Page 262 - 1-4_2
P. 262
Amasya Tarihi 1-4. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Şu kuyûd-ı mahkûka ve târîhiyyeden müstebân olduğu üzere "Anadol"(لوطانا) kelimesi
aynıyla "Anatol"(لوتانا) kelimesinin mu'arrebidir. Binâ'en-aleyh "Anadol" kelimesi târîhen ve
lugaten Tûrânîdir, Yunânî değildir. Fakat Anadol kıt'ası Yunanistân'ın şarkında vâki' olduğu
münâsebetle Yunânîler bu kelimeyi alıp lehceleri üzere "Anadolis"(سيلوتانا) şekline sokarak
"maşrık" ma'nâsına demişler ve bizim müverrihlerimiz de [123] bilâ-tedkîk Yunânîler'in
iddi'âsını alıp bize nakl ederek "Anadolu" şeklinde kullanmışdır. Yunânîler'in Anadolu'da
medeniyyeti, bilâd-ı mevcûdenin isimlerini değişdirmekden ibâretdir.
Şu Anadol'da kâ'in Kapadokya'nın kısm-ı şarkîsinde meskûn olan Amasîtler, Akvâm-ı
Şarkiyye-i Kadîme nâm eserinde müverrih Morgan'ın tasrîh eylediği üzere Tûrânîler'den olup
Mukaddime'de ma'nâsı ve müştakkâtı îzâh olunarak bir kelime-i Tûrâniyye olduğu sâbit olan
"Amâs" adlı bir kimsenin evlâdına denir. Bizim lehcemiz üzere "Amâslılar" demekdir.
Mir'âtu'l-İber'de Diyârbekirli Sa'îd Paşa, Ârâm bin Sâm bin Nûh'un "Ûs, Hûl, Mâş,
Kâşir" nâmlarıyla mevsûm dört oğlu var idi" dedikden sonra "Mâş, Anadolu taraflarına gitmiş
ve evlâd u akvâmları oralarda münteşir olmuşdur" diyor.
Halbuki Ravzatu'l-Elbâb'da "Anadolu'da sâkin olan Mâş bin Ârâm bin Sâhit evlâdı"
Türk oldukları mestûr ve Kitâbu'l-Memâlik'de "ibtidâ Anadolu'da ikâmet ve intişâr eden Esbân
(Sebân), Toh (Togay), Kaman (Kumân), Mâş (Amâs) akvâmı Türkler'den" oldukları
mezkûrdur.
Amasya'nın nâmı el-İkmâl, Ikdu'l-Cümân nâmlarıyla meşhûr olan eserlerde "Mâse" ve
Amazonlar'ın nâmı tevârîh-i garbiyyede "Mâze ve Mâzon" nâmlarıyla mestûr olduğuna
nazaran "Mâz, Mâs, Mâş" lafızları "Amâz, Amâs, Amâş" kelimelerinden muhaffef olduğu
âşikârdır. Binâ'en-aleyh "Amâz ve Amâş" kelimelerinin [124] aslı olan "Amâs", Sâm bin Nûh
evlâdından olmayıp Tûrânîler'den ve "Sâmîr" evlâdından olduğu anlaşılır. Sâm ismi bu
Sâmîr'den ibâretdir.
Şu kuyûd-ı târîhiyyeden müstebân olduğu üzere Amâsîtler'in cedd-i a'lâsı Sâmîr bin
Tîrâs evlâdından Amâs bin Arâm 275 olduğu sâbit olur.
Çünkü Ünsü'l-Mühec ve Ravzu'l-Fürec'de Muhammed bin Muhammed eş-Şerîf
el-Hüseynî, Anadol harîtasında Amasya mevki'inde "Mâsiye" ve ta'rîfâtında "Amasya,
Amâsite, Mâsite" nâmlarını zikr etmekdedir. Binâ'en-aleyh Amâsîtler'in vatanı ve merkezi
Amasya şehri olduğu şübhesizdir.
Amasya sancağında meskûn olan Amâsîtler, gâyet cengâver ve kadınları bile silâh
isti'mâlinde pek mâhir ya'nî bütün efrâdıyla segmen oldukları münâsebetle târîhen "Amazonlar,
Amasonlar" demekle meşhûr olmuşlar idi. Bunlar Amasya şehrinde bir hükûmet te'sîs ederek
kendilerinin aslı olan Hititler'in bir uzv-ı müttefiki şeklinde hareket etmişlerdir.
Bâlâda zikri geçen Anadolu hâkânı Boyun Hân, bilâ-veled fevt oldukda Anadolu
hânlarının her biri hâkânlık iddi'âsıyla yek-diğerine karşı harb ederken Amâsîtler'den Mitûr
Hân cümlesine galebe edib Anadolu hâkânı oldu. Ba'dehû oğlu Mokây Hân, ba'dehû diğer oğlu
[125] Tarnâl (Turnâl) Hân Anadolu hükümdârı olmuşdur. 276
Turnâl Hân on iki yıl hükûmet edib avda atından düşmekle vefât etmiş ve ba'dehû oğlu
Amas (Amâs) Hân, Amasya şehrini binâ edib devrinde put-perestlik şâyi' ve mu'âmelât-ı şedîde
vâki' olmakla Anadolu hânları hurûc ederek hükûmetinin yirmi dokuzuncu yılında harben
maktûl ve yerine diğer sülâleden bâr Atıg Hân hâkân oldu.
Silsile-nâme'nin verdiği şu ma'lûmât üzerine Amasya şehrinin bânîsi işte bu Amâs Hân
olup evlâdı "Mâzît" unvânıyla meşhûr olan Amâsît dâ'iresinde hükûmet etmişlerdir. Bu esnâda
Amâsît dâ'iresi Hâlîs (Âlîs) ya'nî Kızılırmak'ın havzasını şâmil olduğu zann olunur. Bunlardan
İli Hân meşhûrdur.
275 Arâm, "mu'tedil" ma'nâsına olup hılkaten arada ya'nî ifrât ve tefrît arasında vâki' olmasından kinâyedir.
Yek-diğerine karîb olan atalara "arâl" ve orta boylu adamlara "arân" ve orta şeye "ara" denir.
276 Mitûr, "mübârek ve mutlu" ma'nâsına olup bizim lehcemizde "mutûr ve mutûk" denir. Mokây, "bokây" demek
olup bizim "boğa" dediğimizdir. Turnâl dahi bizim "Turna" dediğimiz kuşdur.
560
261