Page 519 - 1-4_2
P. 519

Amasya Tarihi 1-4. Cilt                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi Cilt: 3


                      Türkler, bu dönme Ermenîler'den İstanbul'a şikâyetler yağdırdıkları hâlde Cânfedâ'nın
               te'sîr-i  nüfûzuyla  bir  fâ'ide  göremiyorlardı.  Nihâyet  debbâğ  ustalarından  "Yaramaz  Ahmed
               Ağa"  demekle  meşhûr  bir  mültezim,  gördüğü  haksızlıklara  tahammül  edemedi.
               Mültezimlerden Deli Mustafa Ağa ile birleşdi.
                      Bunlar  sayılı  fırtınalardandı.  Yanlarına  yüreği  yanık  Türkler'den  birkaç  yüz  atlı
               buldular.  Amasya'dan  çıkıp  etrâfında  bulunan  köyleri  vurmağa  başladılar.  Bunların  def'  ve
               tenkîli  hakkında  Sivas  [339]  ve  Kastamonu  beylerbeyliğine  ve  Amasya,  Çorum,  Canik
               beylerine müte'addid fermânlar gönderilmişdir.
                      Kezâlik  dönme  Ermenîler,  Amasya  darb-hânesinde  kesilen  sikkeleri  tağşîş  ve
               kalpazanlık etmeğe ve etdirmeğe kalkışdılar. Bu kalpazanlıkda Türkler'le Rûmlar'ı âlet etdiler.
               Bunların hakkında müte'addid fermânların sudûruna bâ'is oldular.
                      Kalpazanlar,  fermânlardan  anlaşıldığı  üzere  şunlardı:  "Amasya  sâkinlerinden  Kara
               Nefesoğlu Ahmed, Kağalalı Emîr, Hallâc Himmetoğlu Hacı Pîrî, Demirci Resûl, Camcı Hacı
               Mehmed ve zımmî tâ'ifesinden Tozuna, Todori, Sevik".
                      Bunlar darb-hânede işlerlerdi. Kalpazanlığa kalkışdıkları anlaşılmağla Amasya kalesi
               zindânına habs edilmişler, sonra zindânı yarıp çıkmışlardı. Binâ'en-aleyh Ermenîler yüzünden
               Amasya darb-hânesi bir şübhe altında bulunuyordu.
                      Deli İbrâhim Paşa, Sivas'da ve mülhakâtında zulüm ve sefâhati pek artırmışdı. Aldığı
               tayyârelerin, bâdhevâların, cerîmelerin hudûdu yokdu. Kânûn-ı devlet, onun nazarında ancak
               kendi fi'il ve irâdesinden ibâret gibi olmuşdu. Her tarafda feverân eden halkın şikâyâtı üzerine
               bu senenin sonunda güç hâl ile azl edilebildi.
                      1002  senesi  muharreminde  Ferhâd  Paşazâde  Mehmed  Paşa  Sivas  beylerbeyi  olarak
               geldi. Fakat Deli İbrâhim Paşa'nın zulüm ve sefâhati [340] eşkıyânın ve erbâb-ı ihtilâlin adedini
               artırmış, Sivas havâlîsinde de kıyâmlar çoğalmışdı.
                      1003 senesi cumadelûlâsının beşinci gecesinde Sultân Murâd-ı Sâlis vefât edib yerine
               şehzâdesi Sultân Mehmed-i Sâlis Manîsâ'dan geldi. Osmanlı tahtına cülûs etdiği her tarafa
               bildirildi.
                      Akîb-i  cülûsda kubbealtı  vüzerâsından dâmâd-ı  pâdişâhî  Ca'fer Paşa Sivas vâlîsi  ve
               Amasya  darb-hânesini  teftîşe  me'mûr  olarak  geldi.  Darb-hâne  umûrunu  ve  darb-hânecileri
               tahkîk ve yukarıda adları yazılan adamları te'dîb edib Sivas'a gitdi.
                      1003  senesi  ramazânında  gelen  fermân-ı  âlîde  Amasya  darb-hânesi  ref'  ve  ta'tîl,
               Amasya'da sikke darbı ilgâ edildi. Bu darb-hâne 925 senesinden beri işlemekde idi. Yine bu
               esnâda  Amasya  beyi  Koçi  Bey  Estergon  harbinde  şehîd  olduğundan  yerine  Alî  Bey  ta'yîn
               edildi.

                      Âlî Mustafa Bey
                      Geliboluludur. Erzurum defterdârlığından ma'zûl iken Künhü'l-Ahbâr'ında kendisinin
               yazdığı üzere Sultân Mehmed'e takdîm eylediği kasîde-i cülûsiyyesinin bir câ'izesi olarak 1003
               senesi şevvâlinin gurresinde Amasya sancağı beyi olup geldi.
                      Yukarıda  yazılan  Yaramaz  Ahmed  Ağa'nın  cem'iyyeti  gitdikçe  nazar-ı  dikkati  celb
               etmeğe başladı. Köprü voyvodası Durak Ağa bunların [341] def' ve tenkîline me'mûr oldu.
               Durak Ağa, sipâhî çavuşlarından olup "Kıbleli Duracan Çavuş" demekle meşhûr idi.
                      1004  senesi  ramazânının  gurresinde  Amasya  müftüsü  Tâceddîn  Efendi  infisâl
               eylediğinden yerine Malgaralı Köse Ahmed Efendi Amasya müftüsü ve Sultâniyye müderrisi
               olup geldi. Diyârbekir beylerbeyi Husrev Paşa da Sivas beylerbeyi oldu. Çünkü şekâvet her
               tarafda artmışdı.
                      Bu şekâvet değil kuvvetli bir ihtilâldi. 829 târîhinde "Rûmeli vak'ası" demekle meşhûr
               ihtilâlden daha şedîd olacağı anlaşılıyordu. Çünkü bütün tımâr ve ze'âmet, Türkler'den ziyâde
               gayr-i Türkler'e verilmekde idi. Türkler'e vezâret kânûnen memnû' gibi olmuşdu.



                                                           816
                                                           518
   514   515   516   517   518   519   520   521   522   523   524