Page 565 - 6-8
P. 565
Amasya Tarihi Cilt: 8
Amasya Tarihi 6-8. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
881’de yaptırdığı hayrât-ı şerîfesinin vakfiyesini tanzîm 243 [285] etdirip â’ilesi ve evlâd
ve ba’zı mürîdânı ve hâssaten kayın pederi olan İmâdzâde Mevlânâ Musliheddîn Çelebi’nin
mahdûmu Muhyiddîn Mehmed Çelebi ile Amasya’ya gelip Mehmed Paşa câmi-i şerîfi
civârında kendisi için hazırlanan menzile indi.
Sultân Bâyezîd’in ma’iyyeti ümerâsından Âdil Beyzâde Hacı Mehmed Bey, kendisine
menzil-i mezkûrun ittisâlinde güzel bir zâviye yaptırdı. Sonisa’da Enderûn karyesini bu zâviye
mesâlihine vakf edib zâviyesinde sâkin olan mürîdânın havâyîc-i zarûriyyesini te’mîn etdi.
Bu esnâda Ya’kûb Paşa câmi-i şerîfinde Cum’a günleri va’z ü nasîhat ederek Sultân
Bâyezîd istifâde etdi. Bu sûretle halkı irşâda devâm ve ahlâk-ı umûmiyyeyi tehzîbe hizmet
eyledi. 886’da Sultân Bâyezîd’in taht-ı Osmânîye cülûsunda Amasya vâlîsi olan büyük
mahdûmu Sultân Ahmed’in şeyhi oldu.
Ba’dehû Hızır Paşazâde Vezîr Mehmed Paşa zâviyesinin civârında mu’azzam bir câmi-i
şerîf ve medrese ve imâret ve kendisine türbe binâ ederek oraları şenlendirdikte câmi-i şerîf-i
[286] mezkûra ilk kürsî şeyhi oldu. Bütün erkân ü halkın nâ’il-i hürmeti ve mazhar-ı teveccühü
olduğu hâlde 902 senesi leyle-i Mi’râcında rûh-ı pür-fütûhu dâr-ı kudse urûc etdi.
Âlim, zâhid, müttakî, gâyet müteşerri’, riyâzeti kavî, nefsiyle mücâhid, mu’tekad-ı enâm
olmuş, vâ’iz bir şeyh-i meşhûr idi. Tarîkat-ı Halvetiyyeden bir pîr-i mu’azzam olup hulefâsı
gâyet çok idi.
Mahdûmları Muhyiddîn Mehmed, Bedreddîn Mahmûd, Şemseddîn Ahmed, İzzeddîn
Hasan, Hüsâmeddîn Hüseyin Çelebilerdir. Bunların bir kısmı İskilib’te, bir kısmı da Amasya’da
doğdu. Birâderi Ahî Sirâceddîn Ömer Çelebi olup tercemeleri aşağılarda gelir.
Meşhûr u ma’lûm olan hulefâsı da şunlardır: eş-Şeyh Seydî Alî el-Amasî, eş-Şeyh
Hayreddîn Hızır el-Amasî, eş-Şeyh Tâceddîn Mahmûd el-Amasî, eş-Şeyh Cemâleddîn İshak
bin el-Karamânî, eş-Şeyh Abdurrahmân bin İbrâhim el-Konevî, Ezelîzâde, eş-Şeyh Sinâneddîn
er-Rûmî, eş-Şeyh Hayreddîn Hızır el-Malatî. [287]
Hâssaten kayın birâderi eş-Şeyh Muhyiddîn Mehmed el-İskilibî Pîr-i müşârün-ileyhin
zübde-i hulefâsı olup Sultân Bâyezîd-i Sânînin cülûsundan sonra İstanbul’a gitdi. Orada hünkâr
şeyhi olup fevka’l-âde iştihâr etdi. Mahdûmlarından biri Şeyhülislâm Ebu’s-Su’ûd Efendi’dir.
Hazret-i Habîb-i Karamânî maraz-ı mevtine kadar yatağa girip huzûr ve istirahât
görmemiş, ayaklarını uzatıp yatmamış, gece ve gündüz da’imâ büyük bir zâtın huzûrunda
kemâl-i edeble oturur gibi durmuş, uykusu bile bu hâl üzere olurmuş. Kaddesallâhu sirrahu’l-
aziz. Tasavvufdan “Etvâr-ı Seb’a” adlı manzûm bir eseri vardır. Sülûkdan bâhisdir.
Bu eserinde zât-ı Bârî ve isbât-ı vücûda dâ’ir şu beyti vardır:
Hakîkat bil budur ol ferd-i mutlak
Ki oldur râ’i vü mer’î muhakkak
Vasf-ı nebîye dâ’ir:
Sâdıkü’l-va’d şefîü’l-müznibîn
Nûr-ı ‘âlem rahmeten li’l-âlemin
[288]
Âlim-i esrâr-ı Hakk sıdk u safâ
Sadr-ı bedr-i her dü-’âlem Mustafa
Mazhar-ı Hakk muktedâ-yı enbiyâ
243 Bu vakfiyesi kuyûd-ı vakfiye idâresinde müsecceldir.
559
564