Page 382 - 6-8
P. 382

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 6-8. Cilt                                                                    Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

               müsahhir-sâz-ı nüfûs-i âsiye, kesîru’l-ibâde, şedîdü’z-zehâde, âlim ü âmil, kâmil ü mükemmel
               idi.
                      Kiber-i sinnî ile ekser eyyâmda sâim ve her gece yüz rek’at nâfile edâsına kâ’im, rişte-
               i alâka-i izdivâcı yüzden [387] ziyâde ezvâc-ı gevher-revâce silk-i intizâm ve hulk-i hüsn ve
               adl-i müstahsen ile herbiri mazhar-ı riâyet ve ikrâm olup dâimâ peyvend-i akd-i nikâhı dört adet
               sâlihâta cihet-i câmi’a ve cihâr defter-i ferhûnde-ahter-i şebistân halvetgâhında şeb-çerâğı zıyâ-
               gester gibi lâmi’ idi. Hakkâ ki mahz-ı kerâmet ve mu’ciz-i erbâb-ı hikmetdir. 178
                      Mahdûmları  içinde  eş-Şeyh  Şemseddîn  Ahmed,  Muhyiddîn  Mehmed,  Cemâleddîn
               İshâk Efendiler pek meşhûr idiler. Şemseddîn Ahmed Efendizâde eş-Şeyh Mehmed Efendi ve
               bunun mahdûmu eş-Şeyh Hayreddîn Hızır Efendi de meşhûr olup Muhyiddîn Mehmed Efendi
               kibâr-ı ulemâ ve meşâyıhdan idi.
                      Bunun mahdûmları Ahmed, Abdülfettâh, Abdülkâdir Efendiler de ma’rûf olup eş-Şeyh
               Hayreddîn Hızır Efendi 1063’de vefât etdi. Mahdûmları Mehmed, Abdurrahmân, Abdüllâtîf
               Efendilerdir. Bunlara Şeyh Îcâdîzâdeler dendi. Abdüllâtîf Efendi’nin evlâdı meşâhîr-i ulemâ ve
               sâdât-ı kirâmdan olarak devâm etmişlerdi. [388]
                      Şeyh Îcâdî Efendi İçerişehir’de bir mescid-i şerîf binâ edib ekseriyyen orada tefsîr ve
               hadîs okuturdu. Hânesi de bu mescid-i şerîfin civârında idi. Evlâdı pek çok zaman bu mescid-i
               şerîfde imâmet ve müşârün-ileyhin vakfına tevliyet etmişlerdir.

                      Îrân Hâtun-Emîr Kızı
                      Amasya emîr-i kebîri Alâaddîn Alî Bey bin Süleyman Bey bin Alî Bey bin Mehmed
               Bey bin Tekûr Sinan Bey bin Emîr Mübârizeddîn Halîfe Halfet Gâzi Alp bin Tûlî Bey bin
               Türkânşâh bin Güdül Bey’in kızıdır.
                      Amasya Hükümdârı Hacı Şâdgeldi Paşa, Alî Bey’i kendisine rabtetmek ve bunun nüfûz
               ve îtibârından istifâde etmek için bu kızını kendi mahdûmu Seyyideddîn Mehmed Bey’e tezvîc
               etdi. Bu sûretle Alî Bey’i de kendi dâire-i inkıyâdına aldı. Fakat zevci Seyyideddîn Mehmed
               Bey 782’de vefât etdiğinden dul kaldı. 786’da vefât edib Üçler Mahallesi’nde Sa’dî Çelebi
               Câmii garbında kâ’in hânesi bahçesine defnedildi. El-Yevm orada medfûndur.

                      İşboğa Noyîn- Emîr Yeşbekî
                      Köprülüdür. Kedağra kazâsında Sâmûk Alanı demekle meşhûr çiftliğinde ikâmet eden
               Eyâlet-i Rûmiyye Nâzırı Tûkân Noyîn bin Sâmûk Noyîn bin Tağâçar bin Temûke Ötçigin bin
               Bensûka Bahâdır’ın mahdûmudur. Temûke Ötçigin meşhûr Cengiz Hân’ın birâderidir.
                      Kedağra’da doğdu. Bir müddet Amasya’da ikâmet edib İbik Baba’nın irşâdı sâyesinde
               birâderi Uladur Noyîn ile beraber kabûl-i İslâm ederek 696’da Camûdâr Hân’ın vefâtında Sîmre
               Hükûmeti Nâzırı oldu.
                      Yirmi  yıl  kadar  Sîmre  Eyâleti  ve  Hükûmeti  Nâzırı  sıfatıyla  İç  Anadolu’da  icrâ-yı
               hükûmet  edib  [389]  716  senesi  şevvâlinde  Moğol  hükümdârı  Sultân  Mehmed  Hüdâbende
               Hân’ın vefâtı üzerine Sultân Altunbaş’ı hal’ ederek müstakillen Eyâlet-i Rûmiyye hâkimi oldu.
                      717’de Sivas eyâleti vâliliğine ta’yîn edilen Sadr-ı a’zam Emîr Çobanzâde Timurtaş
               Bey’e inkıyâd etmediğinden aralarında muhârebe oldu. Bu harbi kazandığı hâlde 718’de ulemâ
               ve ümerânın tavassutuyla Emîr Çoban’a dolayısıyla Sultân Ebû Sa’îd Bahâdır Hân’a inkıyâd
               ederek makâmında kaldı.
                      Bu defasında da üç yıldan ziyâde hükûmet edib 720 senesi saferinde vefât etdi. Camûdâr
               Noyîn  Türbesi’nde  medfûn  olduğu  anlaşılır.  Munsıf,  kerîm,  dindâr  olduğu  hâlde  bazan  da
               zâlim, bahîl, cebbâr olurdu. Her hâlde müdebbir, muktedir bir Moğol idi.



               178  Hakkında denmiştir:
                      Kâmilin gitse vücûdu nice îcâdı kalır
                      Sen dahî anlayagör kim er ölür adı kalır


                                                           381
   377   378   379   380   381   382   383   384   385   386   387