Page 148 - 6-8
P. 148

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 6-8. Cilt                                                                    Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

               Hakala’da Kâsım Bey Medresesi Müderrisi es-Seyyid Muhyiddîn Mehmed Efendilerden ikmâl-
               i tahsîl ederek ders-i âm ve Ayas Ağa Müderrisi oldu.
                      958’de üstâdı Ca’fer Efendi Anadolu Kazaskeri oldukta İstanbul’a gidip ondan mülâzım
               ve 961’den [460] itibâren sırasıyla İbrâhim Paşa, Papas oğlu, Bursa’da Emîr Sultân, İstanbul’da
               Kızıl Maslak demekle meşhûr Osmân Şâh vâlidesi Medreselerine müderris oldu.
                      975 cumâdelûlâsının başında Amasya’dan gelen yirmiden ziyâde şâhidlerle nakîbü’l-
               eşrâf  es-Seyyid  Tâceddîn  bin  es-Seyyid  Ali  el-Hüseynî  huzûrunda  isbât-ı  siyâdet  edib  979
               zilka’desinde Ca’fer Ağa Müderrisi ve 982 muharreminde “Kemâl-i salâh ve diyâneti ve iffet
               ve sıyâneti olmağın” Sultân Selîm-i Sânî Şehzâdelerinin muallimi oldu.
                      Sene-i mezbûre ramazânında Sultân Murâd Hân-ı Sâlisin cülûsunda ta’lîmine me’mûr
               olduğu şehzâdeler bir gece içinde dünyaya veda etdiklerinden fevkalâde müte’essir olup 983
               senesi zilhiccesinin gurresinde Kudüs-i şerîf kadısı ve 985 senesi cumâdelâhiresinde Merzifonî
               Nişancızâde Ahmed Efendi yerine Medîne-i münevvere mollası oldu.
                      988  senesi  rebîülevvelinde  Mekke  Kadısı  Abdülbâkî  Efendi’nin  azlinde  Mekke-i
               Mükerreme kadısı olarak Kadı’l-haremeyn olduysa da Medîne kazâsına ta’yîn edilen zevâtın
               isti’fâ [461] ve istiğnasına binâ’en her ikisi de yerlerinde ibkâ eyledi. Lâkin sene-i mezbûre
               şa’bânında Taybe ahâlisinin şikâyetleri üzerine bin altın terakkî ile Mekke Kadısı Abdülbaki
               Efendi Medîne-i münevvere’ye nakledildiğinden ma’zûlen İstanbul’a geldi. Emsâl ve akrânına
               verilen vazîfe-i tekâ’üd ile müreffehü’l-hâl iken 989 senesi cumâdelûlâsında dâr-ı naîme intikâl
               etdi.
                      Atâyî Efendi “Zeyl-i Şakâyık”ında Molla-yı mûmâ ileyhin tarafından zam u telhîs edilen
               şu tercemesi sonunda diyor ki, “Merhûm merkûm-ı bâl-güşâ-yı me’âric-i ulûm, sâhib-i ahlâk-ı
               hamîde, fasîhu’l-lisân, sahîhu’l-akîde, sâhib-i  sekîne ve vakâr, dîde-dûz-i  sahâif-i  itti’âz ve
               i’tibâr,  terk  ü  tecerrüde  tâlip,  âlem-i  envâra  müncezip,  giriftâr-ı  nefs-i  zalûm  olduğundan
               ma’mûm,  mir’at-ı  hâlî  sûret-nümâ-yı  inkisâr-ı  mazlûm  idi.”  Mahdûmu  es-Seyyid  Mahmûd
               Efendi’dir.

                      Ahmed Paşa-Hacı Beyzâde
                      Amasyalıdır. Sultân Bâyezîd-i Sânî Amasya’da vâlî iken defterdâr olan Hacı Nevrûz
               Bey’in ahfâdından [462] ve Amasya ekâbirinden Beylerbeyi Veli Paşa bin İlyas Bey bin el-Hâc
               Nevrûz Bey’in mahdûmu ve İlyas, Mehmed Paşaların biraderidir. Cedleri Hacı Nevrûz Bey,
               Baba İlyâs-ı Horasânî evlâdındandır.
                      Çâvuşân-i  dergâh-ı  âlîden  olup  962’de  Amasya  hâsları  emîni  görüldü.   965’de
                                                                                                50
               Şehzâdegân vak’asında Sultân Selîm-i Sânî taraftarı olup 967’de terfî’en mirlivâ ve 974’de
               Sultân-ı müşârün-ileyhin cülûsunda Şehzâdesi Sultân Murâd Amasya Vâlisi oldukta ma’iyyeti
               ümerâsından olarak gelip saray muhâfızı oldu.
                      982 senesi ramazânında Sultân Murâd Hân’ın cülûsunda terfî’en Musul Beylerbeyi ve
               ba’dehû  şark  muhârebelerine  me’mûren  Çıldır,  986’da  Nahçıvan,  987’de  Tiflis  Beylerbeyi
               oldu. 988’de Gürcülerin harbinde münhezim olduğundan azledildi.
                      989’da Revan Beylerbeyi olduğu halde serdâr-ı ekrem Özdemiroğlu Osmân Paşa’nın
               ma’iyyetinde fedâkârâne harb ederken 991 senesi evâ’ilinde vefât etdi. Şec’ân-ı ümerâdan bir
               merd-i necîb idi. Mahdûmu Amasya a’yânından İlyas Bey ve [463] mahdûmları Çavuşbaşı
               Mehmed Bey ve Vezîr Mustafa Paşa’dır.
                      Târîhen “Hacı Beyzâde” demekle meşhûrdur. Bunun mu’âsırlarından İskender Paşazâde
               Ahmed Paşa ile Çerkes Hacızâde Ahmed Paşa da başkadır. Târîhlerde bunların tercemeleri pek
               karışık yazılmıştır. Bu terceme kuyûda istinâden yazıldı.


               50  Ayasofya mahzeni evrâkında bulunan mukâta’ât defterinde bu târîhde “Emîn-i hâshâ-yı Amasya Ahmed Velî
               Amasiye an-çavişân-ı dergâh-ı âlî” diye yazılı görüldü. Diğer yerlerinde “Hacı Beyzâde Ahmed bin Veli Paşa”
               yazılıdır.

                                                           143
                                                           147
   143   144   145   146   147   148   149   150   151   152   153