Page 411 - 6-8
P. 411
Amasya Tarihi Cilt: 7
Amasya Tarihi 6-8. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
tafsîl etmişlerdir. Hulâsa allâme-i müşârün-ileyh, Amasya’nın medâr-ı iftihârı olan ricâl-i
ilmiyyesindendir.
Mahdûmları Şerefeddîn Ya’kûb, Kemaleddîn İbrâhim, [490] Muhyiddîn Mehmed,
Şemseddîn Ahmed Efendilerdir.
Şerefeddîn Ya’kûb Efendi, meşâyih-i kirâm-ı Halvetiyye meşâhîrinden olup mahdûmu
Abdullah Efendi de kibâr-ı meşâyîhden idi. Evlâdına Şeyh Ya’kûbzâdeler dendi. Bunlardan
Amasya müftüsü el-Hâc Mustafa Efendi ve vâ’iz-i meşhûr Sinâneddîn Yûsuf Efendi pek
meşhûrdurlar. Hacı Mustafa Efendi’nin ahfâdı İstanbul’a gitdi. Eş-Şeyh Ya’kûb Gafûrî Efendi
bunlardandır.
Kemaleddîn İbrâhim Efendi, kibâr-ı ulemâdan olup oğulları Sa’adeddîn Mehmed,
Necmeddîn Yahyâ Efendiler de kibâr-ı fuzalâdandır. Hâssaten Yahyâ Efendi Fâzıl Dede
demekle meşhûrdur. Muhyiddîn Mehmed Efendi de kibâr-ı kudâttan olup evlâdına Kadızâdeler
dendi.
Şemseddîn Ahmed Efendi, ulemâdan olup mahdûmu Muhyiddîn Mehmed Efendi Haleb’e
gitdi. Orada 968 sâlinden sonra vefât etdi. Bunun hafîdi kibâr-ı kudâttan Muhyiddîn Mehmed
Efendi bin Bahâeddîn Mehmed Efendi bin Şemseddîn Mehmed Efendi bin mezkûr Muhyiddîn
Mehmed Efendi 1102’de Mekke-i Mükerreme’de [491] vefât etdi.
Birâderi Mevlânâ Kemaleddîn Ebu’l-Vefâ Abdullah bin Bahâeddîn Mehmed el-Halebî
el-Bahşî “Kitâbü’l-Ubâb fi-Terâcim-i Ruvâti’l-Mesâbih mine’t-Tâbi’în ve’l-Ashâb” adlı kitâb-
ı kıymetdârın mü’ellifidir.
Muhyiddîn Mehmed Efendi’nin mahdûmları İbrâhim Efendi Şam’da 1136’da ve kudâttan
İshâk Efendi Haleb’de 1140’da ve kudâttan Hasan Efendi de Haleb’de 1149’da vefât
etmişlerdir. Bunların terâcim-i ahvâli ve Bahşîzâdeler olduğu “Hulâsatü’l-Eser”de mufassalan
yazılıdır.
Âllame-i müşârün-ileyhin sülâle-i ilmiyyesi Amasya’da yıllarca devam etdi. Muhakkık-ı
meşhûr Ürgüblü el-Hâc Ahmed Efendi bile Iydîzâde el-Hâc Mustafa Âkif Efendi kolundan bu
zâta müntehîdir. Şeyhülislâm Kemal Paşazâde Ahmed Şemseddîn Efendi de müşârün-ileyhin
tilmîzidir.
Bedr-i Kebîr-Emîr-i Harşenî
“el-Kâmil” ve “Ikdü’l-cümân” gibi tevârîh-i Arabiyye’de yazıldığı üzere Amasya’nın
Harşene denilen Kal’a-i Bâlâsı sükkânından [492] bir Rûm’un oğludur. Tarsus vâlisi ve hudûd-
ı Rûmiye kumândânı olan Ahmed bin Gılig et-Türkî 270’de gâlibâne Amasya’ya kadar gelip
hayli esîr aldığı esnâda bunu pek genç iken alıp hüsn-i cemâline binâen halîfe Ahmed el-
Mu’tezıd-billâh el-Abbasî’ye kable’l-hilâfe takdîm etmişdi.
279’da Ahmed el-Mu’tezıd halîfe oldukda nâ’il-i emâret ve ba’dehû sâhib-i Şurta-i
Bağdâd oldu. 289’da halîfe-i müşârün-ileyhin vefâtında diyâr-ı Mudar emâretine gönderilip
oradan Şam vâlisi Muhammed Ihşid bin Tuğc et-Türkî yanına geldi. Buradan Mısır’a gidip İbn-
i Tolun’a hizmet etdi.
324’de Ihşid Muhammed bin Tuğc, Mısır ve Şam ve Arabistân hükümdârı oldukda
tarafından Şam vâlisi oldu. 328’de Vezîr İbn-i Râ’ik Şam’a hücûm ve galebe etdikde bilâd-ı
Arîş’e ve buradan Mısır’a firâr ve ba’dehû Seyfüddevle Hamdânî’ye ilticâ ederek bunun
tarafından Diyâr-ı rebî’a vâlisi oldu.
329’da Halîfe Ebû İshâk el-Müttakî-billâh el-Abbasî’ye arz-ı ubûdiyyet edib 331’de
emîrülhâc olarak Hicâz’a gitdi. Avdette sâniyen sâhib-i şurta-i Bağdâd oldu. 333’de [493]
Efendisinin katlinde bilâd-ı Fars emâretine gönderildi. İrtihâline kadar vâlî olarak burada kaldı.
Ebûbekir el-Hatîb el-Bağdâdî “Târîh-i Bağdâd”ında diyor ki: Şecî’, sâlih, gayet dindâr,
müstecâbü’d-da’ve bir emîr idi. Mahdûmu Emîr Mehmed bin Bedir el-Harşenî, pederinin
vefâtıyla bilâd-ı Fâris vâlisi oldu. Ba’dehû ma’zûlen Bağdâd’a gelip ilm-i hadîs ile iştiğâl
ederek 364’de vefât etdi. Sikât-ı ulemâdan idi.
410