Page 159 - 6-8
P. 159
Amasya Tarihi Cilt: 9
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Ba’dehû Canik, Çankırı, Ankara taraflarını fethedib Amasya’dan Gümüştekin de
Kayseriye ve havâlisini tamamıyla feth edib eski Pon ve Kapadokya kıt’alarına hâkim oldu. Dâvûd Paşa-Asayiş Beyzâde
Eski Pon hükümdârı yedinci Mihridâd’ın hükm etdiği yerleri hükmü altına aldı. Amasyalıdır. Meşâhîr-i ümerâdan Bâyezîd Paşa’nın amcası Yûsuf Bey bin İsa Bey’in
490’da Karahisâr-ı şarkî’ye doğru tecâvüz eden Rum ordusuyla harb ederken mahdûmu ve sadr-ı müşârün-ileyhin dâmâdıdır. Bâyezîd Paşa’nın sâye-i ikbalinde ümerâdan
yaralandığından Şehzâdesi olan Amasya vâlîsi Melik İsmail Gâzi müşârün-ileyhi alıb Niksar’a olup Sultân Murâd-ı Sânî’ye büyük hizmetler etdi.
getirdiği esnâda dâr-ı naîme irtihâl eyledi. Orada mevki-i mahsûsuna defn edildi. 838’de Anadolu Beylerbeyi olup Ankara’da bir müddet oturdu. 841’de Rûmeli beylerbeyi
Âlim, kâmil, şecî’, mücâhid bir gâzi-i nâmdâr idi. Hükümet-i Dânîşmendiyye’nin olup Sofya’da ikâmet etdi. 844 Karaman harbinde ibrâz-ı liyâkat eylediğinden vezâretle
müessisi olduğundan teşkil etdiği hükümete Hükümet-i Dânîşmendiye dendi. Şehzâdeleri Edirne’ye gelip Divân-ı Hümâyûn’da kûbbe-nîşîn oldu.
Seyfeddîn İsmail, Taceddîn İbrâhim, İzzeddîn Mehmed Gâziler’dir. 846’da Fatih Sultân Mehmed Hân’ın birinci cülûsunda makâmını muhâfaza edib 847’de
Hükümet-i Dânîşmendiyye’nin merkez-i saltanatı Amasya idi. [521] Çünkü müşârün- Varna muhârebesine Sultân Murâd-ı Sânî ma’iyyetinde gitdi. Muzafferen avdetde Sultân
ileyhin sarayı merkez-i faaliyeti olduğu gibi şehzâdesi ve halefi Melik İsmail Gâzi ve seraskeri Murâd’ın ikinci defa [524] tahta cülûsunu te’mîn ederek vezîr-i sânî olduğu halde 848’de vefât
İltekin Gâzi ve ekser ümerâsı Amasya’da medfûndur. Sarayını hafîdi vakf eyledi. Vakfiyesinde etdi. Şecî, müdebbir, sâdık bir vezîr idi.
musarrah ve Melik İsmail Gâzi’nin Câmii, türbesi ve vakfı Amasya muhâsebe defterinde Mahdûmları Bâyezîd, Ali Beylerdir. Bunlar da ümerâdan olduğu halde Fatih Sultân
mukayyeddir. Mehmed Hân’ın ikinci cülûsunda İstanbul’un fethini müteakib Amasya’da ikâmete me’mûr
oldular. Bâyezîd Bey, Bâyezîd Paşa’nın vakfı mütevellîsi ve Ali Bey de Hâtun Paşa vakfı
Dânîşmend Ahmed Gâzi Çelebi-Şeyhzâde es-Seyyid mütevellîsi olarak 865’de Amasya’da görüldüler. Sahîb-i tercemenin birâderi Sinan Paşa’dır.
Amasyalıdır. Lâdik’de Sahibü’l-hâl es-Seyyid Ahmed Kebîr-i Rifâî evlâd-ı kirâmından
805’de Amasya’da vefât eden es-Seyyid eş-Şeyh Hüsameddîn Hüseyin Çelebizâde es-Seyyid Dâvûd Bey-Ece Hanzâde
Hasan Çelebi mahdûmu ve Melik Dânîşmend Ahmed Gâzi’nin evlâdından Sultân Kemal Amasyalıdır. Sultân Murâd-ı Sânî ümerâsından Mûsa Bey bin Abdülmu’min bin Mûsa
Dânîşmendî’nin kerimezâdesidir. Amasya’nın a’yân-ı sâdâtından olup 873 senesi şevvâlinde Bey bin Ecaytu Hân oğludur. A’yân-ı züamâdan iken 851’de Çorumlu beyi görüldü. 857’de
vefât etdi. Kerîmesi Şerîfe Ayşe Hâtun’un hafîdi Mazlum Melikzâde es-Seyyid Ahmed Efendi İstanbul fethine me’mûren ma’iyyet-i mevcûdesiyle Edirne’ye gidip İstanbul’u muhasara
kibâr-ı mevâlîdendir. Tercemesi yazıldı. esnâsında şehîden vefât etdi. Birâderi emîr-i mükerem Bayram Bey de 844’de ümerâdan
görüldü.
Dâverî İsmail Çelebi-Kâdızâde
Amasyalıdır. Kudâtdan Hâtib Kâsımzâde Ebû’l-Kâsım Abdullah Efendi bin Ahmed Dâvûd Bey-Şeyh Paşazâde
Efendi bin Hatîb Kâsım Efendi’nin mahdûmu ve kibâr-ı ulemâdan Kâsım Efendi’nin Amasyalı beylerbeyilerden Şeyh Paşa bin Sâlih Bey mahdûmu olup meşâhîr-i züamâdan
birâderidir. Buna Ebû’l-Kâsımoğlu [522] ve tahfifen Ebû’l-oğlu da denir. Tahsîl-i ilm ü kitâbet iken 841’de Fatih Sultân Mehmed’in [525] dâiresine intisâb etdi. Manisa’da ma’iyyet-i
edib Sultân Bâyezîd evkâfı kâtibi olduğu halde 1000 hudûdunda vefât etdi. Ehl-i dânîş bir hattât ümerâsından olup ikinci cülûsunda Selanik Beyi olup İstanbul’un fethinde bulundu. Ba’dehû
ve şâir idi. Silistre beyi olup 868 sâlinden sonra vefât etdi. Meşâhîr-i ümerâdan idi.
Dâvûd et-Tavîl-Mevlâna Bedreddîn Dâvûd Bey-Yörükoğlu
Amasyalıdır. Ulemâdan Zeyneddîn Halîl bin Emîr Alaeddîn Ali Oğul Bey bin Suli Bey’in Amasya ümerâsından Yûsuf Bey bin Yörük Bey’in oğludur. Sultân Bâyezîd-i Sânî
mahdûmudur. Yukarıda tercemesi Bedreddîn Dâvûd et-Tavîl er-Rûmî bin Ağlebek ünvânı Amasya’da vâlî iken dâiresine intisâb edib 884’de ma’iyyet-i ümerâsından görüldü. 886’da
altında yazıldı. Cild 7, sahîfe 493’e mürâca’ât. Amasya vâlîsi olan Şehzâdesi Sultân Ahmed’in ma’iyyet-i ümerâsından ve 896’da erkân-ı
vilâyetinden görülüb sonra vefât etdi.
Dâvûd Bey-Hacı Şâdgeldi Paşazâde Diğer ümerâdan Dâvûd Bey bin Ebûbekir Bey de Amasya ricâlindendir. 888’de Türkmen
Amasya hükümdârı Hacı Şâdgeldi Paşazâde Seyyideddîn Mehmed Bey’in İran Hâtun bin Beyi ve 896’da Şehzâde-i müşârün-ileyhin ma’iyyet-i ümerâsından görülüb sonra vefât etdi.
el-Hâc Ali Bey’den mütevellid mahdûmudur. Amcası Devâtdâr Ahmed Paşa’nın zaman-ı Meşâhîr-i ulemâdan Mevlânâ Dâvûd Çelebi bin Abdullah da 898’de Amasya müderrislerinden
emâretinde ümerâdan olup Yıldırım Sultân Bâyezîd Hân’a inkıyâd ve 804’de Timur görülüb 900 sâlinden sonra vefât etdi. Bunun mahdûmu Kemaleddîn İsmail Çelebi’dir. [526]
muhârebesinde vefât etdi. Mahdûmları Mehmed Şâh, Hacı Ali Beylerdir.
Dâvûd Paşa-Asâyîşoğlu
Dâvûd Çelebi-Mevlâna Mecdeddîn Amasyalıdır. Sadr-ı esbak Bâyezîd Paşa’nın kerîmezâdesi Ali Bey bin Dâvûd Paşa bin
İshak oğludur. Amasya müftüsü Mevlânâ Nizameddîn [523] Abdülmelik ve Mevlânâ Yûsuf Bey bin Asâyîş Bey’in mahdûmudur. Amasya’da vâlî iken Sultân Bâyezîd-i Sânî
63
Cemaleddîn Mehmed binAksarayî gibi fuzâlâdan ahz-ı ulûm edib ders-i âm ve müderris-i be- dâiresine girib tefeyyüz ederek 886’da müşârün-ileyhin cülûsunda ümerâdan oldu. Sarıkcı
nâm oldu. 791’de kibâr-ı müderrisînden görüldü. 807 sâlînden sonra vefât etdi. Umdetü’l- demekle meşhûrdur.
ulemâi’l-muhakkikîn idi. Mahdûmları Nurullah, Muharrem Çelebilerdir.
63 Müşarün-ileyh Sultan Bâyezid’ın dâiresinde ‘Dülbend Ağası’ yani ‘Sarıkcı’ olduğundan bu unvânıyla iştihâr
etdi. Lâdik’de câmii, imareti vardır. Pederi hayli müddet Lâdik beyi olmuşdu. Sultan Bâyezid’in Lâdik’de
sayfıyesi olduğundan Amasya’da iken maiyyetiyle orada yaz günlerinde bir müddet otururdu.
148 149
158