Page 517 - 1-4_2
P. 517
Amasya Tarihi 1-4. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi Cilt: 3
Kavgâ bütün yeniçerilere, arabacılara hattâ sipâhîlere sirâyet ederek sipâhîlerin
sûhteleri iltizâm etmesinden büyümüş, kamalar oynamışdı. Sipâhî kethüdâyeri meşhûr Deli
Zülfikâr Ağa araya girmiş, sûhtelerle yeniçerileri te'lîf etmeğe gayret etmişdi.
Mîrlivâ Husrev Bey'le Mahmûd Ağa yeniçerileri iltizâm etmekle kavgâ katmerlendi.
Zâten kızgın olan sipâhîler de işe karışdı. Korkunç bir kavgâ oldu. Sivas beylerbeyi Mehmed
Paşa gelip güç hâl ile arbedeyi teskîn etdi. Fakat hayli nüfûs telef olup gitdi.
997 senesi muharremi evâ'ilinde mîrlivâ Husrev Bey azl edildi. Top arabacılar başı
Mahmûd Ağa İstanbul'a kaldırıldı. 601 Mes'eleyi tahkîke me'mûren Amasya ulemâsından
Îcâdîzâde eş-Şeyh Muhyiddîn Mehmed Efendi İstanbul'dan geldi. Sivas beylerbeyiliğine
meşhûr Deli Hızır Paşa ve Amasya beyliğine de Ahmed Bey ta'yîn edildi.
Ahmed Bey
Meşâhîr-i zu'amâdan iken mîrlivâ olan Amasya'nın Üçler Mahallesi'nde sâkin Devâtdâr
Paşazâdeler'den Yahyâ Bey'in oğludur. Kendisine "Alacaatlı" [334] denirdi. 997 senesi
muharremi evâ'ilinde Amasya sancağı beyi oldu. Sûhtelerin başı olup firâr eden Mahmûd
Efendi'nin ahz u giriftine me'mûren sipâhî Alî Ağa geldi.
Ahkâm defterinde görülen şu fermânı hâmildi: "Amasya, Mecidözü, Ortapâre,
Zünnûnâbâd, Çorum, İskilib, Sorgun, Havza, Kavak, Lâdik, Gümüş kadılarına hüküm ki
bundan akdem Mecidözü kazâsına tâbi' Gelik nâm karyeden Kalın Dudak demekle ma'rûf ehl-
i fesâd Mahmûd sûhtenin ahz olunması için erbâb-ı tımârdan Alî nâm kimesne me'mûr
olmuşdur. Buyurdum ki ... Muharrem 997".
Sûhteleri iltizâm eden yerli yeniçeriler de vardı. Bunlardan altmış yedinci cemâ'at
neferâtından Mustafa da firâr etmişdi. Bunun der-destine me'mûr olan subaşı Sinan Ağa da
geldi. Fermânı şudur: "Amasya beyine hüküm ki Amasya'da yeniçerilerden ve acemî
oğlanlarından Mustafa ehl-i fesâd dahi sûhtelere uyduğundan hâssa sekbânlarından Sinan
subaşı bunların der-destine me'mûr olmuşdur buyurdum ki ... Muharrem 997".
Geçen seneki gürültülerden dolayı emvâl-i mîriyye bir türlü tahsîl edilememişdi. Sâbık
Sivas defterdârı Mahmûd Efendi, emvâli bekâyâsını tahsîle me'mûr olduğundan bu esnâda
Amasya'ya geldi. Bekâyânın tahsîline başladı.
Mîrlivâ Ahmed Bey Şirvân muhârebesine me'mûr olduğundan sûhteler teftîşine me'mûr
olan sipâhî Alî Ağa ve mîrlivâ kâ'im-makâmı Deli Zülfikâr Ağa hayli sıkıntı geçirdi. Lâkin
sûhtelerin şiddetli teftîşâtı her tarafda Türklük lehine te'sîrler uyandırıyordu. [335]
998 senesinde hâricde Gelikli Mahmûd'un uyandırdığı Türk ocağına pek çok köylüler,
sipâhîler girmiş, her tarafa sirâyet etmişdi. Sene-i mezbûre recebinin ikinci günü Arnavut Ayas
Paşazâde Mustafa Paşa Sivas beylerbeyi olup gelmişdi. Mustafa Paşa, sadr-ı a'zam Koca Sinan
Paşa'nın birâderzâdesiydi.
Mustafa Paşa'ya gönderilen fermânda eşkıyâyı şiddetle tenkîl etmesi emr olunuyordu.
Fermân şudur: "Rûm beylerbeyine ve Bozok ve Şarkî Pâre kadılarına hüküm ki, Bozok
yörüklerinden ve Süleymanlı sâkinlerinden müteferrika Behrâm ve Hâbil ve Behlûl ve Gaffâr
ve Hasan ve Resûl ve Velî ve Dâvud ve Halîl tevâbi'leriyle bellerde Müslümânların yoluna
varıp î'âb (!) ve akçelerin gâret edib" yazılıyor. Bunların şiddetle te'dîbi bildiriliyordu.
Bu esnâda Amasya şehir kethüdâsı el-Hâc Mansûr Çelebi idi. Şehir kethüdâsı, Amasya
beldesine âid olan bütün işleri gören belediye re'îsi, şehr emîni demekdi. Şehzâdeler zamânında
"şehr emîni" denilen belediye re'îslerine ba'dehû "şehir kethüdâsı" unvânı verilmişdi.
Yine bu sıralarda Amasya alaybeyisi Budak Beyzâde Hüseyin Bey Şirvân
muhârebesinde hayli yararlıklar göstermiş, terakkîler görmüşdü. Deli Zülfikâr Ağa bunun
ma'iyyetinde fedâkârâne harb ediyordu. Bundan dolayı Hüseyin Bey Erzurum kalesi muhâfızı
olmuşdu.
601 Bunun hakkında verilen fermânın hulâsası yukarıda yazıldı.
814
516