Page 184 - 6-8
P. 184

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 6-8. Cilt                                                                    Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

               Çelebi mahdûmu olup Muslihîzâde Seydî Ahmed Paşa evlâdındandır. Zümre-i silahdârândan
               olup devr-i hidemât ederek kapıcıbaşı, 1103’de silahdâr ağası olarak ta’ayyün etdi.
                     1105  senesi  şa’bânında  Amasya  mütesellimi  olup  geldi.  Amasya  havâlîsinde  türeyen
               eşkiyâyı  tenkîl  ve  isti’sâle  me’mûr  [585]  oldu.  Vazifesini  hüsn-i  ifâ  eylediğinden  1106
               recebinde sipâhiler ağası, 1107’de sânîyen silahdâr ağası olup sene-i mezbûre cumâdelûlâsında
               Rakka Beylerbeyi oldu.

                     1107 senesi şevvâlinde Menteşe Sancağıyla Özi Beylerbeyi ve 1109’da Niğbolu muhâfızı
               oldu.  Sene-i  mezbûre  zilka’desinde  harben  muvaffak  olmadığından  azliyle  Amasya’ya
               gönderildi. 1110 saferinin evâ’ilinde Amasya ve Ağcakilise emvâlinden senevî (405126) akçe
               kendisine tahsisât verildi.
                     1112 senesi evâilinde Amcazâde Hüseyin Paşa’nın himmetiyle Mar’aş Beylerbeyi olup
               1113’de yine azledildi. 1114 senesi evâsıtında vefât etdi. Gayyûr, sâdık, fa’âl ise de talihsizdi.
               Birâderi Abdullah Ağa’dır.

                     Ahmed Efendi-Cânibî
                     Köprülüdür.  Fâzıl  Ahmed Paşa’nın vâlidesi  Ayşe Hânım’ın 1086 târîhli vakfiyesinde
               anlaşıldığı üzere Dede Yûsuf Ağazâde Büyük Ali Ağa’nın mahdûmudur. Fâzıl Ahmed Paşa’nın
               hazine kâtibi olup 1087 şa’bânında sadr-ı a’zam olan Merzifonî Kara Mustafa Paşa’nın himmeti
               ile tersane cânibi oldu. [586]
                                                                                                        67
                     Hayli  müddet  bu  me’mûriyyeti  devam  etdiğinden  “Cânibî”  demekle  meşhûr  oldu.
               1098’de arpa emini olup Merzifonî el-Hâc Ali Paşa’nın sadâretinde 1103’de baş-defterdâr oldu.
                     1104  recebinde  vâşîlerin  si’âyesi  yüzünden  bağteten  azledildi.  Sadr-ı  müşârün-ileyh
               ibkâsını  niyâz  ve  Sultân  Ahmed  Hân-ı  Sânî  de  azlinde  ısrâr  eylediğinden  sadr-ı  a’zam  da
               azledildi.  1106’da defterdâr vekili olup Amcazâde Hüseyin Paşa’nın sadâretinde 1112 senesi
               rebîülahirinde sânîyen baş-defterdâr oldu.
                     1112 senesi şevvalinde Şeyhülislâm es-Seyyid Feyzullah Efendi’nin irâdesiyle azledildi.
               1113’de defterdâr vekili ve İstanbul defterdârı olduğu halde 1114’de vefât etdi. Müstakîm,
               vazifesine mukdim, umûr-ı defterîde mâhir, gâyet muktesîd bir zât idi. Mahdûmu Mehmed
               Feyzi Efendi mevâlîden olup 1142 rebîülahirinde vefât etdi.

                     Ahmed Efendi-eş-Şeyh Şemseddîn el-Harşenî
                     Amasyalıdır.  “Târîh-i  Murâdî”de  yazıldığı  üzere  Amasya’nın  [587]  Harşene  Kalesi
               sükkânından  Mehmed  bin  Mustafa  mahdûmudur.  Harşene’de  1040’da  doğdu.  Bir  müddet
               Dizdâriyye Medresesinde mukaddimât-ı ulûmu gördükten sonra 1060’da Şam’a gitdi.
                     Orada Allâme Kemaleddîn Ahmed bin Yahyâ el-Dımeşkî dersine on beş yıl devam ve
               Şam Müftüsü eş-Şeyh İsmâil el-Ha’ik es-Şâmî’den usûl ü fürû’-ı fıkhıyyeyi vesa’ir ulûmu ahz
               ve  ikmâl  ederek  1075’de  tedrîse  mücâz,  ders-i  âm  ve  Müftü-i  müşârün-ileyhe  dâmâd  ve
               eminü’l-fetvâ oldu.
                     Şam’da Benî Ümeyye Câmii’nde yıllarca tedrîs-i ulûm edib üstâzının irtihâlinde Şam
               Müftüsü olan eş-Şeyh Alâeddîn Ali el-İmâdîye de emînü’l-fetvâ olarak fevkalâde iştihâr etdi.
               1115 senesi evâ’ilinde dâr-ı naîme irtihâl etdi. Gâyet fâzıl, ilm-i usûl ü furû’da mâhir, tefsîr ve
               hadîste kâmil, ilm-i ferâ’izde yegâne-i rûzigâr idi.
                     Ferâiz  ulemâsının  terâcim-i  ahvâlini  câmî  “el-Kevâkîbü’l-muzıyye  fî  ferâizi’l-
               Hanefiyye”  ve  ferâ’izcilerin  akvâl-i  mu’teberesini,  edille  ve  şevâhid-i  şer’iyyesini  ve  ilm-i
               ferâ’izin usûl ü fürû’unu kâfil “el-Minahu’s-seniyye fî ferâizi’l-Hanefiyye” adlı iki eser-i bî-
               nazîr te’lîf etdi. [588]


               67  Silahdâr Mehmed Efendi Târîhi’nde Canibî yerinde “Cünüb Ahmed Efendi” yazılıdır. Ya’ni halk arasında
                 “Cünüb Ahmed Efendi” diye iştihâr etmişdi.

                                                           179
                                                           183
   179   180   181   182   183   184   185   186   187   188   189