Page 530 - 6-8
P. 530

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 6-8. Cilt                                                                    Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                     Cemâleddîn Mehmed Efendi-Çelebizâde
                     Amasyalıdır.  Halvetiyye  meşâyihinden  eş-Şeyh  Hayreddîn  Hızır  Çelebi  bin  eş-Şeyh
               Bedreddîn  Mahmûd  Çelebi  bin  eş-Şeyh  Cemâleddîn  Mehmed  Çelebi  Halîfe  mahdûmudur.
               “Fârfârî Şeyh” demekle meşhûr Hakâlalı es-Seyyid Muhyiddîn Mehmed Efendi’den ulûm-ı
               şer’iyyeyi aldı.
                     Ba’dehû pederinin vefâtında Hâce Sultân tekkesi şeyhi olup va’z u tezkîr ile iştigâl ederek
               1008 senesi evâ’ilinde dâr-ı kudse irtihâl etdi. Buna mu’âsır olarak Amasya’nın şarkında eş-
               Şeyh  Abdullah  Efendi,  garbında  eş-Şeyh  [173]  Memi  Dede,  cenûbunda  sâhib-i  terceme,
               şimâlinde İçerişehir’de Mahmûd Çelebi tekkesi şeyhi Îcâdîzâde Muhyiddîn Mehmed Efendi
               vardı.
                     Bunlar halk arasında “aktâb-ı erba’a” sayılırdı. Her dördü de âlim, sâlih, vâ’iz birer azîz
               idi. Mahdûmu Şemseddîn Ahmed Çelebi ve birâderi eş-Şeyh Alâaddîn Alî Efendi de kibâr-ı
               meşâyihden idi.

                     Cemâleddîn Ahmed Efendi-Velî Efendizâde
                     Köprülüdür. Ulemâdan Veliyyüddîn Efendi’nin mahdûmudur. Orada Kara Müderriszâde
               Ahmed Efendi’den ve Amasya’da Çorumlu Ahmed Efendi’den ulûm-ı edebiyye ve şer’iyyeyi
               ahz ve ikmâl ederek Köprü’de ders-i âm oldu.
                     Yıllarca tedrîs-i ulûma devâm edib Orta câmi-i şerîfinde kürsî şeyhi ve Abdülkerîm Ağa
               müderrisi oldu. 1121’de kibâr-ı ulemâdan görülüp sonra Zeytun kâdısı, bir aralık Köprü nâibi
               olarak 1136 sâline doğru vefât etdi.

                     Cemâleddîn Mehmed Ağa-Şîrînzâde Hâfız
                     Amasyalıdır. Üçler Mahallesi’nde Sa’dî Çelebi câmii vakfı mütevellîsi ulemâdan Handân
               Ağazâde Şîrîn Alî Efendi’nin [174] ammizâdelerinden İbrâhim bin Mustafa bin Ahmed bin
               Mustafa bin Sa’dî bin Handân Ağa’nın oğludur. Mûmâileyhin hâne-zâdı olduğu münâsebetle
               “Şîrînzâde” dendi.
                     Şîrîn Alî Efendi’nin vefâtından sonra mahdûmu Amasya a’yânından Hâfız el-Hâc Hasan
               Ağa’nın kethüdâsı olup Mikdâd Paşazâde Hasan Bey’in mütesellimliği zamânında hayli nüfûz
               ve i’tibâr kazandı. Ba’dehû a’yân meclisine a’zâ olup 1233 vak’asında taşra gönderildi.
                     Ba’dehû İstanbul’a gidip ba’zı vüzerâya çattı. “Hâfız Ağa” demekle iştihâr ederek ba’zı
               bilâda mütesellim olup 1245 sâlinden sonra vefât etdi. Birâderleri Ahmed, Mustafa Ağalar olup
               bunlara “Handânoğulları” denirdi.

                     Cemâleddîn Ahmed Efendi-Hâfız
                     Köprülüdür.  1278’de  doğdu.  Amasya’da  Şirvânî  el-Hâc  Mustafa  Efendi’den
               mukaddimât-ı ulûmu görüp İstanbul’a gitdi. Orada meşâhir-i fuzalâdan Hâfız Şâkir Mehmed
               Efendi’nin halka-i tedrîsine devâm edib ulûm-ı akliyye ve nakliyyeyi ondan [175] ahz ve tahsîl
               etdi.
                     Ba’dehû ru’ûs ve Lâleli imtihânlarına girip kazandığından Lâleli medresesine girip Sultân
               Bâyezîd  câmi-i  şerîfinde  ders-i  âm  oldu.  Bu  esnâda  fetvâ-hâne  imtihânı  açılıp  onu  da
               kazanmakla fetvâ-hânede müsevvid olarak iştihâr etdi.
                     1314’de fünûn-ı mu’tâdeyi tedrîs ve ikmâl eylediğinden hayli talebeye icâzet verdi. Bu
               esnâda medâris-i  mu’tâdeyi  devr  ederek Süleymaniye Dârü’l-hadîsine kadar geldi. 1327’de
               Medîne-i Münevvere nâibi olup Hicâz’a gitdi. Orada ba’de’l-Hâc vefât etdi. Âlim, latîf, halûk,
               hadîd-meşreb bir zât idi.







                                                           524
                                                           529
   525   526   527   528   529   530   531   532   533   534   535