Page 76 - 6-8
P. 76
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Halîmî Mustafa Efendi-Ganizâde
Amasyalıdır. Abdulhalîm Efendi bin Mustafa Efendi bin el-Hâc Bünyad Çelebi bin el-
Hâc Mustafa Efendi’nin mahdûmudur. Amasya’da ikmâl-i tahsîl ederek silk-i kudâta girdi.
Kasâbât-ı devr ederek elviye kâdılarına niyâbet etdi.
1150’de Zanalızâde es-Seyyid el-Hâc Ahmed Paşa’ya intisâb ederek sadâretinde altmışlı
pâyesiyle sancâklara kâdı oldu. Bâ’dehû Anadolu kudât-ı meşâhîrinden olup 1178’de vefât etdi.
Hamdullah Çelebi-Şeyhü’l-Hattâtîn
Amasyalıdır. “Saru Kâdı” demekle meşhûr, Amasya kâdısı Rükneddîn Mahmûd
Pûrânîzâde eş-Şeyh Musliheddîn Mustafa Dede’nin mahdûmu ve Şükrullah Çelebi ile Mahmûd
Çelebi birâderidir. Amasya’nın Eslem Hâtun Mahallesi’nde 840’da doğdu.
41
Gençliğinde Amasya’da hattât-ı meşhûr olan Hayreddîn Halîl bin Ali el-Mar’aşî’ye
mülâzemet ederek ondan hutût-ı mütenevvi’ayı ahz ve temeşşük esnâsında kendisine mahsûs
olan tavr u vâdî-yi asâr-ı eslâf-ı kirâm ve hutût-ı Yâkût-ı be-nâmdan [231] istinbâta fevkalâde
çalıştı.
Hatt-ı Yâkût’u daha güzel bir şekle koyarak ıslah etmek için sahife-i zihninde tersim
etdiği sûret-i kuvveden fiile çıkarmaya bezl-i makdûr edib on yıl kadar uğraşıb nihayet
muvaffak oldu. Yazısını, Sultân Bâyezîd Amasya’da vâlî iken beğenib kendisine muallim-i hatt
nasb etdi.
Fakat hutût-ı mütenevvi’ayı Hayreddîn Mar’aşî’nin de Amasya’da üstâzı olan Sofu
Yahya Çelebizâde Ali Çelebi’den de ahz ü temeşşük etmişdi. Ali Çelebi Fatih Sultân Mehmed
Hân’ın kâtibi oldukda Hayreddîn Mar’aşî’den me’zûn oldu. Hadd-i zâtında kendisinin hattı
üstâzından yüksekdi.
Dayıları bulunan hattât-ı meşhûr Celaleddîn Ahmed Çelebi’ye dâmâd olup Eslem
Mahallesi’nin üstünde olan yüksek ve üstü düz bir tepede yaz günleri ta’lîm-i hatt eylediğinden
oraya “meşk-gâh” dendi. Amasya’nın yazı meraklıları ekseriyetle müşârün-ileyhin telâmizesi
oldu. Bu esnâda Amasyalı Abdullah Efendi de pek meşhûr bir hattât idi. [232] Ulûm-ı şer’iyye
ve edebiyyeyi Hatib Kasım Efendi’den ahz ve tahsîl edib Tarikât-ı Halvetîyeyi de pederi eş-
Şeyh Mustafa Dede’den telakkun ve tekmîl-i sülûk etdi. Her iki tarîkden esâtize ve meşâyih-i
kirâmını kendi kalemiyle yazdı. Bunların sûretleri Es’ad Efendi Kütübhânesinde görüldü.
886 senesi rebîülevvelinde Sultân Bâyezîd-i Sânî Amasya’dan İstanbul’a gidip saltanat
tahtına cülûs etdikde şehzâdesi Sultân Ahmed’e muallim-i hatt oldu. 896’da sünnet vak’asında
Sultân Bâyezîd kendisini İstanbul’a davet eylediğinden aile ve evlâd ve dâmâdıyla İstanbul’a
gitdi.
Bâ’dehû Sultân Bâyezîd kendisini Saray-ı Hümayûnâ alıb mükellef bir dâire tahsis etdi.
Orada müsteşâr-ı saltanatvârî ikâmet edib saray-ı hümâyûn huddâmına ta’lîm-i hatt etdi.
Haftada iki gün harice çıkıb telâmizesine yazı ta’lîm eylerdi.
911’de Sultân Bâyezîd’in Câmi-i şerîfi yazılarını yazdı. Kırk yedi adet kebîr ve sagîr
mushaf-ı şerîf ve binlerce sûreler, cüzler nice tomar kıtaât ve murakka’ât [233] yazıb müzelere
yâdigâr etdi.
Sultân Bâyezîd-i Sânî’nin evâhir-i saltanatında fevkâlade nüfûz ve itibâra nâil
olduğundan 918 senesi saferinde Sultân Selîm-i Evvel’in cülûsunda canından korkub ihtifâ
ederek Üsküdar’a geçti. Alemdağı civârında gizlendi. Bâ’dehû Sultân-ı müşârün-ileyhin daveti
üzerine gelip Üsküdar’da oturdu.
Sekiz yıl kadar münzevî bir halde ta’lîm ve şakirdân ile imrâr-ı hayat edib 926’da Sultân
Süleyman’ın cülûsunda müşârün-ileyhin davetiyle İstanbul’a gelip huzûr-ı hümâyûna kabûl
edildi. Padişah fevkalâde ikrâm ve mushaf-ı şerîf yazmasını irâde etdikde gâyet pîr-i fânî
41 Eslem Hatun, yukarıda yazıldığı üzere Hamdullah Efendi’nin emesi, yani pederinin hemşiresi idi.
65
75