalı
               Ahmed Paşa’nın kethüdâsı olan Bayburtlu Ahmed Ağa’nın kızıyla evlendi. Ba’dehû Amasya
               kethüdâ-yeri ve mükerreren Amasya mütesellimi, sonra İstanbul’a gidip kaynı Kara İbrâhim
               Paşa’nın vezâretinde kethüdâsı oldu.
                     1088’de dergâh-ı âlî kapıcıbaşlarından olup kaynının sadâretinde Sipâhîler ağası, ba’dehû
               baş-bâkî kulu ve 1097 recebinde surre-i hümâyûn emîni olarak Hicâz’a gitdi. Avdetinde tekâ’üd
               edilip 1101’de vefât etdi. Mahdûmları vüzerâdan Elçi Mehmed Paşa ve hâcegândan Mustafa
               Efendi ile dergâh-ı âlî kapıcılarından Hasan Ağa’dır. Bunlara “Yeğen” dendi.

                     Osmân Paşa-Bayram Beyzâde
                     Amasyalıdır. Hacı Bayram bin Osmân Bey’in mahdûmu olup gençliğinde sipâhî olmuştu.
               Merzîfonî Kara Mustafa Paşa’nın dâ’iresine intisâb ederek 1093’de küçük mîrahûr oldu. 1095
               muharreminde [163] azledilip, kapıcıbaşı oldu.
                     1097’de gümrük emîni, 1099 şevvâlinin on beşinde yeni ihdâs edilen hamr (müskirât)
               emîni  olmuştu.  1100’de  bu  vazîfesinden  afvını  niyâz  ederek  Bozoklu  Mustafa  Paşa’nın
               kethüdâsı ve 1104 recebinin yedisinde Paşası sadr-ı a’zam oldukda kethüdâ-yı sadr-ı âlî ve
               yirmi altısında vezîr-i sânî oldu.
                      1104 senesi zilka’desinin ikinci günü sadr-ı a’zam serdâr olarak Belgrad’a müteveccihen
               hareket  ettikde  kâ’im-makâm-ı  sadr-ı  âlî  olup  rikâb-ı  hümâyûnda  kaldı.  1105  senesi
               rebîülâhirinin  on  dokuzuncu  günü  Edirne’de  vefât  etdi.  Üç  Şerefeli  Câmii  sâhasında
               medfûndur. Müdebbir bir zât idi.







                                                           602
                                                           604
   600   601   602   603   604   605   606   607   608   609   610