Page 585 - 1-4_2
P. 585
Amasya Tarihi 1-4. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi Cilt: 4
Ramazân evâilinde nakîb es-Seyyid Ahmed Efendi’nin ref‘inden şehir kethüdâsı Seyyid
Ahmed Ağa’nın kardeşi es-Seyyid Mustafa Ağa nakîbü’l-eşrâf kâ’im-makâmı oldu. Bayburdlu
Ahmed Ağa’nın maiyeti olan serdâr Ya’kûb Ağa büyük bir nüfûz ve şöhret kazandı.
Şevvâlin gurresinde Kadı Hayreddînzâde Mustafa Efendi İstanbul’a gidip kardeşi
Abdullah Efendi Amasya nâibi oldu. Müteâkiben Amasya Mutasarrıfı Mehmed Paşa,
Amasya’ya geldi.
Zilhicce evâhirinde Köprülüzâde Fâzıl Ahmed Bey’e Rumeli Beylerbeyliği pâyesiyle
Erzurum ve Merzifonî Kara Mustafa Ağa’ya da yine Rumeli pâyesiyle Silistre eyâletleri tevcîh
edildi. 659
Fakat şehir kethüdâsı Seyyid Ahmed Ağa, Köprülü Paşa’ya intisâbından dolayı
tecâvüzâtını pek artırmış, mutasarrıf paşaya bile kafa tutmaya başlamışdı.
1070 senesi muharreminin evâilinde halk, Mumcuoğlu Seyyid Ahmed Ağa’nın
tecâvüzâtından bîzâr olup, hânesine hücûm etdiler. Mûmâ-ileyhi şehir kethüdâlığından azledip
Amasya’dan muhakkarâne çıkardılar. Bunu tutan mutasarrıftan ve serdârdan şikâyetler etdiler.
A‘yândan Nasûhzâde Mehmed Ağa’yı şehir kethüdâsı yaptılar. [133]
Muharremin evâhirinde Köprülüzâde Fâzıl Ahmed Paşa Erzurum’a gitmek üzere
Köprü’ye gelip dört gün oturdu. Gerek halkın şikâyetleri ve gerek Mumcuoğlu’nun
kethüdâlıktan hodserâne azl ve ihrâcı vâlî ile Fâzıl Ahmed Paşa’yı alakâdar etdi.
Fakat halkın mutasarrıftan şikâyetleri Mumcuzâdeye fazla yüz vermesinden ve
tecâvüzâtını icrâya âlet olmasından ibâret olduğundan muharreminin sonunda Amasya sancağı
sâbık Mar’aş Beylerbeyi Muslî Paşa’ya tevcîh edildi.
Muslî Paşa
Bosnalıdır. Memi Çelebizâdedir. 1070 senesi saferinin gurresinde ikinci defa Amasya
mutasarrıfı olup vusûlüne kadar kethüdâsı İbrâhim Ağa’yı mütesellim gönderdi. Fâzıl Ahmed
Paşa da gurre-i saferde Köprü’den hareketle Havza’ya ikinci günü muazzam bir istikbâl
alayıyla Amasya’ya geldi. 660
Fâzıl Ahmed Paşa, Amasya’da üç gün ikâmet etdi. A‘yân ve halkı dinleyip haklı buldu.
Şehir kethüdâsı Ahmed Ağa’nın vâsıta-i nüfûzu olan kethüdâyeri Bâlîoğlu Mehmed Ağa ile
serdâr Yâkub Ağa azledildi. Sipâhilerden Hakâlalı Ekşi Mehmed Ağa sipâhi kethüdâsı, odabaşı
Seksen Birin Ahmed Ağa da yeniçeri serdârı oldu.
Fakat Mumcuzâde Seyyid Ahmed Ağa, gelip taksîrâtını itiraf ederek [134] affını rica
eylediğinden Fâzıl Ahmed Paşa’nın bir lütfu olmak üzere yine şehir kethüdâlığını elde etdi.
Ba‘dehû Fâzıl Ahmed Paşa da Erzurum’a gitdi.
Lâkin Seyyid Ahmed Ağa, halkın cür’etkârâne tehâcümlerini Müftü Fâzıl Hızır
Efendi’den bildi. Fâzıl Hızır Efendi de mukaddem azliyle Sivas’a ihzârını Seyyid Ahmed
Ağa’dan biliyordu. Bu yüzden ikisi arasında onulmaz bir adâvet yarası açıldı.
Rebîülevvelde Muslî Paşa geldi. Mâh-ı mezkûrun on beşinde mütesellim-i sâbık
Merzifonî İbrâhim Ağa, Sultân Bâyezîd evkâfı mütevellîsi oldu. Rebîülâhirde müddet-i
kazâiyesini temdîde muvaffak olan Kadı Mustafa Efendi, İstanbul’dan gelip cumâdelûlâ
gurresinde işe başladı.
Cumâdelûlânın ortalarında Sultân Bâyezîd Câmii hatîbi Kadızâde Hâfız Abdurrahman
Efendi, sonlarında câmi-i mezkûrun muvakkidi “Koca Müneccim” demekle meşhûr Fâzıl
Ahmed Efendi vefât etdi. Meşâhir-i ulemâdan Hâfız Ali Efendi hatîb ve Koca Müneccim’in
oğlu Mehmed Efendi muvakkit oldu.
659 Bunlar, 1045’te doğmuşlar, iki kardeş gibi beraber büyümüşlerdi. “Cevâhirü’t-Tevârîh”.
660 Paşa’nın kethüdası Erzurumlu Osmân Ağa, “Cevâhirü’t-Tevârîh” adlı eserinde böyle yazıyor.
882
584