Page 533 - 6-8
P. 533

Amasya Tarihi Cilt: 8
               Amasya Tarihi 6-8. Cilt                                                                    Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                     Camudâr Noyin-Câmedâr Sultân
                     Yeşmut bin Hülâgu Han bin Tüli Han bin Cengiz Temuçin Han bin Nisuga Bahâdır bin
               Terban Bahâdır bin Kabûl Han bin Tumiz Han bin Baysungur Han bin Kaydu Han bin Dutumin
               Han bin Buka [183] Han bin Buzencer bin Alanaku’nun oğludur.
                     Pederinin helâkinden sonra amcası Abaka Han’ın devr-i saltanatında Anadolu’ya gelip
               âb u hevâsını en ziyâde beğendiği Amasya’da yerleşti. Kendisi Anadolu nâzırı Kongurtay’ın
               dâmâdı idi. Amasya ümerâsından Halfetzâde Celâleddîn Mehmed Bey buna takarrüb etdi.
                     Mîr-i müşârün-ileyhin irşâd u tenvîri sâyesinde dîn-i İslâma pek ziyâde temâyül etdi. 681
               senesi rebîülevvelinde diğer amcası Tekudar Han bin Hülâgu Moğol hükümdârı oldukta kabûl-
               i İslâm eylediğinden Kongurtay’ı nezâretden azl edib bunu Amasya vilâyeti nâzırı nasb etdi.
                     Altı yıl kadar nezâreti hüsn-i îfâ ederek halkı kendisinden memnûn ediyordu. 687’de
               Moğol hükümdârı Argun Han birâderi Geyhatu Han’ı Anadolu nâzırı ta’yîn eylediğinden bunun
               tarafından azl edildi. Bununla beraber nâzır nasb edilen Tulatay Noyin bunun emri ile hareket
               etdi.
                     693 senesi cumâdelâhiresinde Geyhatu Han hal’ u katl edilerek diğer amucazâdesi Baydu
               Han bin Turagay bin Hülâgu Han Moğol hükümdârı oldukta Anadolu nâzırı oldu. 694 senesi
               şevvâlinde Moğol hükümdârı olan Gazan Mahmûd Han kabûl-i İslâm etdiğinden İslâmını i’lân
               etdi.
                     695’de  Gazan  Hân,  Anadolu  Selçukîyesini  ikiye  taksîm  edib  Tagacar  Noyin  Garbî
               Anadolu nâzırı olduğu esnâda bu da Şarkî Anadolu nâzırı olup 696 senesi cumâdelâhiresinde
               vefât  etdi.  Hayâtında  Pervâne  Bey’in  yaptırdığı  Burma  Minâre  câmii  önünde  binâ  etdiği
               türbesine defnedildi.
                     Âkil, müdebbir, oldukça munsıf bir Moğol şehzâdesi idi. Yeni müslim ma’nasına Moğol
               arasında  “Sinîgi”denirdi.  “Sinîgi,  Sinî”  Türk  dilinde  “yengi,  yegi,  yeni”  demektir.  Oğulları
               Acaytu Ahmed, Hügay Mehmed Noyinlerdir. Acaytu Noyin, yukarıda yazıldı. Hügay Mehmed
               Noyin  oğlu  Sultân  Süleyman  Han  aşağıda  gelir.  Türkler  arasında  buna  “Câmedâr  Sultân”
               denmiş ve türbesi de kayden “Câmedâr türbesi” diye meşhûr olmuştu. [185]

                     Cenânî Hüseyin Çelebi-Rıdvânzâde
                     Amasya  ümenâsından  Geldiklanlı  Kâdı  Abdüsselâm  Çelebizâde  Rıdvân  Çelebi’nin
               mahdûmudur. Pederi Amasya vâlîsi Şehzâde Sultân Ahmed’in havâss-ı kurenâsından olduğu
               esnâda  Amasya  hattâtlarından  Abdullah  Efendi’den  hutût-ı  mütenevvi’ayı  ve  Münîrî
               Efendi’den edebiyâtı ahz u tederrüs etdi.
                     Ba’dehû Şehzâde-i müşârün-ileyhin kâtib-i dîvânı olarak iştihâr edib pederinin vefâtında
               yerine  defter  emîni  oldu.  Şehzâdenin  kurenâsından  olduğu  münâsebetle  918  senesi
               zilhiccesinde şehzâdenin i’dâmından bir mâh sonra bu da i’dâm edildi.
                     Erbâb-ı ma’ârifden olup kâtib, şâir, edîb, hattât-ı meşhûr idi. Mahlasını Mevlânâ Latîfi
               Çelebi bâ-i muvahhade ile “Cenâbî” diyor. Kınalızâde Hasan Çelebi de nûn ile “Cenânî” kayd
               ediyor.
                     Latîfî  Çelebi  “Tezkire-i  Şu’arâ”sında  diyor  ki:  “Cenâbî  Amasiye  kurbundan  ümenâ
               tâ’ifesinden Rıdvânzâde demekle ma’rûf bir kimesne idi. Sultân Selîm devrinde  [186] nakl
               etmişdir. Sâhib-i ma’rifet ve hoş-hûy, ama sühân-gûylukda sâde-gûy idi. Bu matla’ onundur:

                                  Çü fırsat ayşa el virdi geçür hoş gel bu devrânı
                                  Bu günü koma yarına ki götürmez bu devrânı

                     Gâyet de a’lâ hatt yazar ve yazdığı hattı bî-habt u bî-galat yazardı ve kavâ’id-i hutûtunun
               üslûb-ı meslûbü’l-misâline hattâtân-ı harf-girân harf atmağa nîm nokta kadar bahâne bulamaz
               idi ve beyâz-ı ârız-ı safhaya sevâd-ı ânber-terden zülf-i gâliye-fâm ü engüşt-i mâşita-i hâme ile
               hibr-i miskîn-bârdan hâl-i anber-meşâmm eyler idi.



                                                           527
                                                           532
   528   529   530   531   532   533   534   535   536   537   538