Page 515 - 1-4_2
P. 515
Amasya Tarihi 1-4. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi Cilt: 3
Arslan Bey
"Çerkes Bey" demekle meşhûr bir mîrlivâdır. Amasya zu'amâsından iken
muhârebelerde gösterdiği yararlıklar üzerine terakkî gördü. 989 senesi evâ'ilinde Amasya
sancağı beyi olup geldi.
Arslan Bey'i müte'âkib Amasya kadılığına ta'yîn edilen Selânik'den munfasıl Vankulu
Efendi geldi. Amasya müftüsü Küçük Mahmûd Efendi Amasya'ya gelmekden istiğnâ etmekle
yerine Aydınlı Ayâs Efendi Amasya müftüsü ve Sultâniyye müderrisi olarak geldi. [328]
990 senesinde Hakala a'yânından ve Âbâdoğulları'ndan Mirzâ Beyzâde Mehmed Bey
Amasya'da Kocacık Hamâmı'nın garb tarafında yol üzerinde güzel bir hân yapdırdı. Bunu
Hakala'da binâ eylediği medresesi mesâlihine vakf etdi.
Birâderi Mustafa Bey de 985 senesinde Hakala nâhiyesine merbût Kuşcular karyesinde
güzel bir câmi-i şerîf ve mekteb yapdırdı. Karye-i mezbûrede kâ'in çiftliğini bunların
mesâlihine vakf etmişdi. Kezâlik pederleri olan Mîrzâ Bey de 935 senesinde Hakala'da bir
mescid yapdırmışdı.
Kezâlik Geldiklan nâhiyesi a'yânından Abdullah Ağazâde meşhûr sipâhî Rıdvân Ağa
da Ilıca köyü civârında Ilıcasu üzerine başlatdığı hamâmını 987 senesinde ikmâl edib evlâdına
vakf etdi. Geldiklan Hamâmı demekle meşhûr olan bu hamâm harâbesi şimdiye kadar bâkîdir.
Mahdûmu Feyzullâh Bey kendisinden evvel fevt olup hafîdi Abbâs Bey bin Feyzullâh Bey bu
esnâda hamâma mutasarrıfdı.
Kezâlik Keçi Beyzâdelerden meşhûr Alî Ağa da bu senelerde bir câmi', mekteb, hamâm
yapdırdı. Emlâkini hayrâtının mesâlihine vakf ederek Ziyâre'yi pek güzel şenlendirdi. Ziyâre,
bu gibi erbâb-ı hayrın himmetleriyle parlak bir kasaba hâlini aldı.
Fakat erbâb-ı tımâr ve ze'âmet arasında dedikodular çoğalıyor, Türkler her tarafda
sinirleniyordu. Çünkü hâricden gelen mîrlivâlar, za'îmler içinde Türkçeyi bilmeyen gayr-i
Türkler vardı. Devşirmelerin [329] nüfûz ve iktidârı her tarafda kendini gösteriyordu.
Pek muhtemeldir ki Türklerin asabiyyeti nazar-ı dikkati celb etdiğinden Amasya
sancağına senesi muharreminde yerli ümerâdan Mehmed Bey gönderildi. Sivas
beylerbeyiliğine de Haydar Paşa ta'yîn edildi.
Mehmed Bey
Amasyalı Hacı Beyzâde Velî Paşa'nın oğludur. Urfa beyi iken Îrân muhârebelerinde
yararlıklar göstermişdi. Amasya sipâhî kethüdâsı Hüseyin Ağa Amasya mütesellimi olup
Mehmed Bey Dağıstan muhârebesiyle meşgûl olduğundan gelemedi.
991 recebinde Amasya dâhilinde inhilâl eden yirmi dört bin akçelik ze'âmet Türklere
verilmek üzere iken Basra beylerbeyinin arzıyla mühtedîlerden Hüsrev Bey'e terakkî verildi.
Türkler kızdırıldı.
992 senesi saferinde Amasya müftüsü Ayâs Efendi vefât eylediğinden Saruhanlı Küçük
Mahmûd Efendi ikinci def'a Amasya müftüsü olarak geldi. Sultâniyye müderrisliği de uhdesine
verilmişdi. Hâlbuki ehli değildi.
Mustafa Bey
Sultân Selîm-i Sânî çâşnîgir-başılığından muhrec ve "Şâmî" demekle meşhûr olan
şu'arâdan bir mîrlivâdır. 993 senesi rebî'ulâhirinde [330] Mehmed Bey beylerbeyi olduğundan
yerine Amasya sancağı beyi olarak geldi.
Mustafa Bey ehl-i dil bir zât idi. Amasya şu'arâsından Kelâmî, Turâbî, Sükûtî Çelebiler'i
meclisine idhâl ederek müşâ'areler, ulemâyı celb ederek müzâkereler yapardı. Hoş sohbet,
idâresi munsifâne idi. Bu zamânlarda Kelâmî ile Sükûtî arasındaki mutâyebelere Merzifônî
Bezmî Çelebi şeker katardı.
812
514