Page 155 - 6-8
P. 155

Amasya Tarihi Cilt: 9
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR            Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                                                                      60   اوريطف  حايرلا عم اوريطت نأ                                ibâresi eğer mü’ellifin ise Reşîd’in vâlidesini Reşîd’in [511] cariyesi yapmak gibi bir gârâbet
                                                                                                                                      gösteriyor. Eğer mütercimin ise ağreb bir hefveden ibaretdir.
                     Hayzürân bu beyitleri okudukda derhal şu beyitleri yazıb irsâl ve müteâkiben Bağdâd’a                                  Hele  “Mütercim  der  ki”den  aşağısı  o  garâbeti  daha  ziyâde  katmerleşdirmişdir.
               avdet etdi.                                                                                                            Hayzürân’a  nispet  edilen  mısrada  “el-Hamrâ  (ءارمحلا)”  kelimesi  med  ile  okunursa  vezn
                                                                                                                                      bozukdur  kasr  ile  “el-hamrî  (ىرمحلا)”  okunursa  vezn  düzelir,  fakat  kelime  bozukdur.
                                                                  قوش نم تفصو ىذلا اناتأ دق                                           Binâenaleyh mısrâ fasîh değildir.
                                                                         ريطن انردق  امو اندكف                                              Pek terbiyesizce yazılmış olan mısrâ-ı sânînin Halife Harun er-Reşîd gibi gâyet fasîh,
                                                                         نيدوي حايرلا نأ تيل                                          edîb, hayâsı gâlib bir zâta nispet edilmesi daha ziyâde şâyân-ı hayretdir. Harun er-Reşîd’in
                                                                               ريمضلا نجي دق ام  مكيلإ                                validesi  olan Hayzürân’ı, müşarün-ileyhe  câriye  göstermek Âsım  Efendi  gibi hakikaten bir
                                                                           ىدعب تنك نإ ةبص لزأ مل                                     fâzılın kalemine yakışmazdı.
                                                                         61    رورسلا كاذ مادف رورس ىف                                      İstanbul’da Bâb-ı âlî civârında Hacı Beşir Ağa Kütübhânesinde mevcûd olan “Nukûdü’l-
                                                                                                                                      lisân ve ukûdu’l-hisân” adlı eserinde Mustafa bin Hasan el-Antâkî diyor ki:
                     169  senesi  muharreminde  zevci  Muhammed  el-Mehdî  vefât  edib  kendisinden  doğan                                  “Harşene-hardele  vezninde  Anadolu’da  Amasya  [512]  şehridir.  Harun  er-Reşid’in
               büyük oğlu Mûsa el-Hâdî halîfe oldukda vâlide-i halîfe olduğu münâsebetle nüfûz ve itibarı                             validesi Hayzürân buradandır. Mehdi bunu parasıyla satın alıb âzâd ederek kendine zevce yaptı.
               daha ziyâde artdı. 170 senesi rebîülevvelinde Hâdî’nin vefâtıyla küçük oğlu Harun er-Reşîd                             Âkile, sâliha, sadakâtı bol bir kadın idi.
               halife oldukda [509] vâlide sultânlık şerefi nüfûz ve itibarı daha ziyâde artıb yükseldi. Âdeta                              Hayzürân Mekke-i Mükerreme’de Harem-i şerîfe ittisâlinde satın aldığı bir arsa üzerine
               hilâfet-i İslâmiyye nüfûzu kendisine münhasır gibi oldu.                                                               yaptırdığı Dâru’l-Hayzürân’ı mescid-i şerîfe katdı. Mehdi zamanında hac edib Reşîd zamanında
                     Oğlu Harun er-Reşîd’in zamanı hilâfetinde 173 senesi cumâdelâhiresinin yirmi yedinci                             173’de vefât etdi. Kâtibi Ömer bin Mihran gâyet çirkin şaşı bir adamdı. Kaba ve âdî elbise
               cuma gecesinde vefât etdi. Ertesi günü kemâl-i ihtifâl ile Bâgdâd’da mekâbîr-i Kureyşe defn                            giyer, katıra biner, arkasına uşağını bindirirdi. Reşîd bu adamı Ca’fer bin Yahya tarafından
                                                                                                                                                                           62
               edildi. Gâyet âkile, müdebbire, sâliha, şâire, sahîyye idi.                                                            Mısır’a vâlî kâ’im-makâmı nasb etdi”.
                     Mekke-i Mükerreme’de yaptırdığı sarayında ikâmet ve ekser senede hac ederek her sene
               Mekke fukarâsına bin kere bin ya’nî bir milyon dirhem tasadduk ederdi. Dâru’l-Hayzürânı
               kendinin vefâtından sonra asırlarca misafir-hâne olarak kaldı. Oğulları Mûsa el-Hadî, Harun er-
               Reşid hulefâ-yı Abbasiyyedendir.
                     Mütercim  Âsım  Efendi  Tercüme-i  Kâmûs’da  diyor  ki:  “El-Hayzürân:  Hânın  fethi  ve
               zânın zammıyla bir nevi’ şecr-i hindi ismidir ki  tahrifle ‘hezâran’ dedikleridir. Dallarından
               çevgân ve iskemle ve tahtırevân yaparlar ve Hayzürân eşcârın [510] derûn-ı arza mümted olan
               urûkuna ve şu’belerine ve kargıya ve kamışa da denir. Ve mutlaka ter ü taze vezm olan nihâle
               ıtlâk olunur…
                     Dâru’l-Hayzürân: Mekke-i  Mükerreme’de  bir  hâne-i  ma’rûfdur  ki  Abbâsiyyeden  bir
               halifenin  ki  Reşid  olacakdır!  Cariyesi  Hayzürân  binâ  eylemişdi.  Mütercim  der  ki  mezbûre
               üdebâ ve şuarâdan olmakla halifeye münâdeme eylerdi. Meyânlarında mütâyabât-ı kesire vâkî
               olmuşdur.
                     Ez-cümle birgün hamamdan çıkıb aynaya nazar eyledikde ruhsârı berk-i gül gibi jale-dâr-
               ı arak olmakla safha-i divâra işbu ‘Ene et-tüffahatü’l-hamrâ-i aleyhâ ettallu ve şûş’ mısrâını
               nakş edib gitdi. Reşid ber-takrib mısrâ-i merkûmu gördükde tahtına ‘ve ferrüce arzuhâ şibrun
               aleyhe’l-ihnü’l-menfûş’ mısrâını terkim eylemekle haylice mulâtafaya bâdî olmuşdur.”
                     Şâyân-ı  hayretdir  ki  sâhib-ı  kâmûs  Mecideddîn  Firûzâbadî  gibi  bir  allâme  dâru’l-
               Hayzürânı binâ eden Hayzürâ’nın kim olduğunu bilemiyor. “Bir halifenin ki Reşîd olacakdır”



               60     Biz son derece sevinçliyiz fakat
                      Sevincimiz ancak sizinle tamam olur
                      Bizim kusurumuz ey sevgime layık olanlar şu ki
                      Biz buradayken siz yoksunuz
                      Yolculukta işi sıkı tutun hatta gücünün yeterse
                      Rüzgarla beraber uçmaya, siz de uçun (Ed.)
               61     Şevk içinde vasfettiklerin bize ulaştı
                      Uçayazdık ama başaramadık
                      Keşke rüzgârlar gönülde saklı olanları size getirse
                      Hâlâ “saibe”yim eğer benden sonra
                      Sevinç içindeysen sevincin devamlı olsun (Ed.)                                                                  62  Bu terceme “Nukûdü’l-lisân”da yazılan Arapçasından aynen tercüme edilmişdir.

                                                           144                                                                                                                    145
                                                           154
   150   151   152   153   154   155   156   157   158   159   160