Page 432 - 6-8
P. 432

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 6-8. Cilt                                                                    Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                     Bahâeddîn Mehmed Efendi-Şirvânî
                     Karabağ  eyâleti  muzâfâtından  Dehne  kasabası  ulemâsından  olup  Amasya’da  1284’de
               vefât eden Siraceddîn Mehmed Efendi bin eş-Şeyh Mehmed bin İsrâfil mahdûmudur. Dehne’de
               1278  senesi  rebîülevvelinde  doğdu.  1281  senesi  recebinde  üç  yaşında  iken  pederiyle
               Amasya’ya geldi.
                     Amasya Mekteb-i rüşdiyesinde mukaddimât-ı ulûmu görüp Şirvânî Mîr Hasan Efendi’nin
               halka-i  tedrîsine  mülâzemet  ederek  ikmâl-i  tahsîl  edib  1300’de  icâzetnâme  aldı.  Hâlidiyye
               meşâyih-i kirâmından Karabâğî el-Hâc Mîr Hamza Nigârî Efendi’ye inâbe ederek bir müddet
               zikr ü ibâdetle iştiğâl etdi.
                     1304 senesi muharreminde şeyh-i müşârün-ileyhin irtihâline binâen tarîk-i tedrîse sülûk
               edib talebe-i ulûma takrîr-i metâlib-i ilmiyye ederek icâzet verdi. Bu esnâda ıslâh-ı medâris ve
               evkâf komisyonlarına a’zâ olarak temâyüz etdi. [557]
                     1332’de Amasya’da açılan sultânî mektebine beş yüz kuruş maaş ile Edebiyât-ı Farîsiyye
               mu’allimi  ve  1340’da  Amasya  vilâyet  oldukda  encümen-i  vilâyet  a’zâsı  olup  1346’daki
               intihâbda mevki’ini muhâfaza etdi.
                     Âlim, edebiyât-ı Arâbî’ye ve Farisî’ye vâkıf, şi’r ü inşâsı güzel, zekî, halîm, şâir, vefâkâr,
               sadûk, tevârih ve muhâzarâta âşinâ, vatan-perver bir zât-ı sütûde-simât olup Hamzavî-meşreb,
               Hânefi-mezhebdir.  Mahdûmu  Nûreddîn  Ahmed  Efendi  ve  birâderi  Mehmed  Efendi’dir.
               Birâderzâdesi Sirâceddîn Hâlid Efendi’dir.
                     Dîvân-ı eş’ârı ve ba’zı âsârı vardır. Fârisî dîvânı ve ufak bir kıt’ada bir hilye-i nebeviyyesi
               de vardır. Şu beyitleri dîvânından alınmışdır:

                                   Hevâs-ı nefs râm olmaz anı tevbîhe tahkîm et
                                   Mu‘allem olmasa şâhin çıkar elden şikâr hayfâ
                     Bu da onundur:
                                   Sûz-i dildir âşıka sermâye-i kayd-ı necât
                                   Şem-i ruhsârın hevâsıyla yanan pervâne tut [558]
                     Bu da onundur:
                                   Uluvv-i tab’-ı müştâkân atâ-yı kibriyâdandır.
                                   Safâ-yı feyz-i uşşâkân likâ-yı reh-nümâdandır
                                   Açılsa kufl-i âlem nâ-becâ sanma bu güftârı
                                   Hayât-ı câvidânı himmet-i ehl-i Hüdâdandır

                                   Gönüldür mahzen-i envâr-ı sırr-ı âlem-i lâ-hûta
                                   Ana bu rütbe-i bâlâ nazargâh-ı Hüdâdandır

                      Bu da onundur:
                                   Dil mihnet-i aşkın idemez terkini cânâ
                                   Bu resm-i meveddet ana rûz-i ezelîdir

                                   Mahsûl-i bekâ mâ-hasal-ı âlem-i fânî
                                   Envâr-ı ruhun ehl-i safânın emelidir
                     Bu da onundur:
                                   Dilde sebük-i aşk-ı Hüdâ-dâd gerektir
                                   Beyhûde bahâ na’ra-yı Hüdhüde değildir

                     Bahâdır Bey-Emîr el-Hâc Bahâeddîn
                     Amasya ümerâsından Seyfeddîn Ahmed Bey bin Alâeddîn Alişir Bey bin Selçûk Bey bin
               Aydoğdu Bey’in mahdûmudur.  [559]  Sultân Kılıçarslan-ı  Râbi’ zamanında ümerâdan hayli





                                                           431
   427   428   429   430   431   432   433   434   435   436   437