Page 77 - 6-8
P. 77

Amasya Tarihi Cilt: 9
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR            Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

               olmasıyla i’tizâr ve birkaç mâh sonra azm-i dâru’l-karâr etdi.                                                         Mustafa’dan ahz ü dest-i inâbet edib onların rihlet-i cennet eylediklerinden sonra Hazret-i Emîr
                     Hutût-ı  mütenevvianın  hepsinde  üstâd-ı  küll,  Türk  hattâtlarının  pirî,  halûk,  kerîm,                     Buharî Seyyid Ahmed Efendi ile dahi sohbet ve ahz-ı nisbet-i tarikat eylemişlerdir.”
               müdebbir, müeddeb, sâhib-i ilm ü irfân bir şeyh-i celilü’ş-şân idi. Hattâtlar arasında “Şeyh”                                Tarîkat-ı  Halvetiyye  esasen  Şehabeddîn  Ömer  Sühreverdî  Hazretleri’nin  tarikinden
               demekle  meşhûr  olup  üstâzı  Sofuzâde  Ali  Çelebi’nin  medfûn  olduğu  Üsküdâr’da  kâin                             teşaub  etmiş  olduğu  muhakkakdır.  Tarîkat-ı  Sühreverdiyye,  burada  tarîkat-ı  Halvetiyye
               dâiresinde [234] medfûndur. Dayfullah (926) târih-i irtihâlidir.                                                       demekdir. Bu da hazret-i şeyhin kendi kalemiyle yazdığı silsile-i meşâyîhiyle sâbitdir.
                     Amasya’da bu zât-ı şerîfe Hamdullah-ı evvel denirdi. Mahdûmu Mustafa Dede ve bunun                                     Sarı  Kâdızâde  Şeyh  Mustafa,  hazreti  şeyhin  kendi  hattıyle  sâbit  olduğu  üzere  pederi
               mahdûmları Derviş Mehmed, Hamza Çelebiler ve dâmâdı Şükrullah Çelebi ve bunun mahdûmu                                  olduğu muhakkakdır. Şeyh Mustafa Dede tarîkat-ı Halvetiyye’yi Amasya’da medfûn ve kabri
               Pir Mehmed Çelebi ve akrâbâsından Hasan Çelebi bin Hamza Çelebi meşâhîr-i hattâtînden                                  ve türbesi ziyâret-gâh-ı enâm olan Hazreti Pir İlyas Halvetî’den aldığı gibi tarîkat-ı Zeyniyye’yi
               idiler. Birâderzâdesi de Hamdullah Çelebi’dir.                                                                         de pir-i tarikât olan Hazreti Zeyneddîn Mehmed Havâfî’den ahz ve telakkun edebilir. Çünkü
                     Hattât-ı müşârün-ileyhi pek çok ulemâ ve şuarâ medh ü senâ etmişlerdir. Şu beyit ol                              zaman-ı ömrü buna müsâiddir. [238]
               cümledendir:
                                                                                                                                            Hamdullah Çelebi-Şeyhzâde, Sânî
                                   Şeyh-i sâhib tarz-ı âlî ihtisâs                                                                          Amasyalıdır.  Tercemesi  şimdi  yazılan  kıbletü’l-küttâb  eş-Şeyh  Hamdullah  Efendi’nin
                                   Ab-ı rû-yı cevher-i Yâkût-ı hâs                                                                    birâderi  Mahmûd  Çelebi  bin  eş-Şeyh  Musliheddîn  Mustafa  Dede  bin  Sarı  Kadı  Mevlânâ
                                                                                                                                      Rükneddîn Mahmûd el-Buharî mahdûmudur.
                     Diğer:                                                                                                                 Amasya’da amcası şeyh-i müşârün-ileyh Hamdullah Efendi’den hutût-ı mütenevvi’ayı ve
                                   Şeyhoğlu Hamdi hattı                                                                               Mevlânâ Abdî-i Amâsî Efendi’den ulûmu ahz ü tahsîl ederek me’zûn ve mücâz oldu.
                                   Tâ kim zuhûr buldu.                                                                                      Sultân Bâyezîd  Mektebi  hatt  muallimi  olup  896’da  amcasının  İstanbul’a  azimetinde
                                                                                                                                      Amasya’da  kaldı.  912’de  Amasya  vâlîsi  Sultân  Ahmed’in  hatt  muallimi  ve  nişâncısı  olan
                                   Âlemde bu muhakkak                                                                                 Sibekzâde  Ahmed  Efendi’nin  irtihâlinde  Şehzâde-i  müşârün-ileyhin  hatt  muallimi  olarak
                                   Nesh oldu hatt-ı Yâkût                                                                             teayyün etdi. 918 senesi saferinde Sultân Selîm-i Evvel’in cülûsu ve Şehzâde Sultân Ahmed’in
                     Türk elinde Şeyh Hamdullah Efendi üstazü’l-esâtize olduğundan bütün hattâtların medâr-                           vefâtı üzerine kûşe-i inzivâya çekildi.
               ı  iftihârı,  müntahâ-yı  silsile-i  i’tibârı  olmuşdu.  Kendi  kalemiyle  yazdığı  silsile-i  esâtizesi                     920’de Sultân Selîm Amasya’ya geldikde yevmî 50 akçe vazîfe tayin ederek taltîf edib
               şöyledir: [235]                                                                                                        yine şakirdânına ta’lim-i hatt ile meşgûl iken 931 hudûdunda vefât etdi. [239] Âlim, kâmil bir
                       Hamdullah  bin  Mustafa  el-Amâsî,  Alaeddîn  Ali  bin  es-Sûfî  Yahya  el-Amâsî  ve                           hattât  olduğu,  yazdığı  bir  en’âm-ı  şerîfden  anlaşıldı.  Buna  Amasya’da  Hamdullah-ı  Sânî
               Hayreddîn Halîl el-Mar’aşî, Yahya bin Mahmûd es-Sûfî, Ahi Hasan es-Sayrefî, Argun el-Kâmil                             denirdi.
               Abdullah  el-Bağdâdî,  es-Seyyid  Haydar  el-Kirmânî,  Cemâleddîn  Yâkût  bin  Abdullah  el-
               Musta’sımî  el-Amâsî  Safiyüddîn  Abdülmü’min  el-Amâsî,  Eminüddîn  Yâkût  el-Mülki  el-                                    Hamdullah Hamdi Çelebi-Âşık Paşazâde
               Mevsılî, Zeyneb eş-Şehde, Mehmed bin Ali el-Bağdâdî, Alaeddîn Ali bin Hilâl el-Bağdâdî,                                      Amasyalıdır.  Âşık  Paşa’nın  evlâd-ı  kirâmından  tercemesi  bâlâda  yazılan  eş-Şeyh
               Mehmed bin Esed el-Irakî, Hasan bin Abdullah el-Merzebân es-Seyrâfî, el-Vezîr Mehmed bin                               Taceddîn  Mahmûd  Çelebi  bin  Nefiseddîn  İbrâhim  Çelebi  bin  Kemaleddîn  Ahmed  Çelebi
               Ali bin Mukle ez-Zeyyât, el-üstâzü’l-Ahvâl, İbrâhim es-Siczî, İshâk bin Hammâd el-Bağdâdî                              mahdûmudur. Amasya ulemâsından tahsîl-i ulûm edib hutût-ı mütenevvi’ayı Hayreddînzâde
               Hasan bin Ebî Saîd el-Basrî, emîrü’l-mü’minîn Ebi’l-Hasan Ali bin Ebî Tâlib el-Haşimî el-                              Pir Mehmed Çelebi’den ahz ve temeşşük etdi.
               Mekkî.                                                                                                                       945’de Amasya’ya vâlî olarak gelen Şehzâde Mustafa’ya takarrüb ederek kâtib-i divânı
                       Silsile-i meşâyîhi de yine kendi kalemiyle yazdığı tomarda şöyledir: eş-Şeyh Hamdullah                         bâ’dehû  nişâncısı  oldu.  960  senesi  şevvâlinde  Şehzâdenin  şehîden  irtihâlinde  bir  müddet
               el-Halvetî el-Amâsî, pederi eş-Şeyh Musliheddîn Mustafa el-Amâsî el-Halvetî, eş-Şeyhü’l-celîl                          menkûb oldu. 961’de Sultân Süleyman’ın Amasya’yı teşrifinde ağır zeâmetle tekâüd vazîfesi
               Şücaeddîn  Ebû’l-bekâ  Pir  İlyas  el-Halvetî  el-Amâsî.  Bakiyye-i  meşâyihi  yukarıda  yazıldı.                      verilip 985 sâlinden sonra vefât etdi.
               Pederi “Sarı Kâdızâde” demekle meşhûr idi.[235]                                                                              Âlim,  kâtib,  hattât,  şâir,  edîb  idi.  Mahdûmu  İn’âm  Bey  ümerâ-yı  livâdandır.  Bunun
                       Hamdullah Efendi pek  meşhûr bir hattât olduğu  münâsebetle terceme-i hâline ba’zı                             oğulları “İn’âmoğulları” demekle meşhûrdur. Yukarıda yazıldı. Kendisine taraf-ı padişâhîden
               efsaneler  de  girmişdir.  Mesela:  ba’zı  tezkirelerde  yaşının  yüz  yirmiye  kadar  iblağ  edildiği                 temlîk edilen çiftliğini [240] vakf etdi. Tilmiz-i hattı, Hacı Nefiszâde Mustafa Efendi meşâhîr-
               görülmektedir ki pek yanlışdır. Seksen altı yaşında vefât etdiği kayden sâbitdir.                                      i fuzalâ ve hattâtîndendir.
                       Müstakîmzâde  Süleyman  Saadeddîn  Efendi  “Tuhfetü’l-Hattâtîn”de  diyor  ki:  “Şeyh
               Hamdullah bin Mustafa Dede-Kıbletü’l-küttâb ve kudvetü ehlü’l-hatt-ı ulü’l-elbâb bunlardır.                                  Hamdullah Efendi-Fazlızâde
               Amasyadandır. Pederi Mustafa Dede Buhâra’dan Amasya’ya hicret ve onda tavattun edib...”                                      Amasyalıdır.  Hattât-ı  meşhûr  Fazlullah  Efendizâde  Hasan  Efendi’nin  mahdûmudur.
                     Eş-Şeyh Hamdullah Efendi’nin Amasyalı olduğu muhakkakdır. Pederi eş-Şeyh Mustafa                                 Pederinden  ve  Hattât  Hâfız  Ahmed  Efendi’den  hutût-ı  mütenevvi’ayı  ahz  ü  temeşşük  edib
               Dede  Buhara’dan  Amasya’ya  hicret  etmiş  değildir.  Belki  Amasya’da  doğmuş  bir  azizdir.                         İstanbul’a gitdi. Divân-ı Hümâyûn kaleminde çalışıb kâtib-i Divân-ı Hümâyûn olduğu halde
               Buhara’dan Amasya’ya hicret eden bu azizin pederi Mevlânâ Rükneddîn Mahmûd bin Mehmed                                  1125 sâlinden sonra vefât etdi. Hattât, kâtib idi. Birâderi Fazlı Paşa’dır.
               el-Buharî  el-Pûrânî’dir.  Eş-Şeyh  Ebû  Yezid  Pûrânî  akrâbasından  olduğu  Nefahât’da
               mezkûrdur.  Bu  zât  Amasya’da  “Sarı  Kâdı”  demekle  meşhûrdur.  Müstakîmzâde  diyor  ki:                                  Hamdullah Efendi-Hatîbzâde
               “Tarîka-i Sühreverdiye’ye [237] intisâbları münâsebetiyle şeyh Efendi diye ma’rûf ve fazl ve                                 Amasya’da Sarachâne Câmii hatîbi el-Hâc Ömer Efendizâde kudât ve mevâlîden Amasya
               kemâl  ile  mevsûf  idi.”  Daha  aşağıda  “tarîka-i aliyye-i Zeyniyye’den  Sarı  Kâdızâde  Şeyh                        mahkemesi kâtibi ve nâibi Osmân Rıfkı Efendi’nin mahdûmudur. Amasya’da tahsîl-i ulûm edib



                                                           66                                                                                                                     67
                                                           76
   72   73   74   75   76   77   78   79   80   81   82