Page 15 - 6-8
P. 15
Amasya Tarihi Cilt: 6
Amasya Tarihi 6-8. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
“Camadaroğlu Ece Sultân” denirdi. Pederinin vefâtında Simre bilâdi nâzırı olup Amasya’da
oturdu. Pederiyle beraber din-i İslâmı kabûl eylediğinden dindarâne hareket ederdi.
Ancak İşboga Noyin ile araları açıldığından münaza’aları eksik değildi. 719’da Sultân
Altunbaş’ın firârında Varay Çiftliğine çekildi. Orada câmi, zâviye, emâret-hâne yaptırdı. Zile,
Mecidözü, Turhal kazaları taht-ı hükmünde olarak müstakilâne yaşardı. Emlâkini bu hayratına
vakfedib 731 sâline doğru vefât [12] etdi.
Mahdûmu Mûsâ Bey ve dâmâdı Tuğrul Bey’dir. Sülâlesi munkarızdır. Kerîmezâdesi
Emîr Seyfeddîn Bâbukşâh ve hafîdi Abdulmü’min Bey bin Mûsâ Bey bunun torunu Mûsâ Bey
bin Şükrullah Bey Çelebi bin Abdulmü’min Bey’dir. Meşhûr Zünnûn Şâh bunların ahfâdından
olduğunu iddiâ ederdi.
Ece Sultân zâviyesi ve câmii, zamanımıza kadar ber-devâmdı. 1318 senesinde Varay’a
gitdim. Mükerreren harab olup imâr edilen zâviye ve câmii muhtâc-ı tamir gördüm. Cihat
defterinde görüldüğü üzere 1099’da Amasya kethüdâyeri Osmân Ağa evlâd-ı inâsından
olduğunu iddiâ ederek vakfa mütevellî oldu. 1109’da Osmân Ağa’nın ref’inden tevliyet, Ece
Sultân zâviyesi meşihatiyle beraber ulemâdan Varaylı Hasan Efendi’ye ve 1139’da vefâtıyla
oğulları Hâfız Hüseyin, İbrâhim Efendilere ve ba’dehû bunların evlâdına tevcih edildi.
Âdem Bey-Hâbilzâde
Amasyalıdır. Züamâdan Ali Bey’in oğludur. Bu da meşâhîr-i züamâdan olup 988’de
Şirvân Muhârebelerinde vefât etdi. [13] Oğulları Hâbil, Kâbil Beylerdir. Kâbil Paşa, Karayazıcı
İhtilâlinde beylerbeyi olmuşdu. Hâbilbeyzâde Mûsâ Beydir. Bunlara “Âdemoğulları” dendi.
Âzerî İbrâhim Efendi-Kâtip
Amasyalı Ateş Ali Ağa demekle meşhûr bir sipâhi oğludur. Amasya ulemâsından ve
hâssaten Müfessir Ahmed Efendi’den ahz-ı ulûm etdi. Hattât-ı meşhûr Hüseyin Efendi’den
hutût-ı mütenevvi’ayı aldı. Ders-i âm olduğu esnâda mahkeme baş-kâtibi, ba’dehû Torumtay
Medresesi müderrisi, birkaç defa Amasya nâibi olarak temâyüz etdi. 1017’de kitâbet ve
niyâbetden azledilip sonra kasabâta kadı oldu. 1025 hudûdunda vefât eyledi. Âlim, kâtip, şâir,
ta’lik-nüvîs bir hattât idi.
Abdî Efendi Tezkiresinde Âzerî’nin Âbî ile mulâtafe ve mufâharesine dâ’ir şu kıt’alarını
yazıyor:
Âzerî
Dünyâ temeli benim özümdür
Bu kadrimi bilmeyen oguzdur
Nûrumdan olur cihân münevver
Yaklaşma ki sûretim yavuzdur
Âbî
2
Ne kadar keskin olursa Âzer
Şiddetimle söyünür yakmaz olur
Yıldırım olsa da bâk eylemezem
Suya düşerse hemân çakmaz olur
2 Âbî’ye ait bu dizeler, yazma nüshanın 14. sayfasında yer almaktadır. Ancak müellif derkenarda sonradan Âzer
Çelebi-Kılıçarslanoğlu’nun tercemesine yer verdiği için zarureten 13. sayfada gösterilmiştir (Ed).
10
14