Page 73 - 6-8
P. 73
Amasya Tarihi Cilt: 9
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Hilmi Mehmed Efendi-Dedezâde es-Seyyid çalışıb 1317’de kâ’im-makâm ve 1321’de mir-âlây oldu.
Merzifonludur. Tercemesi yazılan es-Seyyid el-Hâc Hüseyin Ağa bin es-Seyyid el-Hâc 1326 senesi cumâdelâhiresinde ilân edilen meşrûtiyetden sonra muallimlikden isti’fâ edib
Mehmed Ağa’nın mahdûmu ve hazîne-i hümâyûn kethüdâsı es-Seyyid el-Hâc Ebûbekir muâyene-hânesine devam etdi.
Efendi’nin birâderzâdesidir. Merzifon’da ve Amasya’da oldukça tahsîl-i ulûm edib, edebiyata Bâ’dehû Gedikpaşa civârında kâin konağında merzâyı kabûl edib konağın caddeye nâzır
fevkalâde meyl etdi. kısmını muâyene-hâne ittihâz ederek 1341’de vefât etdi. Emrâz-ı nisâ’iyye ve vilâdiyye
Amcasının hüsn-i terbiyesini gören Sivas Valilerinin teveccühâtını kazanıb devriye mütehassısı, halûk, kerem-kâr, hâzık, fenn-i kıbâlede mâhir bir doktor idi.
müderrisliği ve mikdâr-ı kâfi maâş ile taltîf edilerek Merzifon’da ikâmet etdi. Bâ’dehû nakîbü’l-
eşrâf kâ’im-makâmı olup şiir ve inşâ ile iştigâl ederek 1330’da vefât etdiği haber alındı. [221] Hilmi Mehmed Bey-Hikmetzâde
Mû’mâ-ileyh kavâid-i Arabiyye ve Farisiyyeye âşinâ, oldukça âlim fakat tab’an şâir, Amasyalıdır. İçerişehirde Hâtunîye Mahallesi sakinlerinden Ali Hikmet Efendi’nin
mecîd, karihâsı ceyyid eş’ârı selîs, zemm ü medhe kâdir, kısaca boylu, müşekkel, gâyet latîf, mahdûmudur. Kendisi Emîr İmâmzâde olduğunu iddia ederdi. 1277’de Hâtuniye Mahallesi’nde
nekre-gû, ekseriyâ sözleri mevzûn idi. [224] doğdu. Rüştiye mektebinde fünûn-ı lâzimeyi görüb İstanbul’a giderek Kuleli İdâdî-i
Şâ’ir-i meşhûr Hacı Bayramzâde Sıdkı Efendi ile müşâ’âre ve muhâcâtı marûfdur. Askeriyesine ve buradan Harbiye mektebine girdi.
Amasya’da şiir ve tasavvufla iştihâr eden Karabağî el-Hâc Hamza Nigârî Efendi hakkında şunu 1298’de mülâzım-ı sânî olarak mektebden neş’et edib İzmit redif taburuna me’mûr oldu.
söylemişdir: 1303’de mülâzım-ı evvel olup 1310’da yüzbaşı olarak Akşehir’e gitdi. 1316’de kolağalığıyla
Köprü Kazâsı Redif Taburu’na me’mûr oldu.
Zühd ü takvâdır tarîkatdan murâd-ı sâdıkân 1322’de binbaşı olarak Bayburd’a gitdi. İlân-ı meşrûtiyetden sonra bir yolunu bulub
Ârif-i billâh olan hûbân ile yormaz dimâğ 1327’de kâ’im-makâm olarak İstanbul’a geldi. 1328’de Harbiye Nâzırı olan Nâzım Paşa’nın
himmetiyle divân-ı harbe âzâ olduysa da Nâzım Paşa’nın maktûlen vefâtında 1329’da tekâüde
Zülfü leylâ-yı Nigârın bahsin etmez âşıkân sevk edildi.
Bend olur mu ârifânın gönlüne bir Karabağ 1334’de harb-i umûmî esnâsında ekmek tevzîâtına me’mûr olduysa da bunu da hüsn-i
idâre edemediğinden 1336’da yine tekâüd edilib silk-i askeriyyeden çıkarıldı.
Amasya eşrâfından Saraczâde Mehmed Yaşar Efendi a’şâr me’mûru olup Merzifon’da Bir müddet Üsküdardaki hânesinde oturdu. Sonra yıllarca beraber yaşadığı halîlesini
icrâ-yı faâliyet etdiği esnâda bunun hakkında şunu söylemişdir: bırakıb Akşehir’e gitdi.
Medh ü ta’rife [225] değer bir meziyyeti yokdu.
Ni’met-i Yezdânı gör kim âlemi olmuş muhît
Sâyesinde türlü mahlûklar büyür hayvân yaşar Halîm İbrâhim Efendi-Saatcızâde es-Seyyid el-Hâc
Enderûn Mahallesi’nde doğdu. Köse Kâtib Mehmed Emin Efendi’den hutût-ı
38
Bir musallatdır bu dünyâ halkını idlâl için mütenevvi’ayı ahz ve temeşşük ederek ba’zı ricâle kâtib-i divân olarak servet ü nüfûz kazandı.
Tâ be-mahşer olmayıp mel’ûn olur şeytân yaşar [222] Bâ’dehû Mısır Valisi Ebûbekir Paşa’ya kâtib-i divân olarak Mısır’a gidip 1213 senesi
muharreminde Mısır’a cebren duhûl eden Napolyon’un önünden Efendisiyle beraber firâr
Rakibi olan Sıdkı Efendi 1318 senesi Kurban Bayramının bidâyetini ta’yîn için çıkan ederek bin müşkilatla Hicâz’a can atdı. Buradan 1215’de Amasya’ya avdet edebildi.
gürültüye karışıb habs ve tevkîf edildiğinden hakkında uzun bir hicviye yazmışdı. Bu Bâ’dehû meclis-i Hacıyân ve a’yân âzâsı olarak 1231 sâline doğru vefât etdi. Amasya
hicviyesinden şu beyti elsine-i âmmede pek meşhûrdur: a’yânından idi. Ahfâdından Halim Efendi de adliye ketebesinden olup 1321’de Gümüş Hacı
Köyü Kazâsı’nda müstantik kâtibi görüldü. Bâ’dehû vefât etdi. Güzel yazardı.
Burnunu her şeye sokdukda kokuttun âlemi
Bok karıştırmakta ördekler sana hayrân olur Halîm Mehmed Bey-Pişkeşcizâde es-Seyyid
Merzifonludur. Sultân Abdülhamîd-i Evvel ve Selîm-i Sâlis [226] zamanlarında huzûr-ı
Merhûm ile mükerreren görüştüm. Kendisinden gazeliyyât ve kasâide aid eş’ârından hümâyûna takdîm edilecek hedâyâyı tesellüm ve teslim etmeye me’mûr mânâsına pişkeşci olan
ba’zı parçalar taleb ve rica etdim. Yazıb göndereceğini vaad etdiği halde maalesef vaadini incâz dergâh-ı âlî kapıcı-başılarından Merzifonî es-Seyyid Hasan Ağa’nın mahdûmudur.
etmedi. Eş’ârından yazdığım parçaları kendi lisanından işidib kayd etdim. Gençliğinde enderûn-ı hümâyûna girib hâne-i seferlide hüsn-i terbiye gördü. Hazine-i
hümâyûn kethüdâsı Merzifonî Dedezâde es-Seyyid Ebûbekir Efendi’nin himmetiyle 1246’da
Hilmi Mehmed Bey-Hâfız Bey câmeşûy-başı oldu. 1251 sâlinden sonra vefât etdi. Sultân Mehmed-i Sânî şuarâsından edîb,
Amasyalıdır. Amasya ahâlîsinden ve Kübceğiz Mahallesi’nde mukîm Varaylı Hasan küşâde-meşreb idi.
Efendi’nin mahdûmudur.
Amasya’da 1275’de doğdu. Hıfz-ı Kur’ân etdikden sonra rüşdiye mektebine girdi. Halîmî Ömer Efendi-Çelebizâde
Buradan ikmâl-i tahsîl ederek çıkıb İstanbul’a giderek Tıbbiye mektebine kabûl edildi. Amasya’da Mehmed Paşa müderrisi iken 1095’de vefât eden fâzıl-ı meşhûr Ömer
1298’de doktor yüzbaşılığı ile mektebden neş’et [223] etdi. Bâb-ı seraskeriyeye me’mûr
olduğu esnâda ıstabl-ı âmire müdiri Fâik Paşa’ya dâmâd olup Tıbbiye mektebinde fenn-i kıbâle 38 Enderûn Câmii devrhânı Hâfız es-Seyyid Mustafa Efendi bin Hâfız Salih Efendi bin Hâfız Hüsnü Efendi
muallimi, 1306’da kolağası, 1313’de binbaşı oldu. mahdûmu olduğu kayden anlaşıldı. Pederinin 1219 cumâdelûlâda vefâtıyla yerine birâderi Derviş es-Seyyid Hasan
Bâ’dehû Şehzâdebaşı civârında küşâd eylediği muâyene-hânesinde eyyâm-ı haliyesinde Efendi ile devrhân oldu. Ceddi Hâfız Salih Efendi 1166 cumâdelûlâsında vefât etmişdir. Bunun birâderi Hacı Hâfız
Mehmed Efendizâde Hacı Salih Efendi de Amasya Şehir Kethüdâsı olmuşdu.
62 63
72