Page 516 - 1-4_2
P. 516
Amasya Tarihi 1-4. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Bezmî'ye nisbet edilen şu beyt-i latîf Tezkire-i Abdî Efendi'de görülüp hâtırda
kaldığından buraya nakl edildi. Her hâlde ma'nîdârdır.
Kelâmî söylenir ammâ Sükûtî bahş eder altun
Sakın boş sanma Bezmî tınmanın da serveti vardır
993 sâlinde Amasya ulemâsından Taşköprülü Dursun Efendi vefât etdi. Mahdûmları
Abdullah, Abdulbâkî, Mehmed Efendiler Amasya'nın yetişdirdiği fuzalâdandır.
994 senesinde İstanbul'da şeyhü'l-kurâ olan Amasyalı Bahşîzâde Abdulkâdir Efendi bin
Mehmed Efendi Eyyûb câmi-i şerîfine imâm ve hatîb oldu. Sesi ve edâsı gâyet güzel ve yanık
olduğundan sonraları Sultân Mehmed-i Sâlis ve Ahmed-i Evvel'e imâm olmuşdu.
995 senesi rebî'ulâhirinde donanma muhârebesine da'veti mutazammın olan fermân-ı
âlî, çavuşân-ı dergâh-ı âlîden Lâdikli Yeni Çavuşoğlu Sinan Bey vedâ'atıyla mîrlivâ Mustafa
Bey'e teblîğ ve halk muvâcehesinde kırâ'at olundu.
Sene-i mezbûre cumade'l-ûlâsında İstanbul'da Rûmeli kazaskerliğinden [331] mütekâ'id
Amasyalı Mü'eyyedzâde Abdulkâdir Şeyhî Efendi şeyhü'l-islâm ve müfti'l-enâm ve Hacı
Beyzâde Mehmed Paşa Murâd Paşa'nın yerine Sivas beylerbeyi oldu.
996 senesi muharreminde Amasya, Merzifon, Lâdik, Kedağra, Canik kazâlarına
yumurta şeklinde ve her biri mütefâvit sıkletde dolu yağdığından pek çok mevâşî, tuyûr ve
hayvânâtı, insân ve nebâtâtı telef ve çok hâneleri, damları vîrân etdi.
Müte'âkiben bâd-ı sarsar gibi dehşetli bir fırtına kopdu, hasârât-ı azîme yapdı. Cesîm
ağaçları kökünden söküp çıkardı. Ahşâb hâneleri ekseriyetle devirdi, damlardan kiremidleri
uçurdu. Dolunun yarım bırakdığı şeyleri tamamladı.
Kezâlik Amasya müftüsü Küçük Mahmûd Efendi'nin mütûn ve usûle muhâlif olarak
verdiği fetvâları ve acâyib ahvâli şeyhü'l-islâma arz ve i'lâm edilmişdi. Sene-i mezbûre
muharreminde azl olunup yerine Seydî Gâzi müderrisliğinden ma'zûl olan Amasyalı Tâceddîn
Efendi 996 senesi saferinin on beşinde Amasya müftüsü ve Sultâniyye müderrisi olarak geldi.
Fakat Mahmûd Efendi'nin yanlış fetvâları yüzünden Amasya'nın ulemâ ve talebesi
arasında şâyân-ı dikkat gürültüler çıkdı. Bu gürültüler zu'amâ ve erbâb-ı tımâra sirâyet etmek
üzere iken mîrlivâ Mustafa Bey'in hüsn-i idâresiyle oldukça yatışdı. Bununla beraber Mustafa
Bey de gitdi. Yerine Hüsrev Bey geldi. [332]
Hüsrev Bey
Gürcü ümerâsından bir mühtedîdir. 996 senesi saferinde Amasya beyi olup geldi. Fakat
halk arasında çıkan gürültüler basdırılmış değildi. Bu esnâda top arabacılar başılığından
mütekâ'id olan Mahmûd Ağa Amasya'da ikâmet ediyordu.
Amasya top arabacıları kethüdâsı meşhûr Amasyalı topçu Mehmed Ağa arabacılar
arasında çıkan nizâ'ı Mahmûd Ağa'nın müdâhalesinden neş'et etdiğine zâhib olmuş, arabacıları
ve Amasya'yı ihtilâle veriyor, diye yazmışdı. Fakat Mahmûd Ağa kaldırılmamışdı.
Yeni gelen müftü Tâceddîn Efendi hakîkaten fâzıl, halûk, doğru sözlü bir zât idi.
Ulemânın arasına giren bürûdeti kaldırdı. Fakat mühtedîler arasında tekevvün eden güft ü gû
bir türlü izâle edilemedi. Türkler fenâ sözlerle rencîde ediliyordu.
Türkler mîrlivâ Husrev Bey'e şikâyet etdikçe fenâ cevâblarla iskât edilmeğe başlandı.
Sivas vâlîsi Mehmed Paşa'ya ve makâm-ı sadârete şikâyetler tevâlî ederek 996 senesi
şevvâlinde gürültü tâzelendi. Türkler'le gayr-i Türkler arasında arbedeler çıkdı. Amasya'da
tahsîlde bulunan Türkler'den Mahmûd Efendi Türklük bayrağını ilk def'a açdı.
Mahmûd Efendi Mecidözü kazâsına tâbi' Gelik denilen köyden olup Amasya'da
Mehmed Paşa Medresesi'nde tahsîl-i ulûm etmekde idi. [333] Kendisine "Kalın Dudak"
denirdi. Çarşıda bir mühtedî yeniçeri tarafından milliyeti fenâ hâlde tahkîr edilerek darb
edilmiş, sûhteler tarafından kurtarılmışdı.
813
515