Page 532 - 6-8
P. 532

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 6-8. Cilt                                                                    Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                     Cum’a Efendi-Müderris
                     Amasyalıdır.  İbrâhim  mahdûmudur.  Amasya’da  Molla  Bahşî  Halîfe’den  ahz-ı  ulûm
               etdikten  sonra  İstanbul’a  gitdi.  Şeyhülislâm  Amasyalı  Kemâl  Paşazâde  Ahmed  ve  Dadaylı
               Sa’dî Çelebilerin halka-i tedrîslerine muvâzabet ederek iktisâb-ı fezâ’il ve ikmâl-i tahsîl etdi.
                     Bir müddet üstâdının emriyle Amasyalı Seydî Alî Çelebizâde Abdurrahmân Efendi’nin
               mu’allimi  oldu.  Ancak meşreb-i  âlîyesine  zühd  ü takvâ gâlib olduğundan tarîk-i  ilmiyyede
               tefeyyüz ü terakkîye bâ’is olan mülâzemeti kabûl etmeyip neşr-i ma’ârif için Amasya’ya avdet
               ve tedrîs-i ulûma mübâşeret etdi.
                     Fazl ü kemâli, hüsn-i takrîr u beyânı talebe-i ulûmu kendisine cezb edib günden güne
               çoğaldı. Büyük bir cem’iyyet hâline girdi. 947’de Hızır Paşa müderrisliği kırk akçe ile uhdesine
               tevcîh edilerek sabr ü tahammül etdiği fakr ü ihtiyâcı [180] tehvîn edildi.
                     960’da  tilmîzi  Abdurrahmân  Efendi  Rûmeli  kazaskeri  olduğu  münâsebetle  fazl  ü
               takvâsını  Sultân  Süleyman’a  arz  edib  yevmî  elli  akçe  vazîfe-i  tekâ’üdle  Yörgüç  Paşa
               müderrisliğini uhdesine tevcîh etdirip âhir ömründe vüs’at-ı hâle nâ’il oldu.
                     Sultân Bâyezîd câmi-i şerîfinde tefsîr ve hadîs okutur, halka va‘z ü tezkîr eder, Üçler
               Mahallesi’nde ikâmet ederek evkât-ı hamsede namazını cemâ’atle edâ eylerdi. Bu hâl üzere
               dâ’im  ve  geceler  de  ibâdetle  kâ’im  iken  “Zeyli  Şakâyık”ın  zabtı  üzere  970’de  ve  “Sicill-i
               Osmânî”nin rivâyeti üzere 972’de dâr-ı na’îme intikâl etdi.
                     Fâzıl, muhakkik ulûm-ı akliyye ve nakliyyede kâmil, âbid, zâhid, kanâ’atkâr idi. Atayî
               Efendi  “Zeyl-i  Şakâyık”ta  diyor  ki“Mevlânâ-yı  mezbûr  fezâ’il-i  kesîre  ile  meşhûr,  câmi-i
               mefâhir-i  fâzl  ü takvâ,  mecmu’a-i  levâzım-ı  ders  ü fetvâ, kandîl-firûz-ı  levâmi’-i  ta’likât  ü
               resâ’il,  mihrâb-tırâz-ı  medrese-i  ilm  ü  fezâ’il,  âbid  ü  zâhid  kesirü’l-mehâsin  ve  gazîrü’l-
               mehâmid idi.” [181]
                     Nazarı  ta’alluk  eden  mevâki’-i  müşkilenin  halline  dâ’ir  müstakil  risâleler,  “Telvîh”in
               mukaddimât-ı  erba’asına  hâşiye  ve  “Telvîh”in  hayli  mevâki’ine  ta’lîkât  yazdı.  Mahdûmu
               Ahmed Efendi ve bunun mahdûmu mevâliden Hızır Efendi de ulemâdandır.
                     Cum’a Efendi Amasya’da bir silsile-i ilmiyye bıraktı ki bu silsile bir asır kadar devâm
               etdi. Silsile-i ilmiyyesi Molla Bahşî kolundan ma’lûmdur. Kezâlik Kemâl Paşazâde kolundan
               da  ma’lûmdur.  Dadaylı  Sa’dî  Çelebi  kolundan  Amasyalı  Tâczâde  Sa’dî  Çelebi,  Hasan  bin
               Abdüssamed  Samsunî,  Şeyhülislâm  Molla  Mehmed  Hüsrevî,  Burhâneddîn  Haydar  Herevî
               vâsıtalarıyla Allâme Sa’deddîn Taftazânî’ye müntehî olur.
                     Kezâlik Tâczâde Sa’dî Çelebi, Kâdızâde Kâsım Çelebi, Molla Hızır Bey bin Celâl, Molla
               Yegân  Mehmed  Çelebi,  Alâaddîn  Alî  bin  Aksarâyî  vâsıtalarıyla  da  Mevlânâ  Cemâleddîn
               Mehmed  Aksarâyî’ye  müntehî  olur.  “Tebyînü’l-Mehârim”  mü’ellifi  Amasyalı  Sinâneddîn
               Yûsuf Efendi Amasya’da bu silsileyi i’dâme etdi. Molla Bahşîzâde Fâzıl Yahyâ Efendi, kibâr-
               ı ulemâdan Gedûsî el-Hâc Mehmed Efendi de bu silsiledendir. [182]

                     Cum’a Efendi-İnepazarlı el-Hâc
                     Amasya’nın İnepazar nâhiyesinden Osmân’ın oğludur. Amasya müftüsü allâme-i meşhûr
               Hızır  Efendi’den  ikmâl-i  tahsîl  ederek  ders-i  âm  oldu.  Yıllarca  tedrîs-i  ulûm  edib  1093’de
               Sultân Bâyezîd kürsî şeyhi oldu.
                     1097 senesi recebinde sâdâtı fevka’l-âde iltizâm ederek onların tasallüflerine hizmet ve
               fitne-kârâne nümâyişlerini tahrîk edecek sözler sarf eylediğinden derhal azl edilerek İnepazar’a
               gönderildi.
                     Orada beş yıl kadar kalıp sonra afv edilerek avdet etdi. Sâdâtın himmetiyle Receb câmi-i
               şerîfi  kürsî  şeyhi  olduğu  hâlde  1107’de  vefât  etdi.  Âlim,  natûk,  fakîh,  muhibb-i  sâdât-ı
               Alevîyye, müteşerri’ bir zât idi. Mahdûmu el-Hâc Osmân Efendi’ye “Cum’azâde” dendi.






                                                           526
                                                           531
   527   528   529   530   531   532   533   534   535   536   537