Page 19 - 6-8
P. 19

Amasya Tarihi Cilt: 6
               Amasya Tarihi 6-8. Cilt                                                                    Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR


                      Âsûde Hâtun-Sultân Hâtun
                      Amasya  vâlîsi  Şehzâde  Sultân  Ahmed  bin  Sultân  Bâyezîd-i  Sânî  halîlesidir.  Sultân
               Ahmed’in  vefâtına  kadar  Amasya’da  otuz  yıldan  ziyâde  şâhâne  oturdu.  Sultân  Ahmed’in
               ihnâkında [24] (918) Bursa’ya nakledildi. Orada 927 sâline kadar ber-hayat idi ba’dehû vefât
               etdi. 927 rebiülevvel târîhli ele geçen enderûn defterinde “Vâlide-i Sultân Murâd bin Sultân
               Ahmed” diye yazılı görüldü. Bursa’da mekteb ve evkâfı vardır.

                      Âsiye Hâtun-Hâtun Paşa
                      Amasyalıdır. Sunkuroğlu Yahşî Bey bin el-Hâc İsâ Bey’in kerîmesi ve Sadr-ı a’zam
               Bâyezîd Paşa’nın hemşîresidir. Zevci Âsâyiş Beyzâde Hamza Bey’le sâkin olduğu İçerişehir’de
               Yukarı Hamam’ın şark tarafında bir mescid-i şerîf yaptırdı. Emlâkini bu mescîdin mesâlihine
               vakfetdi. Biraderi Bâyezîd Paşa’dan evvel vefât eyledi. Mahdûmları Sinan, Dâvud Paşaların
               evlâdı Amasya’da vakfına mütevellî olmuşlardı.

                      Âsafî Ahmed Bey-Çırçırlıoğlu
                      Amasyalıdır. Eşrâf ü sâdât-i Hüseynîyyeden Çırçırlı ve oğlu es-Seyyîd Abdullah Bey
               bin es-Seyyîd Mehmed Bey’in mahdûmudur. Vezîr Firârî es-Seyyîd Hasan Paşa’nın torunu
               olduğundan “Âsafî” lakabını aldı. Evâil-i hâlinde züamâdan olup alaybeyi de olmuşdu.
               [25]  1184’de  me’mûr  olduğu  Rus  harbinden  firâr  etmekle  açığa  çıkarıldı.  Sonra  dervişliğe
               bozdu. Güzel bağlama çalardı. Âbâ u ecdâdından kalan servetini sefâhatla tüketdi. Kahve şâiri
               olup şehzâdeler türbesi civârında Fethullah Ağa’nın kahvehânesinde 1210 sâline kadar yaşadı.
               Ba’dehû vefât etdi. Yeniçeriler ve Bekrîler arasında şöhreti vardı. “Destancı” da denirdi.

                      Ağa Paşa-İbrâhim Ağa
                      Amasyalıdır.  1093  târîhli  Defter-i  Mütekâ’idîn’de  “Mehmed  Osmân  Amasya”  ve
               bâlâsında “Cebecioğlu” yazılan Amasya kethüdâyeri Cebecioğlu Mehmed Ağa bin Osmân Ağa
               bin Mahmûd Ağa’nın oğludur. Gençliğinde yeniçeri olup 1099 vak’asında ibrâz-i hizmetiyle
               nâil-i terakkî ve mu’ahharan müteaddid defalar Amasya yeniçeri serdârı oldu. 1122 senesi Rus
               harbinde fevkalâde yararlıklar göstermekle Turnacıbaşı pâyesiyle taltîf edilip 1124 senesinde
               İstanbul  kâ’im  makâmı  Amasyalı  el-Hâc  Ahmed  Paşa’nın  himmetiyle  yeniçeri  ocağında
               kethüdâyeri ve müte’âkiben muhzır ağalığıyla dâhil-i katâr oldu. 1125 senesi şevvâlinde kul
               kethüdâsı  olup  Yeniçeri  Ağası  Kürd  Hasan  Ağa’nın  istirkâbına  marûz  ve  efendisi  de  [26]
               menkûb olduğundan 1126 senesi evâsıtında azl ile vatanına i’zâm edildi. 1131 senesi evâ’ilinde
               vefât etdi. Ağa Paşa ve Mataracı Paşa demekle meşhûr, şecî’ idi.
                      Oğullarından eş-Şeyh Ahmed Efendi İstanbul’da ders-i âm ve Arab Câmii kürsü şeyhi
               oldu. Buna “Mataracızâde” dendi.  Diğeri Amasya a’yânından el-Hâc Mehmed Ağa’dır. Bunun
               mahdûmu es-Seyyid Osmân Paşa ve diğer mahdûmu Amasya nakîbül-eşrâf kâ’im-makâmı es-
               Seyyid el-Hâc İbrâhim Efendi’dir. Bunlara “Cebecizâdeler” denirdi.

                      Ağar Hâtun-Ganî Kızı
                      Amasyalıdır.  Mü’eyyedzâde  Kazasker  Abdurrahman  Efendi’nin  tilmizlerinden  ve
               meşâhîr-i  ulemâdan  Merzifonî  el-Hâc  Bünyâd  Efendizâde  eş-Şeyh  Abdulganî  Efendi’nin
               kerîmesidir. Zevci meşâhîr-i ulemâ-yı kudâtdan Merzifonî Recep Efendi idi. Pederinden ve
               zevcinden aldığı mirâsını güzel tasarruf ederek Ganî köyünde güzel bir câmi ve mektep yaptırdı.
               Emlâkini bunların mesâlihine vakfetdikten sonra bin hudûdunda vefât etdi. Sâliha, âlime bir
               kadın idi. Birâderi Mustafa Efendi de bu hayrâtına biraz [27] nukûd vakfetdi. Kuyûd-i vakfiye
               idâresinden ve Ganî köyünde yapılan tahkikâtdan anlaşılan ma’lûmât budur.





                                                           14
                                                           18
   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24