Page 258 - 1-4_2
P. 258
Amasya Tarihi 1-4. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
aleyhi's-selâmdan teşa''ub etmeleri ve bunların âtîdeki iddi'âları şu vekâyi' cümlesindendir. Bu
vekâyi'den Kur'ân-ı azîmü'ş-şânın haber verdikleri bizim gibi müslümânlar nazarında müsellem
ve hakîkat-i hâle muvâfık ve diğerleri âsâr-ı atîkanın isbâtına muhtâcdır.
Çünkü Tûrânîler'in iddi'âsına göre "bütün Tûrân akvâmı "Aşnuk Ata" nâmıyla meşhûr
olan bir zâtın urukları, evlâdı olup Tivil Ata'dan türemiş ve Yaguz Hân zamânında etrâfa
yayılmış idiler. Tivil Ata, Aşnuk Ata'nın evlâdına meb'ûs bir peygamber-i âlî-şân olup
Tûrânîler'i irşâd etmişdir.
Aşnuk Ata'nın urukları muvahhid ya'nî yüce Tanrı'nın birliğine mu'tekid olup Ninova
halkına ya'nî Âsûrîler'e meb'ûs olan Hazret-i Nûh aleyhi's-selâmı Âsûrîler tekzîb ve Tanrı
Ta'âlâ Hazretleri'nin varlığını, birliğini inkâr etmekde haddi tecâvüz etdikleri cihetle Kur'ân-ı
azîmde mezkûr olduğu üzere Tanrı onları en ziyâde istifâde etdikleri Dicle ve Fırât ırmaklarının
müdhiş tugyânıyla nâbûd eyledi.
Şu tûfân hâdisesi üzerine Türkler'in hâkânı olan Yaguz Hân, kendi oğlu Tîrâs Hân'ı
Ninova üzerine gönderip Îrân'ı zabt ederek Âsûr ve Bâbil arâzîsini istîlâ eyledi. Ba'dehû Tîrâs
Hân [112] babasının yerine hâkân oldukda oğullarından Sâmîr Hân'ı Bâbil ve Uzar Hân'ı da
el-yevm Hazar denilen kıt'a hükümdârı nasb eyledi.
Tûrânîler'in şu zu'munda Aşnuk Ata, Hazret-i Âdem aleyhi's-selâm makâmında olup
tekârüb-i zamân i'tibâriyle tevârîh-i İbrâniyye'nin Yâfes bin Nûh diye gösterdiği kimse bu
Yaguz Hân'dan kinâye olmalıdır.
Fakat havâlî-i Irakıyye'de Tûrânîler'den Sâmîr (Sîmir) adlı bir kimsenin teşkîl-i
hükûmet etdiği meşhûr olmakla Tûrânîler'in kurûn-ı ûlâda Anadolu kıt'asında hükûmeti pek
eski olduğu kadar pek şânlıdır. Sâmîr Hân bin Tîrâs Hân'ın şimdiki Bağdâd civârında bir belde
binâ ve oraya "Sâmîrât" nâmını i'tâ ederek merkez-i hükûmet ittihâz etdiği devlet-i Sâmiriyye,
belde-i Sâmirâ 266 ta'bîrât-ı kadîmesinden nümâyândır.
Anadolu'da devlet-i Sâmiriyye, yâhud hükûmet-i Sîmriyye mü'essisi olan Sâmîr Hân bir
müddet orada hükûmet edib vefâtında oğlu Bars Hân, ba'dehû bunun oğlu İgrâk Hân Sâmiriyye
devleti hükümdârı ya'nî Sâmîrât ili hâkânı olmuş idi. Zamânı imtidâd etmekle hükm etdiği
kıt'aya "İgrâk", ba'dehû ta'rîb olunarak "Irâk" denmişdir.
İgrâk Hân'ın vefâtında oğlu Velâvud (Akâd, Ugât) Hân hıtta-ı Irâkiyye hâkânı olarak
on yedi sene hükûmet etdikden sonra vefâtıyla [113] kızı Atelya (Atilây) Hân mesned-i
hükümdârîye câlis olup Sûriye ve Filistin kıt'alarını istîlâ ve yedi yıl hükûmetden sonra
vefâtıyla oğlu Balgır Hân Anadolu hâkânı olmuşdur.
Balgır Hân dahi Karadeniz'e kadar Anadolu kıt'asını istîlâ etdikden sonra şarka dönüp
Herât şehrine kadar vâsıl olmuş ve oraları taht-ı itâ'atına alarak avdet etmişdir. Fakat ikinci bir
tûfânın zuhûrunu istidlâl ederek tahallüsü için cesîm bir kule inşâ etdirmiş ise de istidlâl etdiği
vekâyi'-i müdhişe zuhûruyla dâhil-i hükûmetinde bir herc ü merc-i umûmî (tebelbül-i elsine)
hâsıl olarak hükûmetinin yirmi sekizinci yılında helâk olmuş ve eyâlât bârları (vâlîleri) i'lân-ı
istiklâl etmekle Sâmîrât Devleti inkısâma uğramışdır.
Şu ikinci hâdiseden sonra Balgır Hân'ın "bây târı" 267 ya'nî mîrâhûru olan Oktay oğlu
Bilkây Hân zuhûr ederek rukabâsını bozmuş ve Anadolu hâkânı olmuşdur.
Bilkây Hân yiğit ve kahramân bir zât olup baytârlık fennini îcâd ve Dicle nehri
kenârında "Kargumuş" şehrini binâ ederek otuz sekiz yıl hükûmet etmişdir. [114]
266 Sâmirâ beldesi Tûrânîlerce meşhûr ve muhterem olup mu'ahharan harâb olmuş idi. Devlet-i Abbâsiyye
zamânında Türkler'in hıtta-i Irâkiyye'de nüfûzu avdet etmekle "Sermen Re'y" nâmıyla tesmiye edilen şimdiki
Sâmirâ kasabasının yeri i'mâr ve tecdîd edilmesi, Sâmirâ belde-i kadîmesinin ihyâsı hâtırasına mübtenî
olmalıdır.
267 Târ, "tâgâr" lafzından muhaffef olup "bir nesneyi muhît" ma'nâsınadır. Ba'dehû zarf, kab, oda gibi bir dâ'ire-i
muhîteye ıtlâk edilmişdir. Hayvânların durağına agûr (âhûr) ve zâbitine "târ" denmiş olmalıdır. "Bây Târ",
"Târ Bey" demekdir. "Baytara" fi'li bu "bây târ" lafzından ahz edilmişdir. Hâlâ su kabına "tâgâr" denir.
556
257