Page 71 - 6-8
P. 71

Amasya Tarihi Cilt: 9
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR            Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

               zât-ı sütûde-simât idi.                                                                                                Sarachâne Câmi-i şerîfinde tedrîs-i ulûm ederek birkaç defa [217] icâzet verdi.
                     Ak Hasanzâde el-Hâc Hâfız Hasan Ağa’nın Zaviyesi bu zâtın fetvâ-hânesi idi. Muharrir-                                  1263’de tabîb vak’asında kûşegîr olduğu münâsebetle şa’bânı evâilinde Müftü Kabartalı
               i fakîr, bu fetvâ-hânenin fevkinde kâin, odada beşyıl kadar ikâmet ve tahsîl-i ulûm ve fünûna                          el-Hâc  Mehmed  Efendi’nin  İstanbul’a  celbi  üzerine  Amasya  Müftüsü  oldu.  1266  senesi
               gayret ederek ahyânen kendisine hizmet ederdim. Yaz günlerinde bütün mesârifi kendisinden                              şevvâlinin  evâilinde  vakf  olan  kurânın  bedelât-ı  öşriyesi  yüzünden  Payaslızâde  el-Hâc
               olmak üzere her Cuma günü fetvâ-hânenin bahçesinde ulemâyı toplar ve onlara ziyâfet verir.                             Abdulhalîm Efendi’nin teşebbüsâtıyla fetvâdan hacr edilib Menkulcüzâde el-Hâc Yahya Efendi
               Müsahâbât-ı ilmîye yapardı.                                                                                            kendisine hâlef oldu.
                     Dedikodudan hoşlanmaz. Mesâil-i kelâmîye ve mebâhis-i şer’iyyeden bir kaçı mevzu                                       1267  senesi  saferinde  Müftü  Hacı  Yahya  Efendi’nin  vefâtına  binâen  erkân-ı  livânın
               bahs olup her âlim kendi mikdârı ilim ve ıttılâ’ına göre söz söyler, son sözü kendi söyler ve                          ittifâkıyla  sânîyen  Amasya  Müftüsü  oldu.  Fakat  1270  senesi  muharreminde  evkâf  müdürü
               edillesiyle isbât ederdi. Yalnız iki fâzıl-ı meşhûr olan Mecdîzâde Hâfız Abdurrahman Kamil,                            olarak Amasya’ya gelen Şirvânîzâde Mehmed Rüştü Efendi ile arası açılmış olduğundan 1271
               Köprülü Semercizâde Hacı Hâfız Mustafa Tevfik Efendiler gelmezlerdi.[214]                                              senesi rebîülâhirinde Mehmed Rüştü Efendi isti’fâ edib İstanbul’a gitmişdi.
                                                                                                                                            Hakkında garazkârane ba’zı şikâyetler edilmiş, mutasarrıf Kanbur Mehmed Ârif Paşa da
                     Hilmi Mehmed Efendi-Merzifonî es-Seyyid                                                                          bu  şikâyetler  i’zâm  ederek  azl  edilmesini  valiye  yazmış,    vâlî  de  bu  tahrîrâtı  aynen  Bab-ı
                     Mezrifonlu İbrâhim Ağa bin Mehmed oğludur. Genç iken Amasya’da Kâtib Masrafzâde                                  meşîhata takdîm etmiş idi.  [218]
                                                                                                                                                                36
               Hattât-ı meşhûr Köse Mehmed Emin Efendi’den yazı yazdı. Ba’dehû İstanbul’a gidip Hattât-ı                                    Mehmed Rüştü Efendi inhâdan haberdâr edildiği anda nezd-i Şeyhülislâmî’de teşebbüsât
               meşhûr Şekercizâde es-Seyyid Mehmed Efendi’den sülüs ve neshi ahz ve temeşşük ederek                                   icrâsıyla 1272 senesi recebinin on üçüncü günü sâhib-i tercemenin azlini ve eniştesi Şirvânî İsa
               me’zûn oldu.                                                                                                           Efendi’nin Amasya Müftülüğünü te’min etdi.
                     Bir müddet divân kaleminde ketebeden olup sonra ba’zı vüzerânın hizmet-i kitâbetinde                                   Gelen emr-i meşihat-penâhî şudur: “Mûmâ-ileyh Caniklizâde Mehmed Hilmi Efendi’nin
               bulunarak 1164’de Bağdad ve Basra vâlîsi Mızraklı Süleyman Paşa’nın kâtib-i divânı olup                                yolsuz hareketi vukuuyla hacrı ve yerine ol tarafta sakin İsa Efendi’nin ehliyetine mebni nasb
               orada on bir yıl kadar kalıb 1175’de vezîr-i müşârün-ileyhin vefâtıyla İstanbul’a geldi.                               ve  ta’yîni  Sivas  vâlîsi  tarafından  inhâ  olunmakla  İsa  Efendi’ye  izin  verilmişdir.  13  Receb
                                                                                                                                             37
                     Ocak ağalarından Tosun Mehmed Ağa’ya intisab edib 1179’da müşârün-ileyhin yeniçeri                               1272”.
               ağalığında  kethüdâsı  olmakla  müteâkiben  vezâretle  kapudân-ı  deryâ  olan  müşârün-ileyhe                                Sahib-i tercemenin en ziyâde gücüne giden “yolsuz hareketi” ta’biri olduğundan azline
               Tosun Mehmed Paşa’nın kethüdâlığında teayyün etdi. Bâ’dehû beraber Girid’e gidip orada                                 bâdî olan erbâb-ı şikâyâtı ve bunu i’zâm eden Kanbur Mehmed Arif Paşa’yı Allah’a havale
               paşasının vefâtı üzerine 1181’de yine İstanbul’a geldi.                                                                etdi. Bu azl ü nasba Amasya erkânı pek ziyâde hiddet etdiğinden Kanbur Paşa’dan şikâyetler
                     Bu esnâda dârüssaâde ağası kâtibi olan Merzifonî [215] Süleyman Efendi’nin himmeti ve                            tevâlî ederek 1272 zilka’desinde o da azl edildi.
               kendinin  hüsn-i  hattı  sâyesinde  dârüssaâde  ağası  dâiresine  haseki  olarak  girdi.  Ancak                              Azlinden sonra kûşegîr-i inziva olup ibâdât ve mütalaât ile imrâr-ı hayât ederek 1274
               dârüssaâde ağası Cevher Ağa’nın idâresizliği yüzünden 1187 senesi zilka’desinde kendisi azl                            senesi  recebinde dâr-ı  naîme  irtihâl  etdi.  Halfet  Gâzi  mezarlığında  pederinin  yanında
               ve nefy ve kâtibi Süleyman Efendi de i’dâm edildikde 1188’de haseki mütekâidi oldu.                                    medfûndur. [219] Fâzıl, her fennde kâmil, tefsîr ve hadîse vâkıf, gâyet fakîh, zâhid müteheccid,
                     On beş yıl kadar hasekilik tekâüdü maaşıyla idâre-i maişet ve ta’lîm-i şakirdân ile tâhrir-                      müteşerri’ bir zât-ı sütûde-simât idi. Şeklen güzel, beşûş kerîmü’t-tâb idi.
               i âsâra bezl-i makderet ederek 1203 senesinde dâr-ı bekâya rihlet etdi. Kâtib, münşî, hattât-ı                               Fetvâ-hânesi Köprübaşı Mahallesi’nde Ebûbekir Paşa Medresesi sırasında Kırmacızâde
               meşhûr idi.                                                                                                            Hacı Mehmed Efendi’nin Konağı karşısında köşebaşında kâin menzil idi. Bağdat fuzalâsından
                     Müstakîmzâde  Süleyman  Saadeddîn  Efendi  “Tuhfetü’l-Hattâtin”de  diyor  ki:  “Seyyid                           Âlûsîzâde Mahmûd Efendi Amasya’ya geldiği esnâda Müftü bulunduğundan bunu “Kitâbü’r-
               Mehmed Hilmi bin İbrâhim Merzifonî’dir. Hüsn-i hâtt ve nesihi Şekercizâde Seyyid Mehmed                                Rihle”sinde medh ü sena ediyor.
               Efendi’den temeşşük ile reside-i derece-i me’zûniyet ve şeref-yâb-ı icâzet olmuşdur.”                                        Mahdûmları Abdullah, Ahmed Efendiler yetim kalıb valideleri Gürcü Osmân Efendi’ye
                     Sâir aklâmı dahî erbâbından teallüm eyledikden sonra hidemât ile seyahat edib dârü’s-                            vardığından mûmâ-ileyhin nezdinde büyümüşlerdir. Abdullah Efendi âlem-i tecerrüdde vefât
               selâmda  dahi  ârâm  eylemişdir.  Vüzerâdan  Tosun  Mehmed  Paşa  ağa-yı  yeniçeriyân  iken                            etdi. El-Hâc Ahmed Efendi’nin tercemesi yukarıda yazıldı.
               kethüdâsı bulunub hasekî mütekâidi olmuşdur.[216]
                                                                                                                                            Hilmi Mehmed Efendi-Veysi Hocazâde
                     Hilmi Mehmed Efendi-Caniklizâde el-Hâc Hâfız                                                                           Merzifonludur. İbrâhim Efendi bin Hoca Veysi Efendi bin Ebûbekir’in  mahdûmudur.
                     Amasyalıdır. Müftî-i esbak Canikli el-Hâc Mehmed Efendi bin Derviş Mustafa Efendi                                Amasya’da Müftü Caniklizâde Abdullah el-Hâc Mehmed Efendi’nin halka-i tedrîsinde ikmâl-
               bin Ali Efendi bin Abdullah Efendi bin Kâdı Keyvan Efendi’nin mahdûmudur.                                              i tahsîl  edib muhaddis-i  meşhûr  Zileli  el-Hâc  Ali  Şükrü  Efendi’den  “Sahîh-i  Buharî”  ve
                     1221’de  Amasya’da  doğdu.  Sultân  Bâyezîd  Mektebi’nde  Emîr  İmâmzâde  es-Seyyid                              “Müslim” okuyub her ikisinden mücâz oldu. [220] Merzifon’da tedrîs-i ulûma başladı. Yıllarca
               Mehmed Emin Efendi’den hıfz-ı Kur’ân etdi.                                                                             ders-i âm ve Paşa Câmi-i şerîfinde vâiz olup talebe ve halk tedrîs ve vaazından istifade etdi.
                     Asrının  şeyhülkurrâsı  Sarı  Ahmedzâde  Hâfız  Mehmed  Efendi  telâmîzesinden  Hâfız                            Va’z ü tezkîr, nakl-i hadîs ve tefsîr ile iştigâl ederek 1276’da dârü’s-selâma irtihâl etdi. Meşâhîr-
               Hasan Vehbî Efendi’den ilm-i vücûh-ı kıra’at ve tecvîd okuyub mücâz olduktan sonra peder-i                             i ulemâdan kâmil, ilmiyle âmil, zâhid, kanâatkâr bir zât idi.
               âlîleri  zâhid  ve  müfessir-i  meşhûr  el-Hâc  Mehmed  Şeyhü’l-ulemâ  Sipâhizâde  Hâfız  Ömer,
               muhaddis-i meşhûr Zileli el-Hâc Ali Şükrü Efendilerden ulûm-ı Arabiyye, usûl-i şer’iyye, hadîs
               ve tefsîr ahz ü tederrüs ederek her birinden mücâz ve ders-i âm oldu.                                                  36  Çünkü rivâyetlere nazaran 1271 senesi şevvâlinin yirmisinde Amasya mutasarrıfı olan Kanbur Paşa İstanbul’da
                     İbtida Sultân Bâyezîd Câmi-i şerîfinde tedrîse başlayıb pederinin intikâlinde mahlûl olan                          Şirvânî-zâde  Mehmed  Rüşdü  Efendi  tarafından  sahib-i tercemenin  sû-i  hâlinden  bahisle  müftülükten  azl
               Hızır  Paşa  müderrisliği,  Mahmûd  Çelebi  Zaviyesi  şeyhliği,  Emîr  İmâm  Abdüllatîf  Efendi                          edilmesi hakkında lâzım gelen ta’lîmâtı almışdı.
               Kütübhânesi  hâfız-ı  kütüblüğü  uhdesine  tevcîh  edilerek  maîşeti  tevsi’  edildi.  Bâ’dehû                         37  Bu mürâsele “Defter-i müftiyân”da görülüb aynen alındı.  Kerhen yazılmış olmalıdır ki, Mehmed Hilmi Efendi
                                                                                                                                        neden hacr edilmiş, İsa Efendi’ye ne için izin verilmiş olduğuna dâir sarahat yoktur. Herhalde gayr-ı vâzıhdır.

                                                           60                                                                                                                     61
                                                           70
   66   67   68   69   70   71   72   73   74   75   76