Page 23 - 6-8
P. 23

Amasya Tarihi Cilt: 6
               Amasya Tarihi 6-8. Cilt                                                                    Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

               Osmâncık  kalesinin  şimâl  eteğinde  vâki  ve  el-yevm  “Akşemseddîn  Medresesi”  demekle
               meşhûr olduğu da müşâhedatımla sâbitdir.
                      Bunlardan  anlaşılır  ki  Akşemseddîn  Mehmed  Efendi,  799  senesinden  mukaddem
               Şam’da doğdu. Pek küçük yaşında pederiyle Amasya’ya geldi. Amasya’da neş’et ve tahsîl-i
               ulûma  himmet  etdi.  Osmâncık’a  Amasya’dan  müderrislikle  gitdi.  Binâen  aleyh:  velâdet
               itibariyle  Şamlı  ve  neş’et  ü  ittihâz-i  vatan  itibâriyle  Amasyalıdır.  Hâssaten  Amasya
               ulemâsından  Sa’dullah  Merzifonî’den  ahz-i  ulûm  ve  Amasya  etibbâsından  hekîm-i  meşhûr
               Hacı İlyâs Amâsî’den tahsîl-i tıb etdiği de kendisinin zabt ü kaydı ile sâbitdir.
                      Mecdî Efendi yine diyor ki: “Padişâh hazretleri ol sultân-ı melîk-i kerâmetin, Ebû Eyyüb
               Ensârî’nin, mezâr-ı şerîfinin üstüne bir kubbe-i [37] felek-rütbe ve harem-i muhteremi hucurâtı
               müştemil bir câmi’-i vâlâ-mertebe binâ eyledikten sonra şeyh hazretlerinden ehibbâsıyla ol
               kasabada tevattun eylemek murâd edindi.”
                      “Lâkin şeyh hazretleri telakkî bil-kabûl etmeyip ol vazı’dan ‘arz-i i’râz ve imtinâ eyleyip
                                                          3
               “el-Hanînu ile’l-evtân min mekârimi’l-insân ” fehvâsınca mevtın-ı asliyyesine gitmeğe isti’zân
               edib  pâdişâhdan  tîb-i  hâtır  ile  icâzet  aldılar.”  Burada  “mevtın-ı  aslîsi”  Göynük  kasabası
               demektir ki ikinci vatan-ı süknâsı demek olur. Fakat Mecdî Efendi tercemesinde târîhe muhâlif
               hikâyeler de vardır.

                      Akdağî Muhyiddîn Mehmed Çelebi
                      Amasya  civârında  Akdağ  nahiyesinde  Alakise  karyesinden  Mahmûd  bin  Ahmed’in
               oğludur. Tercemesi aşağıda Muhyiddîn Mehmed Çelebi-Akdağî diye gelir.

                      Ak Mehmed Ağa-Memizâde
                      Amasyalıdır. Merzifonî Kara Mustafa Paşa’nın müsakkafât defterinde görüldüğü üzere
               Amasyalı  Memi  Dedezâde  Memi  Çelebi  mahdûmudur.  İbtidâ  Köprülüzâde  Fâzıl  Ahmed
               Paşa’nın dâ’iresine girip ağalarından oldu. Bir müddet kapıcılar kethüdâsı olup nüfuz ve servet
               kazandı.
                      Fâzıl  Ahmed  Paşa’nın  teveccühâtını  da  kazanıp  1078’de  kethüdâ-yı  sadr-i  âlî  oldu.
               Ancak ba’zı harekâtı paşayı şüphelendirdiğinden iki yıl sonra ma’zûl ve kapıcıbaşılıkla [38]
               devr-i hizmet ederek 1087 şa’bânında Kara Mustafa Paşa sadr-ı a’zam oldukta sipâhiler ağası
               ve 1088 evâilinde sânîyen kethüdâ-yı sadr-ı âlî oldu.
                      1090  evâilinde  ikinci  defa  dûçâr-i  azl  olup  menkûbane  kaldı.1095  muharreminde
               Bayburtluzâde  Kara  İbrâhim  Paşa  Sadr-ı  a’zam  oldukta  efendilikle  tersâne  emîni,  ba’dehû
               defterdâr-ı şıkk-ı sânî olduysa da 1099’da mütekâ’id olup 1102’de “kudvetü’l-a’yân Mehmed
               Efendi bin Memi Çelebi” diye mütekâ’idîn defterinde görüldü. Ba’dehû vefât etdi.
                      Müdebbir,  sâhib-i  ilm  ü  irfân  ricâlden  olup  gâliben  biraz  mütekebbir  olduğundan
               efendilerini gücendirmiş ve bu yüzden terakkî edememişdir. Mahdûmları Mustafa,  İbrâhim,
               Hasan Ağalardır. Mustafa Ağa, mu’ahharan divân-ı hümâyûn küttâbı zümresine iltihâk ederek
               hâcegân-ı divân-ı hümâyûndan re’isül küttâb Mustafa Efendi diye meşhûr oldu.

                      Âgah Mehmed Efendi-Fazlızâde
                      [39]  Amasyalıdır.  Fazlızâde  el-Hâc  Sa’id  Ahmed  Ağa  bin  el-Hâc  Ali  Efendi
               mahdûmudur. Tahsîl-i ilm ü kitâbet edib Amasya’da cizye kâtibi oldu. Badehu Ak Hasanzâde
               el-Hâc Halîl Paşa’ya intisab ederek dîvân efendisi olup devr-i bilâd etdi. 1200’de Hacı Halîl
               Paşa’nın vefâtında Amasya’ya gelip Recep Mahallesi’nde ikâmet ederek 1208 senesi hilâlinde
               vefât eyledi. Kâtib, şâir, fenn-i inşâya vâkıf idi. Halîl Paşa tarafından Bâb-ı âlîye yazdığı Niyâz-
               nâmesi” görüldü, münşiyâne idi. Fakat eş’ârı bulunamadı.



               3  Vatana özlem duymak insanî hasletlerdendir(Ed).


                                                           18
                                                           22
   18   19   20   21   22   23   24   25   26   27   28