Page 99 - 6-8
P. 99

Amasya Tarihi Cilt: 9
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR            Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

               mahdûmudur. Amasya a’yânından olup 768 sâlinden sonra vefât etdi. Mahdûmu Abdulvahhab
               Çelebi’dir. Bunun mahdûmu Şemseddîn Ahmed Pervânî pek ma’rûfdur.                                                             Haydar Paşa-Pervâne Beyzâde
                                                                                                                                            Amasyalıdır.  Meşâhîr-i  ümerâdan  sâbıkü’t-terceme  Deli  Pervâne  Beyzâde  Ali  Bey’in
                     Haydar Bey-Taşanzâde                                                                                             mahdûmudur. 976’da kibâr-ı züamâdan görüldü. Ba’dehû Amasya Alaybeyi olup 981’de Irak
                     Kedağra (Köprü)lıdır. Taşan Beyzâde Umûr Bey’in mahdûmudur. Amasya vâlîsi Hacı                                   harbinde isbât-ı liyâkât eylediğinden 982’de Habeş Sancağı beyi oldu.
               Kutluşâh devrine ümerâdan olup sonra Merzifon ve Kedağra ve Havza kazâlarını istîlâ ederek                                   Ba’dehû Gürcistan  ve Şirvân muhârebâtında yaralıkları  görüldüğünden 997’de Gence
               Taşan Dağı’nda emâret etdi.                                                                                            beylerbeyi  olarak  [314]  999’da  Sivas,  ba’dehû  Mar’aş  beylerbeyi  olup,  1003’de  Estergon
                     763’de Hacı Şâdgeldi Paşa Merzifon emâretini birâderi Âdil Bey’e verdiğinden dolayı                              harbinde bulundu. 1004’de Çıldır, ba’dehû Revân beylerbeyi olup İran ile harb etdi.
               araları açıldı. Nihâyet harb ederek mağlûb olup 768’de firâr ve Dulkâdirzâde Halîl Bey’e ilticâ                              1006’da  ma’zûlen  Amasya’ya  gelip  sonra  Erzurum  ba’dehû  Batum  beylerbeyi  olup
               etdi. Halîl Bey’in ümerâsından oldu.[311]                                                                              1011’de İran harbinde vefât etdi. Mahdûmu Ali Bey ve birâderi Sarı Mehmed Paşa’dır.
                     781’de Halîl Bey ma’iyyetinde Mısrîlerle harb ederek mağlûb olduğundan taleb-i emân
               ile kurtuldu. 783’de Hacı Şâdgeldi Paşa’nın vefâtından sonra avdet ve Devâtdâr Ahmed Paşa’ya                                 Haydar Ağa-Çavuş
               ilticâ edib Köprü Kazâsı dâhilinde bir nâhiye emîri oldu. Koca Kayası’nda ikâmet edib sonra                                  Amasyalıdır. Yeniçeri çavuşânından olup 1008’de Yedi Kule cihetleri muhâfızı oldu.
                                                                                                                                                                                                                               47
               vefât etdi. Mahdûmu Kâmil Bey’dir.                                                                                     Ba’dehû  Ankaralı  Kalender  Oğlu  Mehmed  Paşa’nın  garazkârâne  arzıyla  müteferrika  olup
                                                                                                                                      Amasya’ya geldi. Amasya sancâğı beyinin yanlış bir arzı üzerine müteferrikalığı da ref’ edildi.
                     Haydar Çelebi-Mevlânâ Hatîb                                                                                            Ayasofya mahzeninden ele geçen çavuşân defterinde şöyle yazılı görüldü: “Haydar ez-
                     Amasyalıdır. Mehmed Çelebi mahdûmu olup tahsîl-i ulûm ederek ders-i âm ve ba’dehû                                çavuşân Amasya mezkûr Kalenderoğlu dedikleri âsînin arzıyla berâ-yı maslahat-ı müteferrika
               İçeri şehirde Câmi-i kebîr hatîbi oldu. 817’de meşâhîr-i ulemâdan ve hutebâdân görülüb sonra                           olmuşdur. Hala isyân etmekde olduğu söylenmekle  [315] bâ-Hatt-ı Hümâyûn çalınmak ... 2
               vefât etdi.                                                                                                            Cumâdelûlâ 1016”.
                                                                                                                                            1017’de Kuyucu Murâd Paşa’ya ilticâ ve eşkiyâ istîsâlinde hidemât-ı fedâkarâne izhâr
                     Haydar Bey-Taşan Beyzâde                                                                                         eylediğinden çavuşluğu iâdeten ihsân edilerek Sivas eyâleti cizyedârı oldu. Ba’dehû Nasuh
                     Kedağra kazâsı dâhilinde Kocakayalıdır. Zeytun kazâsı emîri olan Kâmil Bey bin Haydar                            Paşa’nın  sadâretinde  İstanbul’a  gelip  1027’de  Sultân  Osmân-ı  Sânî’nin  cülûsunda  çavuşlar
               Bey bin Umur Bey bin Taşan Bey’in mahdûmudur. Pederi Kâmil Bey’in vefâtında Zeytun                                     kethüdâsı ve 1031 senesi evâilinde sipâhîler ağası oldu.
               Kazâsı emîri olarak Koca Kayasında ikâmet etdi.                                                                              1031 senesi recebinde Sultân Osmân hâilesi zuhûrunda hânesi eşkiyâ tarafından yağma
                     Amasya hükümdârı, Çelebi Sultân Mehmed Hân’a ve ba’dehû şehzâdesi [312] Sultân                                   edildiğinden ihtifaya mecbûr oldu. Vak’adan sonra 1032’de Amasya’ya gelip 1035 sâlinden
               Murâd’a  muti’  ve  münkâd  olarak  yaşadı.  Ancak  Amasya  vâlîsi  Yörgüç  Paşa’nın  ba’zı                            sonra vefât etdi. Buna, Uzun Haydar Ağa denirdi. Mahdûmları Mehmed Paşa ile Hüsâmeddîn
               tazyîkâtından dolayı müşârün-ileyhe karşı geldiğinden kendine âsî süsü verildi.                                        Ağa’dır.
                     831’de  Yörgüç  Paşa  tahassun  etdiği  Kocakayasını  muhâsara  edib  oğlu  Kâsım  ve
               müdebbir-i  umûru  Tayfur  Beyleri  itmâ’  ederek  elde  etdiğinden  bunların  yardımlarıyla                                 Haydar Efendi-Havzalızâde es-Seyyid
               Kocakayasını açdı. Kendisini elde edib Rûmeli’ne izâm ve zeâmetle maişeti temîn edilerek                                     Amasyalıdır.  Esbak  Nakîbü’l-eşrâf  kâ’im-makâmı  Havzalı  es-Seyyid  Muhyiddîn
               sonra vefât etdi. Meşâhîr-i ümerâdan idi.                                                                              Mehmed  Hüseynîzâde  es-Seyyid  Şemseddîn  Ahmed  Efendi’nin  mahdûmudur.  Amasya
                                                                                                                                      ulemâsından tahsîl-i ulûm edib ders-i âm ve müderris olup Mehmed Paşa müderrisliğinden kâdı
                     Haydar Bey-Pervâne Beyzâde                                                                                       oldu. [316]
                     Amasya  eşrâfından  Mehmed  Çelebi  bin  Şemseddîn  Ahmed  Çelebi  bin  Abdülvehhâb                                    Hâce-i  sultânî  Şeyhü’l-İslâm  Saadeddîn  Efendi’nin  ve  mahdûmlarının  teveccühâtını
               Çelebi bin Haydar Çelebi mahdûmudur.                                                                                   kazanıb  Kayseriye,  Gelibolu,  Ankara  gibi  bilâd-ı  mühimmede  kâdı  olarak  mevâlîden  oldu.
                     Sultân  Bâyezîd-i  Sânî  Amasya’da  vâlî  iken  züamâdan  ve  cülûsunda  ümerâdan  olup                          Ba’dehû 1020’de Amasya nakîbü’l-eşrâf kâ’im-makâmı ve sonra mütekâid olup 1037’de vefât
               893’de Mısır harbinde vefât etdi.                                                                                      etdi.
                                                                                                                                            Ulemâ-yı  kudâtdan  bir  zât-ı  sütûde-simât  idi.  Mahdûmu  es-Seyyid  Hasan  Çelebi’dir.
                     Haydar Ağa-Boşnak                                                                                                Bunun oğulları es-Seyyid Mahmûd İbrâhim Çelebilerdir. Es-Seyyid Mahmûd Çelebizâde es-
                     Bosnalıdır.  Devşirmelerden  olup  Sultân  Bâyezîd-i  Sânî  bendegânından  iken  Amasya                          Seyyid İbrâhim Çelebi’dir. Bunlara Haydarzâdeler dendi.
               vâlîsi Şehzâde Sultân Ahmed’in ma’iyyetine memûr ve tefeyyüz ederek silahdâr oldu.[313]
                     917’de Sinan Paşa’nın vakfiyesinde Silahdâr-ı şehzâde görüldü. 918’de Sultân Selîm-i                                   Haydar Çelebi-Celâlzâde es-Seyyid
               Evvel muhârebesinde münadîm oldu.                                                                                            Amasya  meşâyîh-i  kirâmından  Havzalızâde  es-Seyyid  eş-Şeyh  Celaleddîn  Mehmed
                                                                                                                                      Efendi’nin  mahdûmudur.  A’yân-ı  sâdâtdan  olup  pederinin  tekkesi  vakfına  mütevellî  ve
                     Haydar Çelebi-Havzalızâde es-Seyyid                                                                              nakîbü’l-eşrâf  kâ’im-makâmı  olup  1058  sâlinden  sonra  vefât  etdi.  Mahdûmu  es-Seyyid
                     Sâdât-ı Hüseynîyeden olup esbak Amasya nakîbü’l-eşrâf kâ’im-makâmı olan es-Seyyid                                Mehmed Çelebi ve birâderi es-Seyyid Yûsuf Çelebi’dir.
               Muhyiddîn Mehmed el-Havzavî mahdûmudur. Amasya fuzalâsından ahz-ı ulûm ederek ders-i
               âm  ve  müderris  ve  ba’dehû  nâzır-ı  sâdât  oldu.  988  senesi  hudûdunda  vefât  etdi.  Âlim,
               mütenessik, mu’tekad bir zât idi. Mahdûmu es-Seyyid eş-Şeyh Celâleddîn Mehmed Efendi
               meşhûrdur.                                                                                                             47  Bu esnâda kendisine pek çok arazi temlîk edildiği ve 1013’de eşkıyânın ahvâlini tarassud için Anadolu’ya
                                                                                                                                        gönderildiği de ahkâm defterinden anlaşıldı.

                                                           88                                                                                                                     89
                                                           98
   94   95   96   97   98   99   100   101   102   103   104