Page 524 - 6-8
P. 524

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 6-8. Cilt                                                                    Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

               âlîmler, peygamberler mirâs-hûrsıdır ve her kim bunları sever Hakk te’âla anı sever ve her kim
               tengri sevdi anın yeri uçmaktır ve nasîbi didârdır. Ol tarîk ileri dönmüş ve bunların muhabbetin
               eylemiş ihtiyâr ve bu fânî makâmda ve bunların dostluğuyla ol bâkî sarâyı imâret kılurmuş. Pes
               ol kitâb ki Ravzatü’l-ulemâ derler ya’nî âlimlerin gülistânı, Paşa’nın kuvvetli adına Türk dilince
               tercüme eyledim.
                     Tâ bu kitâbı dünyâda oldukça Paşa’nın mübârek adı iyilikle anıla ol âlimler ve ashâblar
               ve velîler bu kitâb içinde geliserü bunların himmeti bile ola inşâallâhu te’âla çün ol kitâbın adı
               Ravzatü’l-’ulemâydı ammâ bu kitâba Teferrücü’l-Ümerâ ad verdim. Ümîz budur ki paşanın
               devletli gözüne hoş görüne. Ol öğütler ki bunda cem’ olundu onunla dünyâsı ve âhireti pek
               imâret ola.”
                     Ba’dehû  Hacı  Şâdgeldi  Paşa’ya  şerh  ü  îzâhını  takdîm  [153]ederek  Sarâchâne  Câmii
               kurbunda binâ eylediği Dârü’l-ilm nâmıyla meşhûr Medrese-i Şâdiye’ye ilk müderris oldu.
               Bundan sonra Şâdgeldi Paşa nâmına te’lîf eylediği Mesâi’l-i Fıkhiye’yi câmi’ eserini takdîm
               edib  kazasker  oldu.  Bu  sebebten  talebe-i  ulûm  dersine  akın  edib  Amasya  bir  dârü’l-fünûn
               şekline girdi. Hükümdâr-ı müşârün-ileyhin müşâvir-i hâssı olup merci’-i ulemâ ve ümerâ ve
               halk olarak kadr u i’tibârı yükseldi.
                     783 senesinde Şcâmiâdgeldi Paşa, Kâdı Burhân ile yaptığı muhârebede esîr ü maktûl ve
               ba’zı erâcif işâ’asıyla ulemâ ve erkân-ı hükûmetten çokları Amasya’yı terke mecbûr oldukları
               esnâda Aksarây’a gidip orada Zincirli Medresesi müderrisi oldu.
                     Beş yıl kadar Aksaray’da tedrîs-i ulûm ve neşr-i fezâ’il ederek 788’de dârü’n-na’îme
               irtihâl etdi. Fâzıl, muhakkik, ulûm-ı akliyye ve nakliyyede mâhir, fenn-i tıbba vâkıf bir hekîm-
               i zî-fünûn idi. Mahdûmları Bedreddîn Mahmûd, Ziyâeddîn Yûsuf Çelebilerdir. [154]
                     Mahmûd Çelebinin oğulları Muhyiddîn Mehmed, Şemseddîn Ahmed Çelebilerdir. Eş-
               Şeyh Muhyiddîn Mehmed Çelebi 836’da Aksarây’da kâ’in emlâkin vakf etmişdir. Vakfiyesi
               vardır. Ahmed Çelebizâde Mevlânâ Muhyiddîn Mehmed Çelebi de 871’de Amasya’ya hicret
               etdi.
                     Bunun mahdûmu sadr-ı  esbak Pîrî Mehmed Paşa’dır. Sadr-ı müşârün-ileyhin üç kıt’a
               vakfiyesinde âbâ ve ecdâdı bu sûretle tesbît edilmiştir. Binâ’en-aleyh Şeyhülislâm Cemâlîzâde
               Zenbilli  Alî  Efendi’nin  mensûb  olduğu  Cemâleddîn  Aksarayî  başkadır.  Sadr-ı  esbak  Pîrî
               Paşa’nın mensûb olduğu Cemâleddîn Aksarâyî de başkadır.
                     Edirneli Mecdî Mehmed Efendi “Terceme-i Şakâyık”da fâzıl-ı müşarün ileyhin terceme-
               i hâli bâlâsında unvânını şöyle beyân ediyor:
                     “Âlim-i âmil, fâzıl-ı kâmil, Şeyh Cemâleddîn Mehmed bin Mehmed bin Mehmed bin
               İmâm  Fahreddîn-i  Râzî  Rahimehumullâhü  te’âla  mû’mâileyh  fâzıl  u  kâmil,  mütevverri’-i
               müteberri’, muhakkik-i rabbânî, müdakkik-i Samedânî, ârif-i ulûm-ı Arabiyye ve vâkıf-ı fünûn-
               ı akliyye ve nakliyye idi.”[155] dedikten sonra nesebi hakkında diyor ki: “Ol hibr-i fâhir haseb-
               i tâhir ve neseb-i mâhir sâhibi olup sultânü’l-muhakkikîn ve burhanü’l-müdakkikîn imâm-ı
               Fahr-i  Râzi  rahmetullâh  hazretlerinin  nesl-i  pâkindendir.  Silsile-i neseb-i  şerîfi  dördüncü
               mertebede ol imâm-ı hümâma vâsıl olduğu mu’ayyendir”
                     Şakâyık mü’ellifi Taşköprülüzâde İsâmeddîn Ahmed Efendi bu husûsu

                     226 “مهنم ةبترم عبار وه و یزارلا نيدلا رخف ماملإا لسن نم روکذملا یلوملا نأ یور”
                     diye  rivâyet  tarîkiyle  yazıyor.  Kendisince  bunun  muhakkak  ve  mu’ayyen  olmadığını
               anlatıyor.
                     Çünkü  Ahmed  bin  Hallikân’ın  “Vefeyâtü’l-A’yân”da  zabtı  üzere  İmâm  Fahreddîn
               Mehmed bin Ömer er-Râzî 606 senesi şevvâlînin birinci Bayram günü Herât’da vefât etdi.




               226  “Mezkur velînin İmam Fahreddîn Râzî’nin neslinden olduğu rivâyet edilmiştir. Kendisi o neslin dördüncü
               mertebesindendir.” (Ed.)

                                                           518
                                                           523
   519   520   521   522   523   524   525   526   527   528   529