Page 152 - 6-8
P. 152

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                     Matmah-ı nazarı olan Amasya emâretini tahsîl için hayli uğraşdı. Bir aralık Kayseriye
               Emîri oldu. Ba’dehû ma’zûlen Amasya’ya geldi. İbtida Hacı Kutluşâh ile muvâfıkâne hareket
               etdi.  Mühim  bir  mevki  kazandı.  Sonra  müşârün-ileyhin  maktûlen  vefâtında  husemasıyla
               birleşti.
                     763’de Hacı Kutluşâhzâde Hacı Şâdgeldi Paşa Amasya hükümetini elde etdiği esnâda
               birâderi  nezdine  [499]  kaçıb  gitdi.  Ba’dehû  vefât  etdi.  Oğulları  Abdülaziz,  Abdülmecid,
               Mehmed Beylerdir.

                     Hayreddîn Halîl Çelebi-Gümüşlüzâde Hoca
                     Amasya a’yân ve hâcegânından Kıvameddîn Kasım Çelebi bin Taceddîn Mahmûd Bey’in
               mahdûmudur. Hacı Şâdgeldi Paşa zamanında umûr-ı malîyede istihdâm edilib Beytülmâl Emîni
               oldu.  Sonra  Devâtdâr  Ahmed  Paşa  zamanında  a’yân  ve  hâcegân-ı  meşhûreden  olup  796
               hudûdunda vefât etdi. Hânedân, âl-i cenâb idi. Mahdûmu Hoca Kasım Çelebi’dir.

                     Hayreddîn Halîl Çelebi-Hattât
                     Mar’aşlıdır. Hasan bin Ali mahdûmu olup gençliğinde Amasya’ya gelip hattât-ı meşhûr
               Sofu Yahya Çelebi’den ve ba’dehû diğer hattât-ı meşhûr Sinaneddîn Yûsuf Çelebi’den hutût-ı
               mütenevvi’ayı ahz ü temeşşuk etdi.
                     Amasya vâlîsi olan Şehzâde Alaeddîn Bey’in kâtib-i divânı görüldü. 846’da şehzâde-i
                                                                                                58
               müşârün-ileyhin ihnâkında ta’lîm-i şâkirdân ile iştigâl etdi. [500] 873’de ber-hayat  görülüb
                                                                                                        59
               876 hudûdunda vefât etdi. Kâtib, hattât-ı meşhûr idi. Mahdûmu Sinaneddîn Yûsuf Çelebi’dir.
               En  meşhûr  tilmîzi  Kıbletü’l-Hattâtîn  eş-Şeyh  Hamdullah  Efendi’dir.  Sinan  Çelebizâde
               Şükrullah Efendi de bunun tilmîz ve dâmâdıdır.
                     Müstakîmzâde Süleyman Sâdeddîn Efendi “Tuhfetü’l Hattâtîn”de diyor ki: “Hayreddîn
               Mar’aşî  ma’rûfdur.  Üstâd-ı  agâh  Şeyh  Hamdullah  evâil  hallerinde  bunlardan  temeşşuk  ve
               teallüm  eylemişlerdir.  Bunlar  dahi  bir  kolda  Abdullah  Sayrafî’den  vesâir  hem-vakt  olan
               üstâdlardan teallüm ile hâce-i nâm-dâr ve muallim-i hayr âsâr olmuşlardır. (Hayreddîn-874)
               tarihlerinde evâhir-i hutûtları görülmüşdür.”
                     Hattât-ı mûmâ-ileyhin Abdullah Sayrafî’den teallüm-i hatt etmesine tarih müsaade etmez.
               Galiba bundan maksad birinci Abdullah Amâsî olmalıdır. Bu da Sayrafî değildir. Bunun muasırı
               olan hattât-ı meşhûr el-Hâc Sinan Çelebi’nin tercemesi aşağıda gelir. Bunun tarafından yazılan
               bir  Hidâye  kitâbının  sonunda  imzâsı  ve  bunun  kenarında  “Min  telâmizetihî  Hayreddîn  el-
               Mar’aşî” [501] ibâresi görüldü.

                     Hayreddîn Halîl Efendi-Kudsi-i Rûmî
                     Amasyalı  Kasım  Çelebi  mahdûmudur.  Evail-i  halinde  meşhûr  Kıbletü’l-Hattâtîn
               Amasyalı  Hamdullah  Efendi’den  Amasya’da  iken  hutût-ı  mütenevvi’ayı  öğrendi.  Ba’dehû
               Amasya fuzalâsından ikmâl-i tahsîl ederek ders-i âm ve müderris oldu.
                     Yörgüç Paşa müderrisi iken fezâil-i ilmiyyesi ve hüsn ü ahlâkı Amasya vâlîsi Şehzâde
               Sultân  Ahmed’in  nazar-ı  dikkatini  celb  eylediğinden  kendi  şehzâdesi  Alaeddîn  ve  Osmân
               Beylere  muallim  nasb  etdi.  918’de  şehzâdelerin  i’dâmı  vakasında  can  havfıyla  Arabistan’a
               kaçıb Kudüs şehrinde oturdu. Orada yıllarca ikâmet ederek “Zübdetü’l-Hakâyık”, “Gülşen-i
               Âsâr” gibi te’lîfâtını ikmâl ederek 943 senesi hilâlinde vefât etdi. Meşâhîr-i fuzalâdan edîb,
               kâtib,  hattât-ı  meşhûr  idi.  Birkaç  yıl  Haleb’de  ikâmet  eylediğinden  Caniklizâde  Târihi’nde
               yazıyor. Müstakîmzâde dahi Tuhfe’sinde “Hayreddîn el-Kudsî er-Rumî” unvanıyla tercemesini
               kayd ediyor. [502]



               58  İmzâsı bazen “Halil bin Hasan el-Mar’aşî” ve bazen de “Hayreddin Halil el-Mar’aşî” görüldü.
               59  Ser-kilârî Süleyman Ağa Vakfiyesi’ndeki Yûsuf bin el-Mar’aşî budur.


                                                           141
                                                           151
   147   148   149   150   151   152   153   154   155   156   157