Page 562 - 6-8
P. 562
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi 6-8. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Ba’dehû menâsıb-ı sağîreyi devr ederek 1221’de vefât etdi. Fenâyî Dede câmii kurbunda
pederinin yanında medfûndur. Ba’zı hâyrat u vakfı olan ricâlden idi. Mahdûmları Mahmûd
Habîb, İbrâhim Edîb Efendilerdir. Birâderi müderrisînden Abdurrahmân Efendi’dir.
Hâmid Mehmed Efendi-Mecdîzâde
Amasyalıdır. Kibâr-ı ulemâdan olup 1244’de vefât eden Mecdî Mustafa Efendi bin Hasan
Kırımî mahdûmudur. Mukaddimât-ı ulûmu Amasya’da pederinden ve Payaslı el-Hâc Mehmed
[276] Efendi’den görüp İstanbul’a gitdi. Orada fuzalâdan ders-i âm-ı meşhûr Çankırılı es-
Seyyid Abdullah Efendi’den ve sâ’ir ulemâdan ikmâl-i tahsîl etdi.
1235 senesi ru’ûs imtihânında kazanıp ders-i âm ve 1238’de müderris olarak yıllarca
Sultân Bâyezîd câmiinde tedrîs-i ulûm eyledi. Bu esnâda medâris-i mu’tâdeyi devr edib
Süleymaniye müderrisi olduğu hâlde 1268’de vefât eyledi. Ulemâdan bir ders-i âm-ı meşhûr
idi.
Hâmî İbrâhim Efendi-Korucuzâde
Amasyalıdır. Amasya yeniçerilerinden Korucuoğlu Hasan’ın mahdûmudur. Sultân
Bâyezîd müderrisi ve Amasya müftüsü fâzıl-ı meşhûr Iydîzâde el-Hâc Âkif Mustafa Efendi’nin
halka-i tedrîsinde ikmâl-i tahsîl edib “Hâmî” lakâbını aldı. 238
Bir müddet ders okutup neşr-i ma’ârife hizmet etdi.Üstâdının irtihâlinden sonra kazâ
niyâbetlerinde fazl ü iffetle iştihâr edib kasabât u bilâda kâdı oldu. 1188’de vefât etdi. Ulemâ-
yı kudâttan edîb, şâir [277]bir zât idi.
Hubbî 239 Ayşe Hâtun-Şeyhzâde
Amasyalı Beşiktâşî Yahyâ Efendi’nin dâmâdı olan ammizâdelerinden Amasyalı Yahyâ
Efendi bin Abdurrahmân Çelebi’nin kerîmesidir. Vâlidesi Beşiktâşî Yahyâ Efendi’nin kerîmesi
Râbi’a Hâtun’dır. 240
Pederi kudât-ı sütûde-simâttan olup vâlidesi sarây-ı hümâyûnda Sultân Süleyman Han’ın
radâ’an birâderzâdesi olmak hasebiyle nâfizetü’l-kelim olduğundan gençliğinde sarây-ı
hümâyûna alınıp orada terbiye gördü. Ba’dehû Sultân Selîm-i Sânî’nin vâlidesi nezdinde kaldı.
Bu münâsebetle Sultân Selîm-i Sânî ile beraber büyüdü. Berâber okuyup yazdı. Âdetâ
Sultân Selimî-i Sânî’nin radâ’an hemşîresi gibi idi. Sultân-ı müşârün-ileyhin sancâklarda
kapıcıbaşı ve gâyet mergûbu olan Abdullah Ağa’nın mahdûmu Şemseddîn Mehmed Efendi de
şehzâdenin gözdesi idi.
Sultân-ı müşârün-ileyhin vâlidesine Abdullah Ağa’nın ricâ ve niyâzı [278]üzerine
müşârün-ileyh Mehmed Efendi ile evlendi. Âdetâ bir hanım sultân gibi nüfûz u ikbâle erdi.
Sultân Selîm-i Sânî’nin 974’de taht-ı Osmânîye cülûsunda musâhibe-i şehriyârî oldu. Zevci
kendisiyle şeref-i sadâret kazandı.
Bâb-ı ikbâli, erbâb-ı hâcât u mürâca’at için bir masdar-ı ma’âlî oldu. Sultân Selîm-i
Sânî’nin bütün zamânı saltanatı kendisinin sa’âdet-i baht ü devleti olarak bu sa’âdet içinde
yaşadı. Sâye-i ikbâlinde pek çok Amasyalılar devlet ü sa’âdete erdi.
982 senesi şa’bânında Sultân Selîm-i Sânî’nin irtihâli ve şehzâdesi Sultân Murâd-ı
Sâlis’in cülûsu üzerinevâlide Nûr Bânû Sultân’ın himâyesinde sa’âdetini te’mîn eylediyse de
eski nüfûzunu kaybetdi. Bununla berabervâlide sultânın nüfûz u ikbâli kendisine medâr-ı
238 Bu lakâbı kendisine üstâdı vermişti. “Korucu” kelimesinden almıştır.
239 Hubbi: hâ’nın zammı ve bâ-yı mevhûdenin kesriyle hubbe mensûbdur. Bunu edîbe-i müşârün-ileyhânın zevci
olan ve “Hubbi monlâsı” diye şöhret bulan Mehmed Efendi’nin terceme-i hâlinde Nev’î-zâde Efendi “ve in
rahime’l-vesâ’itu li’l-muhibbi femâlî müşfikun min gayr-ı hubbi” beytiyle tasrîh ediyor. Asrımız üdebâsından
ba’zılarının iddi’âsı gibi hâ’nın zammı ve bâ’nın feth u meddiyle zübbâ vezninde değildir.
240 Beşiktâşî Yahyâ Efendi “el-Ikdu’l-Manzûm”da mûsârrah olduğu üzere Amasyalıdır.
556
561

