Page 72 - 6-8
P. 72

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

               Sarachâne Câmi-i şerîfinde tedrîs-i ulûm ederek birkaç defa [217] icâzet verdi.
                     1263’de tabîb vak’asında kûşegîr olduğu münâsebetle şa’bânı evâilinde Müftü Kabartalı
               el-Hâc  Mehmed  Efendi’nin  İstanbul’a  celbi  üzerine  Amasya  Müftüsü  oldu.  1266  senesi
               şevvâlinin  evâilinde  vakf  olan  kurânın  bedelât-ı  öşriyesi  yüzünden  Payaslızâde  el-Hâc
               Abdulhalîm Efendi’nin teşebbüsâtıyla fetvâdan hacr edilib Menkulcüzâde el-Hâc Yahya Efendi
               kendisine hâlef oldu.
                     1267  senesi  saferinde  Müftü  Hacı  Yahya  Efendi’nin  vefâtına  binâen  erkân-ı  livânın
               ittifâkıyla  sânîyen  Amasya  Müftüsü  oldu.  Fakat  1270  senesi  muharreminde  evkâf  müdürü
               olarak Amasya’ya gelen Şirvânîzâde Mehmed Rüştü Efendi ile arası açılmış olduğundan 1271
               senesi rebîülâhirinde Mehmed Rüştü Efendi isti’fâ edib İstanbul’a gitmişdi.
                     Hakkında garazkârane ba’zı şikâyetler edilmiş, mutasarrıf Kanbur Mehmed Ârif Paşa da
               bu  şikâyetler  i’zâm  ederek  azl  edilmesini  valiye  yazmış,    vâlî  de  bu  tahrîrâtı  aynen  Bab-ı
                                         36
               meşîhata takdîm etmiş idi.  [218]
                     Mehmed Rüştü Efendi inhâdan haberdâr edildiği anda nezd-i Şeyhülislâmî’de teşebbüsât
               icrâsıyla 1272 senesi recebinin on üçüncü günü sâhib-i tercemenin azlini ve eniştesi Şirvânî İsa
               Efendi’nin Amasya Müftülüğünü te’min etdi.
                     Gelen emr-i meşihat-penâhî şudur: “Mûmâ-ileyh Caniklizâde Mehmed Hilmi Efendi’nin
               yolsuz hareketi vukuuyla hacrı ve yerine ol tarafta sakin İsa Efendi’nin ehliyetine mebni nasb
               ve  ta’yîni  Sivas  vâlîsi  tarafından  inhâ  olunmakla  İsa  Efendi’ye  izin  verilmişdir.  13  Receb
                      37
               1272”.
                     Sahib-i tercemenin en ziyâde gücüne giden “yolsuz hareketi” ta’biri olduğundan azline
               bâdî olan erbâb-ı şikâyâtı ve bunu i’zâm eden Kanbur Mehmed Arif Paşa’yı Allah’a havale
               etdi. Bu azl ü nasba Amasya erkânı pek ziyâde hiddet etdiğinden Kanbur Paşa’dan şikâyetler
               tevâlî ederek 1272 zilka’desinde o da azl edildi.
                     Azlinden sonra kûşegîr-i inziva olup ibâdât ve mütalaât ile imrâr-ı hayât ederek 1274
               senesi  recebinde dâr-ı  naîme  irtihâl  etdi.  Halfet  Gâzi  mezarlığında  pederinin  yanında
               medfûndur. [219] Fâzıl, her fennde kâmil, tefsîr ve hadîse vâkıf, gâyet fakîh, zâhid müteheccid,
               müteşerri’ bir zât-ı sütûde-simât idi. Şeklen güzel, beşûş kerîmü’t-tâb idi.
                     Fetvâ-hânesi Köprübaşı Mahallesi’nde Ebûbekir Paşa Medresesi sırasında Kırmacızâde
               Hacı Mehmed Efendi’nin Konağı karşısında köşebaşında kâin menzil idi. Bağdat fuzalâsından
               Âlûsîzâde Mahmûd Efendi Amasya’ya geldiği esnâda Müftü bulunduğundan bunu “Kitâbü’r-
               Rihle”sinde medh ü sena ediyor.
                     Mahdûmları Abdullah, Ahmed Efendiler yetim kalıb valideleri Gürcü Osmân Efendi’ye
               vardığından mûmâ-ileyhin nezdinde büyümüşlerdir. Abdullah Efendi âlem-i tecerrüdde vefât
               etdi. El-Hâc Ahmed Efendi’nin tercemesi yukarıda yazıldı.

                     Hilmi Mehmed Efendi-Veysi Hocazâde
                     Merzifonludur. İbrâhim Efendi bin Hoca Veysi Efendi bin Ebûbekir’in  mahdûmudur.
               Amasya’da Müftü Caniklizâde Abdullah el-Hâc Mehmed Efendi’nin halka-i tedrîsinde ikmâl-
               i tahsîl  edib muhaddis-i  meşhûr  Zileli  el-Hâc  Ali  Şükrü  Efendi’den  “Sahîh-i  Buharî”  ve
               “Müslim” okuyub her ikisinden mücâz oldu. [220] Merzifon’da tedrîs-i ulûma başladı. Yıllarca
               ders-i âm ve Paşa Câmi-i şerîfinde vâiz olup talebe ve halk tedrîs ve vaazından istifade etdi.
               Va’z ü tezkîr, nakl-i hadîs ve tefsîr ile iştigâl ederek 1276’da dârü’s-selâma irtihâl etdi. Meşâhîr-
               i ulemâdan kâmil, ilmiyle âmil, zâhid, kanâatkâr bir zât idi.


               36  Çünkü rivâyetlere nazaran 1271 senesi şevvâlinin yirmisinde Amasya mutasarrıfı olan Kanbur Paşa İstanbul’da
                 Şirvânî-zâde  Mehmed  Rüşdü  Efendi  tarafından  sahib-i tercemenin  sû-i  hâlinden  bahisle  müftülükten  azl
                 edilmesi hakkında lâzım gelen ta’lîmâtı almışdı.
               37  Bu mürâsele “Defter-i müftiyân”da görülüb aynen alındı.  Kerhen yazılmış olmalıdır ki, Mehmed Hilmi Efendi
                 neden hacr edilmiş, İsa Efendi’ye ne için izin verilmiş olduğuna dâir sarahat yoktur. Herhalde gayr-ı vâzıhdır.

                                                           61
                                                           71
   67   68   69   70   71   72   73   74   75   76   77