Page 232 - 1-4_2
P. 232

Amasya Tarihi 1-4. Cilt                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
                                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR


               Bağdâd  ve  Musul'da  meskûn  olan  Türkler  Bayındurlu  olup  Akkoyunlu,  Karakoyunlu
               hükümdârânı bunlardandır.
                      9- Bezine: Çalışan, kesip atan ma'nâsına olup  "Bezin  ve Bezen"  dahi  denir. Bunlar
               kadîmen "Biçene, Miçene" demekle ma'rûf olup "biçmek" masdarından me'hûzdur. Beçenekler
               bunlardan başka olup onlar Uygur ve bunlar [43] Türkmen'dir. Bunlar Kürdistân'da meskûn
               oldukları münâsebetle Kürdler'den add edilmekde ise de Türkmenler'den oldukları şübhesizdir.
                      10-  Begdür:  Beg  sâhibî,  mukarreb  ma'nâsınadır,  dendiğine  nazaran  "beg"  ve  "dur"
               kelimelerinden mürekkeb olup beylikçi ve teşrîfâtçı ma'nâsını ifâde eder. Bunlara Beydirli,
               Bedirli dahi denir.
                      11- Begdili: Azîz ve muhterem ma'nâsına denmişdir. Begtili de denir. Begdili kelimesi
               dahi mürekkeb olup beyin dili ya'nî sefîri yâhud başvekîli ma'nâsınadır. Bunların her ikisi de
               azîz ve muhterem oldukları münâsebetle ma'nâ-yı lâzımı i'tibâr edilmişdir. Bunlara Badıllı ve
               Bedilli denmekdedir.
                      12- Bayât: Mâl-dâr ma'nâsına olan "Bâyât" lafzından ibâretdir. Geceden bayağa ya'nî
               sabâha kalmış yemeğe dahi bâyât denir. Adana'da hükûmet eden "Âl-i Ramazân" bunlardandır.
                      13- Çavdur: Sâhib-i ırz ve nâmûs şânlı kimseye denir. Mu'ahharan bunlara "Çavdarlı"
               denmişdir. "Çavdurlı" demekdir.
                      14-  Çepni:  Çâyân,  bahâdır  ve  kahramân  ma'nâsına  olup  Gümüşhâne  ve  Karahisâr-ı
               Şarkî taraflarında meskûn idiler. Mu'ahharan her tarafa intişâr etmişlerdir.
                      15-  Dodurga: Zabt-ı  vilâyet,  feth-i  bilâd  etme  ma'nâsınadır.  Mecâzen  fâtih-i  bilâda
               denir. Todurga dahi denmişdir. Mu'ahharan Turgudlı demekle meşhûr olmuşlardır.
                      16- Döger: Rehîne olan at ma'nâsınadır. Alnında ak nişânesi olan [44] ata dahi denir.
               "Töker" dahi denmişdir. Bunlar mu'ahharan "Tekürli" demekle meşhûr olmuşlardır.
                      17-  Salur:  Tenâsüb-i  endâma  mâlik  meb'ûs  ve  müjdeci  ma'nâsına  olup  "salgamak"
               masdarından  me'hûzdur.  Yâhud  saldırıcı  ve  cesûr  ma'nâsına  olup  "salmak"  masdarından
               müştakdır.  Bunlara  "Salgurlı,  Saluzcı"  dahi  denir.  Mu'arrebi  "salgar"  olup  Irâk  ve  Îrân
               vilâyetinde hükûmet eden Salgarîler bunlardandır.
                      18- Karkın: "Kargı" ma'nâsına olup bir kimseye dürtmek ve hakâretle sebb ü la'net
               etmek  ma'nâsına  olan  "kargamak"  yâhud  "kargımak"  masdarından  me'hûzdur.  Kargın,
               "Toyran"  demekle  benâm  olan  zâtın  lakabıdır.  Aşlı  ve  misâfir-perver, toyuran  kelimesinin
               ma'nâsı olup ismi unutulmakla lakabı bu ma'nâya denmişdir.
                      19- Kayı: Muhkem ve kavî ma'nâsınadır. Sertlenmek ve buz tutmak ma'nâsına olan
               "kaymak" masdarından me'hûz olup "kayık, kayıg, kayk ve kay" dahi denmişdir. Türkmenler
               arasında bunlara "Kayı Hânlı" denmekdedir. El-yevm hilâfet-i İslâmiyyeyi hâ'iz olan selâtîn-i
               Osmâniyye hazerâtı bunlardandır.
                      20- Karaivli: Karaevli demekdir. Nerede sâkin olsa kıl çadırdan yapılmış olan hânede
               oturmakla bu lakabı  almışdır. İsmi, yücelmiş  ma'nâsına olan "Sülimiş"  olmalıdır. Evlâdına
               "Karlı" denir. Rûmeli'de Karlıili bunların meskenleri olup "Karlı Oğulları" bunlardandır. [45]
                      21- Kızık: Gazûb, işine gâyet mücidd ve kavî-hâl olan kimseye denir. Kükremiş arslana
               "kızık" denmekdedir. Anadolu'da Kızık  nâmıyla müsemmâ pek çok nevâhî  ve kurâ vardır.
               Amasya Sancağı dâhilinde "Kızık Nâhiyesi" büyükdür.
                      22-  Kınık:  "Kıngık"  kelimesinden  muhaffef  olup  mu'annid,  cesûr  ve  şecî'  olmuş
               ma'nâsınadır. Bunun ma'nâ-yı lâzımîsi olan azîz ma'nâsına denmişdir. Bunlara "Kınıklı" denir.
               Kanıklı kabîlesi Uygurlar'dan olmakla bunlardan başkadır. Cihân-gîrâne bir devlet teşkîl eden
               Selçûkîler, Dânişmendliler, Karâmânîler bunlardandır.
                      23- Yabar: Yapan, önüne gelen mevâni'i iktihâm ederek işini beceren kimseye denir.
               "Yabgur" dahi denmişdir. Bunun evlâdına "Yaburlı, Yabarlı, Yafarlı" denmekdedir. Câfârlılar
               bunlar olmalıdır.
                      24- Yazar: Yazan ve sofrayı yayan kimsedir. Bu münâsebetle halkın büyüğü ma'nâsına
               denmişdir. Umûr-ı halkı yasaya tatbîk ve bilâdı tezyîn eden kimseye "Yasar" dendiğine nazaran

                                                           530
                                                           231
   227   228   229   230   231   232   233   234   235   236   237