Page 498 - 1-4_2
P. 498

Amasya Tarihi 1-4. Cilt                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
                                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR


                      Bu  esnâda  Amasya'da  Üçler'den  Kutub  ve  Gıyâs'ın  mefsedeti  yüzünden  Celâlîler
               Amasya'nın havâlîsinde şiddetle tahrîbâta devâm ederek Amasya'yı ikinci def'a basmak üzere
               Ferhâd Boğazı'na kadar gelip çatdılar.
                      Fakat boğazın her iki tarafına yerleşdirilen toplarla tîrendâzlar eşkıyâyı şehre girmekden
               men' ediyor, Amasya muhâfızı Hacı Ahmed Bey gücü yetdiği kadar çalışıyordu. Halk ramazânı
               büyük bir heyecân içinde geçirmişdi.
                      Amasya muhâfızı Hacı Ahmed Bey, etrâf ümerâsından istimdâd etmekle beraber eli
               silah  tutanları  silahlandırmışdı.  Çünkü  Celâlîler  Amasya'nın  garb  ve  cenûb  taraflarından
               ta'arruz etmeğe başlamışlardı. Buralarda kuvvet yokdu.
                      922 senesi şevvâlinin evâhirinde Celâlîler şehre kadar girdiler. Şehrin müdâfi'leri ve
               halkı  mukâvemet  ederek  karşı  durdular.  Hâricden  gelip  imdâda  yetişen  Keyvân  Ağazâde
               Rüstem, Hacı Beyzâde Mîrzâ Beyler olanca kuvvetleriyle eşkıyâ üzerine saldırdılar.
                      Amasya'nın içinde cereyân eden kanlı bir mücâdeleden sonra Celâlîler büyük zâyi'ât
               verdiler. Nihâyet kaçıp gitdiler. Fakat şehrin etrâfını talan ve harâb etdiler. Bu esnâda Amasya
               beylerbeyi Mehmed Paşa, Mercidâbık [281] muhârebesinde şehîd oldu.
                      Sultân Selîm, Amasya vak'asına Şâm'da muttali' oldukda derhâl afv ve ıtlâk etdiği Şâdî
               Paşa'yı  ikinci  def'a  Amasya  beylerbeyiliğine  ve  tahkîkâta  da  defterdâr  Amasyalı  Kadızâde
               Mehmed Çelebi'yi nasb ve irsâl etdi.

                      Şâdî Paşa
                      Sadr-ı esbak Amasyalı İshâk Paşazâde'dir. 922 senesi zilhiccesinin gurresinde Amasya
               vâlîsi oldu. Sür'atle gelip zilhicce evâhirinde Amasya'ya girdi. Mehmed Çelebi de tahkîkâta
               başladı.
                      Çünkü Celâlîler'in Amasya'ya girip hasârâta cür'etleri, yalnız çok olduklarından dolayı
               değil idi. Belki şehrin içinde gizli iş gören kızılbaşlardan neş'et etmişdi.
                      Fakat Tebrîzli Kutb, beylerbeyi ve tahkîkât me'mûru Şâdî Paşa ve Mehmed Çelebi'nin
               geleceklerini işitdiği anda firâr ve ihtifâ etmişdi. Yapılan tahkîkâtda Kutb ve Gıyâs'ın ve uşağı
               olan Genceli İbrâhim'in Celâlîler'i da'vet ve gizli şî'anın fi'len yardım etdikleri anlaşıldı.
                      923 senesi muharreminin onuncu günü on beş yıldan beri Amasya'da vakûrâne azamet
               gösteren, Sultân Ahmed'in teveccühâtı sâyesinde saltanat süren Koca Mîr Gıyâseddîn Şîrâzî,
               uşağı İbrâhim ve pek çok cânı şî'asıyla beraber i'dâm edildi.
                      Tebrizli Kutbeddîn Îsâ'yı ta'kîbe me'mûr olan dergâh-ı âlî kapıcılarından [282] Hüseyin
               ve İskender Beyler güç hâl ile Merzifon'da bir kızılbaşın hânesinde bulup çıkardılar. Merkûm
               rezîlâne Amasya'ya getirildi. Yapdığı habâsetlerden dolayı canı yanan halkın gözleri önünde
               924  senesi  rebî'ulâhirinde  asıldı.  Îrân'da  tahsîl-i  ulûm  eden  Amasyalı  Seydî  Alî  Efendi  de
               Gümülcine kadılığına gönderildi.
                      Şâdî Paşa, Celâlî eşkıyâsının en çok yeri olan Varay ve Turhal taraflarına gidip eşkıyâyı
               basdırdı. Çoklarını ifnâ ve ağırlıklarını yağmâ etdirdi. Bütün Amasya etrâfını dâr-ı emân yapdı.
               Eşkıyâdan olanları asdırdı.
                      Bu esnâda Amasya'da hayli fuzalâ vardı. Bunlardan Bahşî Halîfe Atabey Medresesi
               müderrisi  olup  hüsn-i  hâliyle, fazl  u kemâliyle  bütün  halk  nazarında muhterem  bir fâzıldı.
               Yörgüç Paşa müderrisi İskilibli Ca'fer Efendi, Büyük Ağa müderrisi Amasyalı Musliheddîn
               Efendi, Küçük Ağa müderrisi Şirvânî Abdulmuhsin Efendi ders-i âm  idiler.
                      Amasya  kadısı  "Eyhem"  demekle  meşhûr  Şemseddîn  Ahmed  Efendi  ma'zûlen
               İstanbul'a  gitdi.  Yerine  Mü'eyyedzâde  Abdülkerîm  Efendi  Amasya  kadısı  oldu.  Amasya
               müftülüğüne  Ak  Şemseddin  Efendi'nin  birâderzâdesi  olan  "Paşa  Çelebi"  demekle  meşhûr
               Gıyâseddîn İbrâhim Çelebi ta'yîn edilerek İstanbul'dan geldi.
                      924  senesi  saferinde  Sultân  Ahmed'in  şehzâdesi  Sultân  Murâd'ın  Îrân'dan  gelip
               Karahisâr-ı Şarkî havâlîsinde i'lân-ı saltanat ve pek çok [283] halkın kendisine bey'at etdiği
               şâyi' oldu. Bu şâyi'a Sultân Selîm'i hayli telâşa düşürdü.

                                                           795
                                                           497
   493   494   495   496   497   498   499   500   501   502   503