Page 67 - 6-8
P. 67
Amasya Tarihi Cilt: 9
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
olup muvafakat mukarrer olur. Şâhid-i sahnı sûret-i hakda görünüb ol zamanda bu iki nâ- mahdûmudur. Bâ’de’t-tahsîl ders-i âm ve 1162’de pederinin vefâtıyla Firûz Ağa müderrisi
muvafık mutâbık görülür” bâ’dehû kâdı olup devr-i kasabât ederek 1189’da [203] vefât etdi. Medrese, birâderi Hüseyin
Şeyhülislâm Kemal Paşazâde Ahmed Şemseddîn Efendi ile hemşehrî ve saâdet-hânesi de Efendi’ye kaldı. Ulemâ ve şuarâ-yı kudâtdan idi.
şeyh-i müşârün-ileyhin tekkesine karîb olduğu münâsebetle her cuma ve pazartesi geceleri
sohbet-i şerîfesiyle müşerref ve ulûm-ı şer’iyye ve tasavvufa ait mebâhis-i celîledeki Hilmi Abdülhalîm Bey-Payaslızâde
müsâhabâtından huzzâr-ı kirâm müstefîd olurdu. Vüzerâ ve sudûr-ı kirâm ahyânen bu can Amasya eşrâfından yukarıda tercemesi yazılan el-Hâc Hakkı İsmail Efendi bin el-Hâc
sohbetinde bulunurlardı. Abdulhalîm Efendi bin el-Hâc Mehmed Efendi’nin mahdûmudur. Deve-hâne Mahallesi’nde
Edirne Kapısı haricinde bir zâviye ve ittisâlinde bir câmi-i şerîf [200] yaptırdı. Emvalü 1276’da doğdu. Rüşdiye mektebinde tahsîl-i meşrût olan fünûnu okuyub maliye kalemine girdi.
ve emlâkini bu hayrâtının mesâlihine 935’de vakf edib vakfiyesini tanzîm etdirdi. 938’de irtihâl Bir müddet a’şâr kâtibi olup sonra tahrîrât kaleminde çalışdı. Buradan Merzifon tahrirât
edib kendisinin yaptırdığı zâviye ve câmii ittisâlinde medfûndur. Yanında sohbet-i şerîfesinden kâtibi olup gitdi. Kaymakamları idare edecek bir cerbeze-i latîfe ibrâz ederek iştihâr etmekle
ayrılmadığı hemşehrisi ve yâr-ı vefâdârı Kemâl Paşazâde Efendi medfûndur. 1303’de Merzifon Ziraât Bankası şubesi kâtibi oldu.
Mehmed Mecdi Efendi diyor ki: “hala ol câmii ve ol zâviye Emîr Buhârî’ye intisâbla Umûr-ı hesâbiyede vukûf ve sadakâti görüldüğünden 1308’de Amasya bankası me’mûru
şöhret bulub ulemâ ve sulehâ yatağı olmuşdur. Eşrâf-ı eslâfdan cem-i kesîr ve cem-i gafîranda ve 1312’de Ziraât Bankası şubeleri müfettişi olarak devr-i vilâyet etdiği esnâda 1319’da rütbe-
defn olunub mezâratı müteberrike ile dolmuşdur. Ol asrın müverrihlerinden biri –kad deâhû i sâlise ile taltîf edildi.
Rabbuhü’l-hak ilâ dâri’s-selâm-938 kelâm-ı ilhâmını ana târih dedi. Ba’zı müverrihler eyvây 1321’de ikmâl-i teftîş ederek Yozgat Sancağı banka [204] müdürü olup 1325’de sânîyen
şeyh (خيش ىاويا Ebced Hesâbı: 938) deyi târih dediler.” Amasya sancâğı banka şubesine tahvil-i me’mûriyet etdi. On yıldan ziyâde Amasya bankasını
Şeyh-i müşârün-ileyh âlim, zâhid gâyet müteşerri’, âmil, ulûm-ı şer’iyye ve tasavvufda da hüsn-ı idâre ederek 1341’de ihtiyâr-ı tekâ’üd edib vezâif-i dinîyesiyle iştigâl ve 1347’de dâr-
mâhir, müttakî mazınne-i kerâmet bir ârif-i samedânî ve kutb-ı zamânî idi. Hulefâsı çokdur. ı bekâya irtihâl etdi.
Halifesi ve dâmâdı olup cânîşîni olan eş-Şeyh Abdullatîf Efendi de Amasyalıdır. Tercemesi Gâyet nekre-gû, müeddeb, latîf ve güşâde-meşreb, umûr-ı hisâbiyede mâhir, Müstakîm,
aşağıda gelir. asil bir zât idi. Merzifon Tahrirât Kâtibi iken validen kâ’im-makâma gelen evâmirde “darende-
30
i buyruldu” ta’birine kâ’im-makâm bey ilişib Darende Şehri zan eder, daima neden Darende-
Hekimî Mehmed Çelebi-Sabuncuzâde Mevlânâ i buyruldu yazıldığını ve Darende’nin ne meziyeti olduğunu sorar!
Amasyalıdır. Sabuncuzâde hekim-i meşhûr el-Hâc İlyas [201] Çelebi ahfâdından Hâce “Hilmi Bey bu istifsâra tebessüm ederek ‘siz de taraf-ı âlinizden nâhiye müdürlerine
el-Hâc İbrâhim Çelebi bin el-Hâc Lütfullah Çelebi mahdûmudur. Amasya’da fuzalâdan tahsîl- yazılacak evâmir-i alîyyenizin başına Merzifon buyruldu’ yazarsanız kâ’im-makâm
i ulûm ve tabâbet edib ders-i âm ve sonra Dârü’ş-şifâ tabibi oldu. 945’de Amasya’ya vâlî gelen bulunduğunuz Merzifon şehri elbette Darende’ye müreccahdır”der.
Şehzâde Sultân Mustafa’ya takarrüb ederek tabîb-i hâssı olduğu halde 959’da vefât etdi. Âlim, Kaymakam Bey buna inanır, nâhiye müdürlerine yazılan buyuruldularının başına
şâir, hekîm-i hâzık idi. “Merzifon buyuruldu oldur ki” yazdırır. Altını da kâ’im-makâmlığa mahsûs büyük resmî [205]
mührüyle tahtîm eder. Amasya’da işi olan nâhiye müdürlerinden biri Amasya’ya gelip
Hilmi İbrâhim Bey-Kapancızâde mutasarrıf paşaya kendisini tanıtmak için bu emri gösterir. Derhâl celb edilen Hilmi Bey de
Amasyalıdır. Hazinedârzâde Abdullah Paşa’nın kapıkethüdâsı olan Kapancızâde el-Hâc hikâyeyi arz ederek huzzâr ile beraber mutasarrıfı hayli güldürür.
Hüseyin Zekî Efendi’nin birâderzâdesi olup terceme-i hâli yukarıda İbrâhim Hilmi Bey
şeklinde yazıldı. Oraya mürâca’ât. Hilmi Abdullah Efendi-Yûsuf Efendizâde el-Hâc
Amasyalıdır. Şeyhülkurrâ Amasyalı Yûsuf Efendizâde şeyhülkurrâ Mehmed Efendi’nin
31
32
Hilmi Ahmed Bey-Mecdîzâde mahdûmudur. Amasya’da Fethiye Mahallesi’nde 1080’de doğdu. Amasya’da ceddînden hıfz-
Amasyalıdır. Mehmed Paşa Câmii imâmı ve hatîbi olan Hâfız Halîl Mecdi Efendi’nin ı Kumes’eler’ân ederek bir müddet Allâme Hızır Efendi’nin dâmâdı el-Hâc Osmân Efendi’den
mahdûmu ve Müşîr Hüseyin Fevzi Paşa’nın dayızâdesidir. 1270’de Amasya’da doğdu. Mekteb- ulûm-ı Arabiyye mukaddimâtını ahz ü tederrüs etdi.
i rüşdiyede fünûn-ı lâzimeyi tahsîl edib Kuleli İdâdi-i Askeriyesine ve bâ’dehû Harbiye 1099 senesi recebinde Amasya vak’asında pederi ve ceddi ile beraber İstanbul’a nakl-i
mektebine girdi. ikâmet edib fuzalâdan İbrâhim Kara, Halîl Süleyman Efendilerin her birinden ulûm ve fünûn-ı
1294’de mülâzım-ı sânî olarak neş’et edib Harbiye [202] Nezâreti piyâde dâ’iresine muhtelifeyi ahz ederek mücâz ve ders-i âm oldu. Esnâ-yı tahsîlinde Bıçakcılar Câmi-i şerîfinin
me’mûr oldu. 1297’de mülâzım-ı evvel olup Hüseyin Fevzi Paşa’nın müşîr olduğu beşinci imâmı olduğu münâsebetiyle kendisine Bıçakcılar imâmı dendi. Ruûs imtihânında birinciliği
orduya me’mûren Şam’a gitdi. kazanmış olduğundan Fatih Câmi-i [206] şerîfînde tedrîse mübâşeret edib devr-i medâris
Fakat Paşayı kendisinden memnûn edemediği cihetle 1300’de yüzbaşı olarak İstanbul’a esnâsında katar şeyhliği mesleğine girdi. Her fende bir allâme-i mütebahhir olduğu münâsebetle
avdet edib yine piyâde dâiresine me’mûr oldu. 1308’de binbaşı ve üçüncü piyâde dâiresi müdür talebe-i ulûm halka-i tedrîsine koşdu. Sülüs ve nesihi “Karakız” demekle meşhûr Hattât Hoca
muâvini ve 1313’de kâ’im-makâm ve bâ’dehû şube-i mezkûre müdîri ve 1317’de mîr-âlây oldu. Mehmed Efendi’den ahz ü temeşşuk edib zümre-i hattâtîne dâhil oldu.
1326’da i’lân-ı meşrûtiyeti müte’âkib bâb-ı ser-âskerîde icrâ’ edilen teşkilât-ı askeriyeden
dolayı taşra gönderildi. Bâ’dehû tekâüde sevk edilib Üsküdar’da mukîm olduğu halde 1333’de 30 Darende-i buyuruldu, hâmil-i emr-i âlî demektir. Darende Farisî’de hâmil ve buyruldu da Türkçemizde emir
vefât etdiği haber verildi. Edîb, halîm idi. demekdir. Kelime-i Farisîye’nin Türkçe bir kelimeye izâfeti câiz değilse isti’mâli şâyi‘dir.
31 Bütün icâzet-nâmelerde “ani’l-allâmeti’l-muhakkik Abdullah bin Mehmed el-Amasî eş-şehîr bi-Yusuf
Hilmi Hasan Efendi-Hâfız Çelebizâde Efendizâde” diye yazılıdır.
Amasyalıdır. Firûz Ağa müderrisi Hâfız Mustafa Efendi bin Hâfız Hüseyin Efendi’nin 32 Müstakim-zâde Efendi “Tuhfetü’l-Hattatin”de “kendi vilâdetleri sâat-i sa’adet 1066 tarihinde vaki’ olub” diyor
ki; yanlışdır. Doğrusu Vâsıf Efendi’nin zabt etdiği gibi 1080’de tevellüd etmişdir.
56 57
66