Page 113 - 6-8
P. 113

Amasya Tarihi Cilt: 6
               Amasya Tarihi 6-8. Cilt                                                                    Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                      Risâle-i  Rifâ’îye’de  mezkûr  olduğu  üzere  “Sâhibü’l-hâl  Ahmed-i  Kebîr,  tarîkât-ı
               Rifâ’îyeyi pederinin halîfesi eş-Şeyh Ebu’l-Hasan Ali el-Vâsıtî’den, o da Sâhibü’l-hâlin pederi
               eş-Şeyh Tâceddîn Mehmed er-Rifâ’î’den o da pederinin halîfesi eş-Şeyh Necmeddîn Ahmed
               bin Ali el-Batâyihî’den, o da Sahîbü’l-hâl’in ceddi eş-Şeyh Kutbeddîn Ahmed er-Rifâ’î’den, o
               da  pederi  eş-Şeyh  Şemseddîn  Mehmed  er-Rifâ’î’den,  o  da  pederinin  halîfesi  eş-Şeyh
               Muhyiddîn  İbrâhim  bin  Ali  el-A‘zeb  er-Rifâ’î’den,  Sâhibü’l-hâlin  ceddi  a’lâsı  eş-Şeyh
               Mühezzebeddîn Abdurrahîm bin Osmân er-Rifâ’î’den, o da Sâhibü’t-tarîkati’r-Rıfâ’iyye Seydî
               Ahmed bin er-Rifâ’î hemşîrezâdesi ve halîfesi eş-Şeyh Seyfeddîn Ali bin er-Rifâ’î’den, o da
               dayısı bulunan Seydî Ahmed bin er-Rifâ’î’den ahzetdi. [346]
                      Seydî Ahmed ibnü’r-Rifâ’î, tarîkati eş-Şeyh Ali el-Kârî’den, o da eş-Şeyh Ebu’l-Fazl
               Kâmih’den,  o  da  Gulâm  ibn-i  Türkân  demekle  meşhûr  eş-Şeyh  Ebû  Ali’den,  o  da  Zâhid-i
               meşhûr eş-Şeyh Ebû Ali er-Rudbârî’den ahz u telakkun etdi. Bundan yukarısı Hazret-i risâlet
               penâh Sallallâhu ‘Aleyhi ve’s-Sellem Efendimize kadar ma’lûmdur.”
                      Sâhibü’l-hâlin  evlâd-ı  kirâmından  rivâyet  edilen  ma’lûmata  göre  “Pederi  eş-Şeyh
               Tâceddîn  Mehmed  Rifâ’î,  sâdât-ı  Hüseyniyyeden  ve  Mûsâ  el-Kâzım  hazretlerinin  evlâd-ı
               kirâmından Sinop’da medfûn es-Seyyid Bilâl el-Kâzımî kerîmesini tezevvüc edib Sâhibü’l-hâl
               es-Seyyid Ahmed-i Kebîr er-Rifâ’î, bu kerîmeden doğdu.
                      “Sinn-i bulûğa vâsıl oldukta Bağdâd’a gidip eş-Şeyh Ebu’l- Hasan el-Vâsıtî’den ikmâl-
               i tahsîl ve ahz-i hilâfet ederek seyâhate çıkıp 706 hudûdunda Amasya’ya geldi. Ba’dehû Sinop’a
               gidip li-ümm-i ceddi es-Seyyid Bilâl el-Kâzımî yanında kaldı. Bunun vefâtından sonra Hicâz’a
               gitdi. Mekke-i Mükerreme ve Medîne-i Münevvere’de birer sene mücâvir olarak ikâmet etdi.
                      “Bundan sonra Mısır, Kudüs, Şâm, Halep, Kürdistân [347] bilâdını seyâhatle devredib
               713’de ikinci def’a Amasya’ya geldi. Mes’ûdiyye Tekkesine nâzil olup şeyhi bulunan Baba
               İlyâs oğlu eş-Şeyh Alâeddîn Ali Âşık Baba yanında kaldı. Âşık Baba’nın kerîmesini tezevvüç
               edib ma’rufiyyet kazandı. Anadolu Nâzırı İşboğa Noyin kendisine fevkalâde ikrâm ve ihtirâm
               ederek mürîd-i hâsı oldu.
                      720 senesi saferinde İşboğa Noyin’in vefâtı üzerine Lâdik’in Emîr-i meşhûru Kızoğlu
               İhtiyâreddîn Sevinç Bey kendisini Lâdik’e da’vet etdiğinden oraya gitdi. Sevinç Bey, kendisine
               zâviye  binâ  ve  ta’âmiyesine  ba’zı  kurânın  a’şârını  tahsîs  eyledi.  Emîr  ve  halkdan  büyük
               hürmetler gördü. Bu zâviyesinde neşr-i füyûzâta başladı.
                      831’de  Seyyâh-ı  meşhûr  Muhammed  İbn-i  Batuta  gelip  kendisiyle  müşerref  oldu.
               Ba’dehû Amasya Emîri Torumtay oğlu Emîr Zeyneddîn Ya’kûbşâh ve Sivas hükümdârı Sultân
               Alâeddîn Ertana Hân devirlerinde pek muhterem olup Amasya Emîr-i Kebîri beylerbeyi el-Hâc
               Şâdgeldi Paşa da kendisine büyük teveccühler gösterdi. Bir kerîmesini alıp kendisine dâmâd
               [348] oldu.
                      Ali Bey Künhü’l-Ahbâr  adlı eserinde diyor ki: “Sâhibü’l-hâl Ahmed Kebîr, kırk yıl
               seyâhat, kırk yıl da ikâmet ve riyâzat, bin kere hatm-i Kur’ân etmiş, âlim, âbid, muttakî, zâhid,
               ehl-i velâyet, mazınne-i kerâmet bir zât-ı âlî menkabet idi. Yüz yirmi kadar evlâd-ı zükûru olup
               ekserî bilâd-ı muhtelifeye rihlet etmişdir. 758’de vefât etdi.”
                      Süreyyâ Bey de Sicill-i Osmânî’de diyor ki: “Ahmed-i Kebîr Sâhibü’l-hâl, bil-muhâcere
               Amasya civârında mütemekkin oldu.  748’de irtihâl  eyledi. Sinni  altmış iki olup  kırk yılını
               seyâhetle geçirmiş ve bin kere hatmedib kırk yıl erba’în çıkarmıştır!”
                      “Mahdûmları  Mehmed,  Ali,  Mehmed  Sânî,  Kâsım,  İzzeddîn  Hassan,  Abdullah,
               Abdurrahîm,  Yahya,  Necmeddîn,  Muhyiddîn,  Hızır,  Sâlih,  Osmân,  Ömer,  Abdussemi’  idi.
               Bunlardan Yahyâ Necmeddîn sülâlesinden Seyyid Hasan Rifâ’î Tokat’ta meşhûr olup 992’de
               orada bir câmi inşâ etmiş ve 996’da irtihâl eylemişdir. Pederleri Tâceddîn bin Şemseddîn [349]
               Rifâ’î  Batâyıh’da  Ümmü  ‘Ubeyde  karyesinde  Şeyh-i  Ahmediyye  iken  704’de  irtihâl
               eylemişdir.”
                      Ahmed Es’âd Efendi de el-Müselselât’ında “Sâhibü’l-hâl es-Seyyid Ahmed-i Kebîr er-
               Rifâ’î, Lâdik kasabasında 759’da dâr-ı na’îme irtihâl etdi. Zâviyesi kurbunda medfûn ve türbesi



                                                           108
                                                           112
   108   109   110   111   112   113   114   115   116   117   118