Page 528 - 6-8
P. 528

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 6-8. Cilt                                                                    Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                     Sultân Selîm Han-ı evvel tahta cülûs etdikde kendisini İstanbul’a da’vet edib yazdığı bir
               mushaf-ı şerîfi İstanbul’a vusûlünde sultân-ı müşârün-ileyhe ihdâ etdi. Pâdişâh-ı müşârün-ileyh
               fevka’l-âde istihsân edib bin filori ihsân eyledi. Yevmî bir filori vazîfe ile İstanbul’da kalmasını
               istedi.
                     Sâhib-i terceme “Para için vatanımı terk edemem” diye cevab verip avdetine müsâ’ade
               ricâ eylediğinden yevmî elli akçe vazîfe-i tekâ’üdle vatanına geldi. Ta’lîm-i hatta mülâzemet
               ederek yaşı sekseni mütecâviz olduğu hâlde 931’de dâr-ı bekâya rihlet etdi.
                     Hutût-ı mütenevi’anın umûmunda mâhir, üstâz-ı bedî’ü’l-üslûb, bir hattât-ı cihân olup
               esâtize-i cihân içinde [166] dördüncü sayılırdı. Mahdûmu Abdullah Efendi ve birâderi “Köse
               Hattât” demekle meşhûr Muhyiddîn Mehmed Efendi de meşâhîr-i hattâtîndendir.

                     Cemâleddîn Mehmed Efendi-Şeyhzâde
                     Merzifonludur. Hulefâ-yı Zeyniyyeden eş-Şeyh Nizâmeddîn Abdurrahîm Merzifonîzâde
               eş-Şeyh Lutfullâh Efendi’nin mahdûmudur. Amasya’da fuzalâdan Hatîb Kâsım Efendi’den ve
               Şeyhîzâde Fâzıl Abdî Efendi’den tahsîl-i ulûm edib vatanında ders-i âm oldu.
                     Orada  yıllarca  tedrîs-i  ulûm  ederek  be-nâm  olup  Sultâniyye-i  Merzifon  müderrisi  ve
               müftü oldu. Ba’dehû tasavvufa meyl edib Cemâlîzâde eş-Şeyh Muhyiddîn Mehmed Çelebi
               sohbetinden istifâza ederek ceddi zâviyesi şeyhi, Câmi-i kebîr vâ’izi olduğu hâlde 938’de dâr-
               ı bekâya rihlet etdi. Meşâhîr-i ulemâ ve sulehâdan idi. Mahdûmu Abdurrahmân Efendi kibâr-ı
               fuzalâdandır.

                     Cemâleddîn İshâk Efendi -Karamânîzâde
                     Amasyalıdır.  Karaman  ilinden  Amasya’ya  hicret  eden  [167]  Mehmed  Çelebi
               mahdûmudur. Amasya’nın Temennâ Mahallesi’nde doğdu. Sadr-ı esbak Cemâl Aksarâyîzâde
               Pîrî Mehmed Paşa ile beraber büyüdü. Hattât-ı meşhûr Amasyalı Abdullah Efendi’den hutût-ı
               mütenevvi’ayı ahz ve temeşşuk etdi.
                     Bu esnâda mukaddimât-ı ulûmu Amasyalı Şeyhîzâde Abdî Efendi’den görüp İstanbul’a
               gitdi. Kâdızâde Kâsım ve “Molla Kestelli” demekle meşhûr Musliheddîn Mustafa Efendilerin
               halka-i füyûzâtında iktisâb-ı fezâ’il etdi.
                     Yazısı  pek  güzel  olduğundan  Sultân  Bâyezîd  Han-ı  Sânî  kendisine  bir  kâfiye  metni
               yazdırıp umduğundan ziyâde ihsân verdi. Bu mebâliğ sâyesinde Hicâz’a gidip orada hattât-ı
               meşhûr Argûn-ı Kâmil neslinden ve Amasyalı Hamdullâh Efendi’nin şerîki hattât-ı meşhûr
               Amasyalı Bağdâdîzâde Muhyiddîn Mehmed Çelebi ile görüştü.
                     Bağdâdîzâde’nin elinde ceddi Argûn-ı Kâmil hattıyla muharrer nâdîde bir mushaf-ı şerîf
               görüp  İstanbul’da  satmak  üzere  beraber  geldi.  Üstâdı  Kazasker  Molla  Kestelli’ye  mushaf-ı
               şerîfi gösterdi. Sâhibi altı bin [168] akçe istedi. Molla bu parayı çoksunduğu hâlde o esnâda on
               bin akçeye bir Karaman atı aldı.
                     Sâhib-i terceme Molla’nın bu hâlini beğenmedi. “Âlim olup da böyle olmayayım” diyerek
               tarîk-i tedrîsi terk edib Amasya’ya geldi. Habîb-i Karamânî hazretlerinin sohbet-i şerîfesine cân
               attı. Pîr-i müşârün-ileyhin riyâzât-hânesinde mücâhedât-ı şakkaya tahammül ederek füyûzât-ı
               Halvetiyyeden müstefîz olup hilâfet aldı. “Cemâl Halîfe” demekle iştihâr etdi.
                     902’de Hazret-i Habîb-i Karamânî dâr-ı kudse irtihâlinde Selâmet Hâtun tekkesi şeyhi
               olup yirmi iki yıl kadar icrâ-yı meşîhat ve halka va’z ve nasîhat edib tefsîr ve hadîs okuturdu.
               Amasya vâlîsi Şehzâde Sultân Ahmed ahyânen meclis-i va’z ve tedrîsinde hâzır bulunurdu.
                     918’de Sultân Selîm  Han’ın cülûsunda Şehzâde  Sultân Ahmed tarafdârı  olan bir  çok
               ulemâ  ve  erkân-ı  memleket  Amasya’dan  kaldırıldığı  hâlde  buna  dokunulmadı.  Ancak
               Gümüşlüzâde Pîr Muhyiddîn Mehmed Efendi’nin Amasya’dan kaldırıldığı esnâda Vâlî Şâdî
               Paşa tarafından ba’zı harekât-ı muhakkirâne [169] vukû’undan müte’essîr olup Amasya’yı terk
               ederek İstanbul’a gitdi.




                                                           522
                                                           527
   523   524   525   526   527   528   529   530   531   532   533