Page 24 - 6-8
P. 24

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 6-8. Cilt                                                                    Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                      Alakuş Bey-Emîr Seyfeddîn
                      Amasya’da medfûn  olan Muineddîn  Süleyman  Pervâne  Bey’in  bendegânından  olup
               zaman-ı devletinde çavuşbaşı oldu. Bundan dolayı Moğol padişâhı Abga Hân’ın mağzûbu olup
               676 senesi muharreminde efendisiyle beraber i’dâm edildi. Efendisinin yanında medfûndur.
               Müdebbir, milliyyet-perver, Pervâne Bey’in mutemedi idi. Mahdûmu Amasya ümerâsından
               Şemseddîn Ahmed Alakuşî demekle meşhûrdur. Tercemesi aşağıda gelir. “Alakuş” alıcı ve avcı
               kuşlardan biridir. [40]

                      Alagöz Baba-Şemseddîn Ahmed Şâmî
                      Şamlıdır. Orada tahsîl-i ilm ü hâl etdikden sonra Şamlılarla beraber Amasya’ya hicret
               edib Şamlılar Mahallesi’nde ikâmet ederek orada yaptırdığı zâviyesinde şeyh oldu. Otuz yıl
               kadar irşâd-ı sâlikîn ile iştigâl ederek halkın mu‘tekadı olduğu halde 829’da vefât etdi. Âlim,
               kâmil,  mazınne-i  kerâmet  bir  zât  idi.  Şamlılar  Mahallesi’nde  kâin  türbesinde  medfûndur.
               Mahdûmları İbrâhim, Halîl, Ali Çelebilerdir.

                      Alagöz Bey-Emîr-i Divân
                      Amasya vâlisi Şehzâde Sultân Ahmed Hân’ın bendegânından olup Amasya sarayında
               ilm ü irfân öğrendi. Şehzâde Sultânın teveccühâtını kazanıp kapıcılar kethüdâsı, sipâhiler ağası,
               916’da  emîr-i  dîvân  olmuşdu.  918’de  Sultân  Selîm  Hân’ın  cülûsunda  efendisiyle  beraber
               menkûp ve maktûl oldu.

                      Alagöz Ağa-Köprülü
                      Amasya  civârında  Köprülüdür.  İstanbul’da  yeniçeri  ocağına  girip  Galatasarayında
               acemiyân kışlasında terbiye gördü. [41] Sonra 261’inci bölüğe çıkıp muhârebelerde yaralılıklar
               gösterdiğinden bölük ağası oldu. Sultân Ahmed Hân-ı Evvel devrinde ba’zı ricâlin himmetiyle
               dâhil-i katâr olup zağarcıbaşı olduysa da 1013 senesinde azledildi. Ba’dehû Budin ağası olup
               orada  1021’de  vefât  etdi.  Bu  ma’lûmât,  Ayasofya  tabakasında  tedkîk  etdiğim  yeniçeri
               defterlerinin kuyûdundan anlaşıldı.

                      Altunbaş Gâzi-Sultân Tâceddîn
                       Amasyalıdır.  Selâtîn-i  Selçukîyeden  olup  Sultân  Fâtih  kütübhânesinde  (4519)
               numarada mukayyed “Veled-i Şefîk” adlı eserin 302. sayfasında yazıldığı üzere 702 senesi
               şevvâlinin birinci günü Kayseriye’de taht-ı Selçuk’a cülûs ve 708 senesinde orada vefât ederek
               hemşîresinin  sâkin  olduğu  Simre  (Amasya)  şehrine  cenâzesi  nakledilen  İkinci  Sultân
                                                   4
               Gıyâseddîn Mes’ûd’un şehzâdesidir.
                      Pederinin vefâtından sonra Sultân Mehmed Olcaytu Hân’ın emriyle İşboğa Noyin’in
               nezâreti altında 712 senesinde birinci defa Simre hükümdârı olup Amasya’da ikâmet etdi.
                [42] Dört yıl kadar hükûmet edib 716 senesi şevvâlinde Sultân Mehmed Olcaytu Hân’ın vefâtı
               üzerine nâzır İşboğa Noyin tarafından hal’ edilerek Havza’da kâin çiftliğine gönderildi. Oraya
               da Simre-i Havza dendi.
                      718 senesinde vâlî-i Sivas olan Emîr Timûrtaş Bey tarafından Âl-i Selçuk’un kahr u
               istî’âlinde birâderi Sultânşâh ile ihtifâ etdi. İbtidâ Taşan Bey’in yanında Taşan Dağında kaldı.
               Lâkin  Argunbay’ın  ta’kibâtına  tesâdüf  eylediğinden  birâderi  Karahisâr-ı  Şarkî  Emîri
               Behramşah Bey’in nezdine firâr ve kendisi de Amasya’nın cenûp nevâhisi emîri Kayı oğlu Kürt
               Bey’in çiftliğine ilticâ etdi.
                      Burada  uzun  bir  müddet  oturdu.  Kızını  Kürt  Bey’e  verdi.  Nihâyet  727’de  Emîr
               Timurtâş’ın Mısır’a firâr ve katlinde Sultân Ebû Sa’id Bahadır Hân’ın afvına mazhar olup


               4  “Veled-i Şefîk” müellifi 685’te tevellüd ve 741’de vefât eden kudâttan Kâdı Hatenîzâde (Hasan bin Musa)
               olduğu kitâb-ı mezkûrun mütâla’asından anlaşıldı.

                                                           19
                                                           23
   19   20   21   22   23   24   25   26   27   28   29