Page 154 - 6-8
P. 154
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Hayrullah Efendi-Şeyhzâde el-Hâc
Amasyalıdır. Mehmed Paşa Câmii ittisâlinde kâin tekkenin şeyhi Pir Mehmed Çelebi
mahdûmu ve Emrullah Efendi’nin birâderidir. Ulemâdan tahsîl-i ulûm ve Îcadîzâde Muhyîddîn
Mehmed Efendi’den ikmâl-i tahsîl ve tekmîl-i sülûk ederek pederinin yerine Şeyh ve Mehmed
Paşa Câmii vâizi oldu. Vaaz ü tezkîrde asrının ferîdi olup 1048’de dâr-ı naîme rihlet etdi. Kibâr-
ı ulemâ ve sûfiyyeden bir zât idi.
Hayreddîn Efendi-Hızırzâde el-Hâc
Amasyalıdır. Kudâtdan Mehmed Sâdık Efendi bin Hızır Efendi bin Ya’kûb Efendi bin
müfessir Hızır Efendi’nin mahdûmudur. [506] İstânbûl’da ikmâl-i tahsîl edib ders-i âm oldu.
Sonra Gümüşlü Müftüzâde Ahmed Efendi’nin eyyâm-ı sadâretinde silk-i kudâta girib hayli
bilâda nâib ve kâdı olduğu halde 1212 sâlinden sonra vefât etdi. Oğulları Derviş, Mustafa, Şakir
Mehmed Efendilerdir.
Hayri Mehmed Efendi-Nâibzâde Hâfız
Amasyalıdır. Nüvvâbdan el-Hâc Osmân Efendi bin Mehmed Efendi bin Abdullah Efendi
bin İbrâhim Efendi bin Ahmed Efendi bin Hayreddîn Efendi mahdûmudur. Ceddi Mehmed
Efendi Hayreddînzâde olup Nâib Efendi demekle meşhûr idi.
Amasya’da Fazlızâde el-Hâc Ahmed Efendi’den mukaddimât-ı ulûmu görüb İstanbul’a
gitdi. Orada Süleymaniye Tıb Medresesinde ikâmet ve etibbâ-yı hâssadan Mehmed Saîd
Efendi’nin halka-i tedrîsinde tahsîl-i ilm-i tıb ederek mûmâ-ileyh el-Hâc Ahmed Efendi’ye
dâmâd ve etibbâ oldu.
Üstâdının hizmetinde tatbîkât-ı tıbbiyye ile meşgul olduğu esnâda müşârün-ileyh
Mehmed Saîd Efendi’nin 1166’da azl ve nefyinde bu da Amasya’ya gönderildi.
Amasya’da tabâbetle iştigâl [507] ederek hayli nüfûz ve servet kazandı, 1198 hudûdunda
vefât etdi. Hekîm, âkil, tabib-i hâzık, âlim idi. Mahdûmu Ahmed Naîm Efendi’dir.
Hayzürânü’l-Harşeniyye-Ümmü’l-Hulefâ
Zehru’l-âdâb, Târih-i Baybars, Ikdü’l-cümân gibi mu’tenâ ve muteber tarihlerde mezkûr
olduğu üzere Amasya’nın nâm-ı diğeri olan Harşenelidir. Bunun için “Hayzürânü’l-
Harşeniyye” dendi.
Ümerâ-yı Abbasiyyeden Mâlik bin Abdullah 144 senesinde Amasya’ya harben duhûl ve
gâret etdiği esnâda Amasya kiliselerinin birinde hâdime iken kendisini seby ü ahz ederek gâyet
güzel ve endâmı mütenâsib melek gibi bir kız olduğundan Halife Ebû Ca’fer el-Mansur’a
takdîm ve o da mahdûmu, Rey vâlîsi Muhammed el-Mehdî’ye ihdâ etdi.
El-Mehdî Muhammed Abbasî, bunu istifrâş ve bade’l-i’tâk tezevvüc ederek 158 senesi
zilhiccesinde pederinin vefâtı üzerine taht-ı hilâfete cülûs etdikde büyük bir nüfûz ve itibara
nâil oldu. [508]
Halife-i müşârün-ileyhin zamanında Mekke-i Mükerremeye gidip orada “Dâru’l-
Hayzerân” demekle meşhûr olan misafir-hâneyi yaptırdı. Bir müddet kalmışdı. Halife
Muhammed el-Mehdî iftirâkından bî-huzûr olup gönderdiği şu beyitleriyle teşevvûk ve
tehassürünü bildirdi.
نكل و رورسلا ةياغ ىف نحن
رورسلا متي مكب لاإ سيل
ىّدو لهأ اي هيف نحن ام بيع
روضح نحن و بّيغ مكنأ
متردق نا لبريسلا ىف اودجأف
143
153