Page 279 - 6-8
P. 279

Amasya Tarihi Cilt: 7
               Amasya Tarihi 6-8. Cilt                                                                    Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

               sene-i mezbûre ramazânında efendisinin azliyle Bursa’ya i’zâmında refîki olup yıllarca açıkta
               kaldı.
                     1122’de  Köprülüzâde  Numan  Paşa’nın  sadâretinde  Akkirman  kadısı  olup  1124’de
               ma’zûlen İstanbul’a geldi. 1125 senesi rebîülâhirinde Sadr-ı a’zam olan Pazarköylü Şehîd Ali
               Paşa’ya takdîm eylediği kasîdesi takdîr edilerek fazlına münâsib bir mansıb arandığı esnâda
               paşa tevhîm edildiğinden câize ve kazâ ile geçiştirildi.
                     1128’de Nevşehirli Dâmâd İbrâhim Paşa’nın vezâretinde bir daha tecrübe-i tâli’ ederek
               takdîm etdiği kasîde-i tebrîkiyyesi üzerine mazhar-ı ihsân ve sadâretinde kitâbçısı ve nedîm-i
               hâssı oldu. Beş yıl kadar Sadr-ı müşârün-ileyhin meclis-i safâsında müreffeh bir hayât geçirdi.
               1134’de vefât etdi.
                     Âlim, kâmil, şâir, mahlası gibi edîb, fünûn-ı edebiyyede mâhir, münşî, halûk, halîm, bir
               seyyid-i kerîm idi. Mükemmel dîvân-ı şiiri vardır. Kıyâm-ı askerî vak’asında [48] zî-medhâl
               olduğu  ba’zı  a’dâsı  tarafından  işâ’a  edilmeseydi,  ilim  ve  fazlına  münâsip  mansıplara  nâil
               olurdu.
                     Nuût-ı Nebeviyye’sinden:
                                    Esâs-ı şer’ini bânî-i kudret öyle yapmış kim
                                    Zafer bulmaz ana dest-i fenâ gâyetde muhkemdir

                                    Hıred kufl-i der-i ahkâmını feth etmeden âciz
                                    Hakîm-i Mutlak’ın sun’uyla bir genc-i mutalsamdır

                     Şunlar da eş’ârındandır:
                                    Teshîr iden ol yâri duâ-yı sihirimdir
                                    Germ ülfet eden sohbet-i sahbâ eserimdir
                     Yine ondan:
                                    Aşkın ki gül-i bağ-ı dile şûle perimdir
                                    Ârâyiş-i destâr-ı cünûn pûş-i serimdir

                     Şu gazel de onundur:
                                    Aç sîneni âyîne-i billûr görünsün
                                    Nahl-i Cebel-i Tûr’daki nûr görünsün

                                    Bir âyine-i hüsne mukâbil ola gördüm
                                    Matem-kede-i dehr-i denî sûr görünsün [49]

                                    Bir dilber-i bî-misle yer et kâh-ı dilinde
                                    Ne sûret-i vildân ve ne hod hûr görünsün

                                    Sâki bizi kim sagâr ile mest edemezsin
                                    Hurşîd-sıfât kâse-i fağfûr görünsün

                                    Ol mertebe nûş et mey-i nâbı ki Edîbâ
                                    Şîrân-ı kavî kalb-i cihân mûr görünsün.


                     Edîb Mehmed Efendi-Şeyh Alizâde es-Seyyid
                     Amasyalıdır.  Amasya  müverrihi  müderris  Abdî  Efendi  ahfâdından  ve  şu’arâdan  es-
               Seyyid  el-Hâc  Ahmed  Rüşdi  Efendi  bin  es-Seyyid  eş-Şeyh  Ali  Efendi  bin  müderris  Abdî
               Efendi’nin  mahdûmudur.  Amasya  fuzalâsından  Iydîzâde  el-Hâc  Mustafa  Akif  Efendi’den
               tahsîl-i maârif edib İstanbul’a gitdi.




                                                           278
   274   275   276   277   278   279   280   281   282   283   284