Page 259 - 1-4_2
P. 259

Amasya Tarihi 1-4. Cilt                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi Cilt: 2


                      Ba'dehû Bilkây Hân'ın oğlu Haktây (Oktây) Hân Anadolu hâkânı oldu. Oktây, "kutlu
               ya'nî  mübârek,  canlı  ve  zî-hayât"  ma'nâsına  olup  Altay  lehcesinde  "Kutây,  Kütây"
               denmekdedir. El-yevm Moğol tîresinde "Oktây" denir. İşte bu devlet Anadolu'da "Hıtâ Devleti"
               demekle meşhûrdur. Nisbetinde "Hıtâyît, Hıtaylı", ba'dehû tahfîfen "Hıtît" ve ba'dehû "Hitît"
               denmişdir.
                      Ta'rîfü'l-Ümem'de Muhammed bin Abdulazîz el-Kurtubî diyor ki: "Hıtâ kavmi akvâm-ı
               Tûrâniyye'den bir ümmet-i azîme olup kable'l-Mesîh bilâd-ı Rûmiyye'de hükûmet etmişler idi."
               Avrupa müverrihlerinden meşhûr Maspero, Morgan gibi ulemâ-yı târîh dahi "Hıtâ ya'nî Hitît
               akvâmı umûmen Tûrânî olup kurûn-ı ûlâda Anadolu'da bir devlet-i müttahide teşkîl ve âsâr-ı
               azîme inşâ etdiklerini" yazıyorlar.
                      Oktây Hân yirmi bir sene hükûmetden sonra oğlu Taleş (Talış) Hân makâm-ı hâkânîde
               alem-efrâz olarak on beş yıl hükümdârlıkda bulunup makâmını oğlu Gerüş Hân idâresine terk
               eyledi. 268  Bu da on bir yıl hükûmet edib oğlu Aytos (Aydos) Hân Anadolu hâkânı oldu.
                      Silsilenâme'de mezkûr olduğu üzere Türkler'de ibtidâ kitâbeti ve hattı îcâd eden bu
               Aydos Hân olup gâyet âkil, hâzim, [115] müdebbir idi. Balgır Hân'ın âhir-i hükûmetinde i'lân-ı
               istiklâl eden Anadolu'da küçük hânların çoğunu taht-ı inkıyâdına alıp hâkânlık nüfûzunu icrâya
               başlamış, otuz üç yıl hükûmet etmişdir.
                      Aydos  Hân'ın  ismi  Türkler  arasında  mâhir,  mûcid  olmak  üzere  tanınmış  olduğu
               münâsebetle bir kimse güzel iş yaparsa "Aydos gibi yapmış, Aydos gibi yazmış" denir idi.
               Türkler'in ikâmet etdikleri yerlerde "Aydos" adlı beldelere, kasabalara, nâhiyelere ve birçok
               ricâle tesâdüf olunur. 269  İşte bu Aydos Hân'ın vefâtında oğlu Balgır Alp Hân Anadolu hâkânı
               oldu.
                      Balgır Alp Hân, kendisine muhâlefet eden Arbagit ya'nî Sûriye hânı üzerine gidip onu
               harben taht-ı inkıyâda almış ve Haleb şehrini binâ edib hükûmetinin otuzuncu yılında vefât
               etmişdir. Alp, Türk dilinde "pehlevân" ma'nâsına olduğu meşhûrdur.
                      Haleb  şehri  müverrih  Maspero  kavli  üzere  kadîmen  Hâlbût,  Halbû,  Hâlebî  nâmıyla
               ma'lûm  olduğuna  göre  Alb'a  mensûb  ma'nâsına  olan  Albût  ve  Albît  lafzının  mu'arrebidir.
               Çünkü Türk dilinde hemze ile hâ arasında mümâsele olup inde't-ta'rîb hâ (he ile) ekseriyetle hâ
               (ha ile) veyâ hâ (hı ile) şeklinde yazılır ve okunur. Uz "hûz (he ile), hûz (ha ile)" ve ogan
               "hôgân, hâkân" gibi.
                      Ba'dehû Alp Hân'ın oğlu Taliş Hân hükümdâr olup on bir [116] sene hükûmet ve Fârân
               şehrini binâ etmişdir. Ba'dehû bunun oğlu Harkûn (Argûn) Hân Anadolu hükümdârı olmuşdur.
               Argûn Hân  270  âdil, müdebbir olup Zâb nehrini icrâ ve düşmanlarına harben galebe ve hükûmeti
               devâm etmişdir. Ba'dehû oğlu Tutmâs Hân, ba'dehû diğer oğlu Taliş Hân, ba'dehû Tutmâs
               Hân'ın oğlu Boyun Hân  271  Anadolu hâkânı olmuşlardır. Silsilenâme'nin verdiği şu ma'lûmâtın
               hakîkat-i  hâle muvâfık  olduğu  iltizâm  olunamaz. Lâkin  bu edvâra âid  ma'lûmât-ı  târîhiyye
               birtakım hurâfât ile karışdırılmış olduğundan bunların hurâfât olduğu da kesdirilemez.
                      Çünkü  Nesebnâme-i  Mülûk'da  muharrer  olduğu  üzere  Anadolu'da  Hıtâ  hükûmeti
               devâm  etdiği  bu  zamânlarda  Çin  imparatorluğunda  Hıtâyîler'den  on  yedi  sülâle-i  hükûmet
               yek-diğerini ta'kîb ediyordu. Bunların isimleriyle Anadolu'da şu Hıtâ hükümdârlarının isimleri
               yek-diğerine pek müşâbih ve bizim şimdiki lehcemize ufak bir fark ile muvâfık görünmekde
               olması, o zamân koca Asyâ Tûrânîler'in taht-ı hükmünde olduğunu isbât eder. Bunları âtiyen
               icrâ edilecek keşfiyyât-ı hafriyye tenvîr edeceği muntazardır.



               268   Taliş, Talâş ya'nî "ok yeleği" ma'nâsına olup mu'ahharan tahtalardan ve rende ağzından çıkan ince talaşlara
                  denmişdir. Gerüş, geriş ya'nî "tag" demekdir.
               269   Aydos ve Aytos, Ayton ve Aydın ma'nâsınadır. Urfa şehrinin nâm-ı kadîmi "Ruhâ" ve daha evvel "Aydos"
                  olduğu "Mir'âtü'l-İber"de mezkûrdur.
               270   Argûn, "merd-i kâmil" demekdir. Bizim "erkin" dediğimizdir.
               271   Boyun, oyun vezninde "büyümek" masdarından me'hûz olup "büyük olmuş" demekdir.
                                                           557
                                                           258
   254   255   256   257   258   259   260   261   262   263   264