Page 101 - 6-8
P. 101
Amasya Tarihi Cilt: 9
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Haydar Bey-Sarı Paşazâde 860 senesi saferinin evâilinde Amasya’nın Yâkûtiye Mahallesinde doğdu. Sinn-i temyîze
Beylerbeyilerden Pervânezâde Sarı Mehmed Paşa’nın mahdûmudur. Kibâr-ı züamâdan vâsıl oldukda civârında bulunan Şâhbula mektebinde okudu. Ba’dehû bir tarafdan hattâtların
olup 1048’de Bağdad [317] harbinde yararlığına binâen mîrlivâ oldu. Ba’dehû ba’zı sademâta muhterem şeyhi olan Hamdullah Efendi’nin meşk-gâhına mülâzemet ve diğer tarafdan Mevlânâ
kapılıb bir müddet menkûbâne yaşadı. 1061 hudûdunda vefât etdi. Buna Pervâneoğlu da dendi. Hatîb Kasım ve Mevlânâ Abdî Efendilerin halka-i tedrîsatına muvâzabet etdi.
Hüsn-i hatta akrân ve emsâline tefevvuk ederek şeyh-i müşârün-ileyhden me’zûn olduğu
Haydar Paşa-Dilâver Ağazâde gibi ulûm-ı şer’iyye ve edebiyyede de emsâline fâik bir sûretde isbât-ı liyâkat edib zekâ ve
Merzifonludur. Esbak Merzifon voyvodası Çerkes Dilâver Ağa’nın mahdûmudur. Sipâhî irfânıyla kendisini tanıtdı. Pederinin sevk ü ta’rîfiyle genç yaşında Sultân Bâyezîd-i Sânînin
meşâhîrinden olup 1069’da Merzifon voyvadası Abazalı Tatar Ahmed Ağa’nın emvâli ve dâhil-i bezm-i hâssı oldu.
emlâkını kabza me’mûren Merzifon voyvadası oldu. Sultân müşârun-ileyhin edebiyata fevkalâde meyl ü incizâbı olduğundan Amasya
1071’de sipâhî kethüdâsı olarak devr-i hidemât edib 1078’de sânîyen Merzifon voyvadası udebâsından Afîtâbî ve Tâcî Çelebilere hem-ayâr olacak derecede şiir ve inşada meleke
oldu. Girid harbinde ibrâz-ı şecâat eylediğinden 1081’de mîrlivâ ve 1087 senesi şevvâlinde göstermekle padişahın teveccühât-ı mahsûsâsını kazandı. Erbâb-ı hasedi kendi aleyhinde
Sadr-ı a’zam Merzifonî Kara Mustafa Paşa’nın himmetiyle Kamaniçe beylerbeyi ve muhâfızı harekete geçirdi.
oldu. 1090’da Çankırı sancâğıyla Ösek muhâfızı, 1094’de Viyana harbine me’mûr olup senesi Bu cümleden Mevlânâ Halimî Çelebi de padişahın bezm-i hâssına [321] dâhil olarak hayli
evâhirinde Viyana muhâsarası esnâsında şehîden vefât etdi. Cesûr, işgüzâr, şecî’ bir merd idi. itibâra nâil olmuşdu. 878’de Fatih Sultân Mehmed Han Amasya’da iken şehzâdesinin lalası
Mahdûmu, ümerâdan Ali Bey’dir. Amasya’da Ma’denüz köprüsünü müceddeden ta’mir etdirib olan Çandarlızâde İbrâhim Paşa’yı vezâretten azl ederek Hızır Paşazâde Mahmûd Paşa’yı lala
ba’zı akaratı vakf etmişdi. Diğer mahdûmu Ahmed Bey mütevelli iken 1110’da bilâ-veled vefât nasb etdi. Mevlânâ Halimî Çelebi’yi de Sivas kâdılığına gönderdi.
etdiğinden Hacı Hüseyin Ağa mütevelli oldu. Paşanın kethüdâsı idi.[318] Halimî Çelebi muahharan azl ve teftiş ve esnâ-yı teftişâtında Tokat zindânında habs ve
tevkîf edildiğini Sultân Bâyezîd’in erkânı tarafından kurulmuş bir dâm-ı tezvîr olduğuna kanâat
Haydar Bey-Mirza Paşazâde getirdiğinden netice-i teftîşadda berâet-i zimmeti tahakkuk ederek mahbesden kurtulduğu anda
Amasya eşrâfından Mehmed Bey bin Zanalı Mirzâ Ali Paşa’nın mahdûmudur. Züamâdan İstanbul’a gitmişdi.
olup İran ve Rus muhârebâtında bulundu. İki defa Amasya alaybeyi olup 1203 sâlinden sonra Başına gelen felâketi ve esbâb-ı mucibesini hâkî bir kasîde-i Arabiyye tanzîm ve bunu da
vefât etdi. Oğlu Ali Bey’dir. Bunun evlâdından Haydar Bey Serrâç ustalarından olup 1312 güzel bir sûretde şerh ederek Fatih Sultân’a takdîm etdi. Bunun üzerine kubbe-nîşîn-i vüzerâdan
sâline kadar ber-hayât idi. Ba’dehû fevt oldu. Hamza Beyzâde Mustafa Paşa’yı Amasya’ya gönderib şikâyetleri tahkîk etdirdi.
881’de Paşa tarafından verilen müdhiş rapor üzerine Sultân Bâyezîd’in vezîri Mahmûd
Hayretî İbrâhim Efendi-Kürsî Şeyhi Paşa’nın ve Tacî Bey ile kendisinin katl ü i’dâmına fermân-ı âlî sâdır oldu. Afitâbî de [322]
Amasya yeniçerilerinden Kamaş Ahmed Ağa’nın oğludur. Fuzalâdan Kâdızâde Küçük teb’îd edildi. Sultân Bâyezîd fermân-ı âlînin sudûrundan haberdâr olduğu anda daha gelmeden
Hoca Mehmed İlmî Efendi’nin halka-i tedrîsinde ikmâl-i tahsîl edib ders-i âm oldu. Ba’dehû kendisine on bin akçe ve birkaç at ve esbâb-ı seferîye verib gece kaçırdı. Tacî Bey de Bağdad’a
İbadullah Câmii kürsî şeyhi olup Amasya Mevlevîhânesi’nde mesnevî okutur, eşrâf zâde- kaçdı.
gânına edebiyât öğretir. Halka vaaz ve talebe-i ulûma Farisiyyât talîm ederdi. Bu hâlde 1076’da Bunun üzerine Haleb’e can atıb orada ba’zı ulemâ-yı Arabdan edebiyyat-ı Arabîyye
vefât etdi. Âlim, tevârihe ve edebiyâta âşina, şâir, elsine-i selâseye vâkıf, halûk bir zât olduğu okudu. Hadîs ve tefsîr dinledi. Ba’dehû İran’a gidip Mevlânâ Celaleddîn Devvânîye mülâkî
“Tezkîre-i Abdî”de mezkûrdur. Hayretî Hoca demekle meşhûr idi. [319] oldu. Ve müşârün-ileyhe Hocazâde “Tehâfütü’l-Felâsifesi”ni takdîm ederek teveccühât-ı
mahsûsâsını kazandı ve müşârün-ileyhin halka-i tedrîsine devam etdi.
886’da Sultân Bâyezîd’in tahta cülûsunu işitdi. Yedi yıl kadar allâme-i müşârün-ileyhin
huzûrunda ulûm-ı akliyyeyi kemâliyle ahz ü istifâza edib müşârün-ileyhin hüsn-i şehâdetini
DOKUZUNCU FASIL hâvî yüksek bir icâzet-nâme aldı. 888 senesi ramazânında Amasya’ya geldi. Kırk gün kadar
kalıb sonra İstanbul’a gitdi.
Amasya Târihi’nin ikinci bâbında dokuzuncu faslı, adlarının evvelinde üstü bir Asrının allâmesi olan Mevlânâ Hatibzâde ve sudûr-ı ilmiyyeden Mevlânâ Musliheddîn
noktalı “hı (خ)” harfi bulunan zevâtın terâcim-i ahvâl ve ensâbını ve imkân derecesinde Kestellî ile görüşdü. [323]
târihen ibret alınacak yerlerini de mülahhasan kayd ve zabt eder. “Hı (خ)” dan sonra Bunların huzûrunda İstanbul fuzalâsıyla ulûm-ı mütenevvia-ı müteferrikadan mübâhase
gelen hurûf, hece tertîbi üzere yazılır. ve musâhabet-i ilmiyye eylediğinde cümlesi fazîlet ve meziyyet-i ilmiyyesini i’tirâfa mecbûr
oldu. Mevlânâ Hatibzâde Muhyiddîn Mehmed Çelebi, Sultân Bâyezîd’e sûret-i arzda şehadet-
Hâtemî İbrâhim Çelebi-Yüzükçüoğlu nâme irsâl edib fezâil ve maârifini bildirdi.
Amasya’da Yüzükçü Abdullah Çelebi demekle meşhûr bir kuyumcunun oğludur. Biraz Binâenaleyh: 889 senesi muharreminde Sultân Bâyezîd-i Sânî kendisine Kalender-hâne
ilm ve kitâbet tahsîlinden sonra mahkeme-i şer’iyye ketebesinden oldu. Ba’dehû mukayyid olup müderrisliğini verdi. Tedrîs-i ulûm esnâsında gerek hüsn-i takrîr ve beyânı ve gerek fezâil-i
sicillâtın kaydına me’mûren 1068’de vefât etdi. Şâir, ta’lîk-nüvîs, hoş-sohbet, Halvetî-meşreb ilmiyyesi âlem-i tedrîsde büyük bir şöhret ve alâka uyandırdığından 891 senesi rebîülevvelinin
bir zât idi. on yedinci günü Mevlânâ Musliheddîn Kestellî kızını verib kendine dâmâd edindi.
Bugün Mevlânâ Efdalzâde Hamîdeddîn Çelebi Sahn müderrisliğinden İstanbul kâdısı
Hâtemî Abdurrahman Efendi-Müeyyedzâde oldukda bunun yerine terfîân Sahn-ı semâniye müderris olarak şöhret-i şâyiası artdı. Medrese-
Amasyalıdır. Sultân Bâyezîd-i Sânî Amasya’da vâlî iken nişancısı olan Mevlânâ i mezkûrede sekiz yıl mikdârı neşr-i fuyûzât-ı ilmiyye edib 899 senesinde Edirne kâdısı
Alaeddîn Ali Çelebi bin eş-Şeyh Müeyyed Çelebi bin eş-Şeyh Alaeddîn Ali Yarî Çelebi bin Mevlâna İsa Çelebi’nin vefâtına binâen Edirne mollası oldu.
Zeyneddîn Siyavuş Çelebi bin eş-Şeyh Evran Çelebi [320] bin Doğan es-Salgurî mahdûmudur.
90
100 91