Page 150 - 6-8
P. 150

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

               Çelebi’den ilm-i  meâni  ve  Mevlânâ  Bahşî  Halife’den ilm-i  tefsîr  ve  hadîs  aldı.  Ba’dehû
               İstanbul’a gidip Mevlânâ Hocazâde Musliheddîn Mustafa Efendi’den ilm-i usûl ve Efdalzâde
               Hamîdeddîn Efendi’den ulûm-ı şer’iyye ve Kâdızâde Kutbeddîn Mehmed Efendi’den ulûm-ı
               akliyye tahsîl ederek mücâz oldu.
                     Ba’dehû  ders-i  âm  olup  Sultân  Bâyezîd-i  sânî  devrinde  Saray-ı  hümâyûn  gılmânına
               muallim  olmuş  iken  rikâb  ağalarından  gördüğü  dil-şiken  bir  muameleden  dolayı  ta’lîm-i
               gılmândan ferâgat edib cevâmi-i şerîfede tedrîs ve tezkîre mülâzemet etdi.
                     Sultân Bâyezîd sûret-i hâle vâkıf oldukda kendisine elli akçe vazîfe-i yevmiye tahsis etdi.
               Ba’dehû Sultân Süleyman-ı Kanunî devrinde Eyüb Câmii vâizi olup vazîfe-i yevmîyesi seksen
               akçeye yükseldi. Ferâğ-ı bâl ile te’lîf-i âsâra mecd ü sa’î olduğu halde 948’de [492] dâr-ı naîme
               irtihâl etdi.
                     Mehmed Mecdi Efendi Tercüme-i Şakayık’da diyor ki “Ulûm-ı edebiyyede ilm-i meânî
               ve ilm-i beyânda bârî’ ü kâmil bir fâzıl ve ilm-i tefsîrde gâyet itkân ü îkân üzere hakâyık ve
               dekâyık-ı Kur’âna vâkıf bir ârif idi.
                     Ol keşşâf-ı müşkilâtı tenzil, kitâb-ı Keşşâfa havâşî te’lîf edib Meşârıka bir şerh-i vesîk
               tensîk eyledi. El-hâk bu iki kitâb-ı müstetâbda kendinin hâvâşî-i derûn ve safâyîh-i hâtırında
               mestûr olan âyât-ı muhkemât fezâil-i ilâhiyyeyi bî-hâme ü midâd, izhâr ve ibrâz edib Hazret-i
               Hızır misâli ehâdîs-i maârif-i ledünniyyesini irvâ ve i’lâ eyledi.
                     Zikr olunan kitâblardan gayri tıbba müteallik bir kitâb-ı latîf te’lîf ve ilm-i kelâmda resâil-
               i kesîre tasnîf eyledi. Hicret-i nebeviyyeden dokuz yüz kırk sekiz senesinde vefât edib ravza-i
               rıdvân ve civâr-ı Rahmân’a vâsıl oldu.
                     Tezyîl; ilm-i ta’birde “Mir’âtü’r-Rü’ya” ismiyle müsemmâ bir risâle-i zîbâ tasnîf eyledi
               ve Meşârıka dediği şerhin [493] adını “Keşfü’l-meşârık” vaz’ eyledi. Mûmâ-ileyh Ebî Eyyüb
               Ensârî’de  kendinin  evinin  civârında  Hatîb  Kasım  oğlunun  kabri  kurbunda  medfûndur.
               Ravvahallahü rûhahû”
                     Bu tercemenin unvânında “Mevlânâ Hayreddîn Hızır bin Mahmûd bin Ömer Kastamonî
               Mevlânâ  Atûfî  demekle  ma’rûfdur.  Zamanesi  ulemâsından  telemmüz  edib  sâlifü’z-zikr
               Mevlânâ Bahşî halifeden ilm-i tefsîr ve hadîsi ve Amasyalı Mevlânâ Abdî’den ilm-i meânîyi
               tekmîl ve tahsîl eyledi” diyor.
                     Hâlbuki  Üsküdar’da  Selîm  Ağa  Kütübhânesi’nde  230  numarada  mevcûd  “Şerh-i
               Meşârık”ı sonunda şöyle tahrîr edildiği görüldü: “Hızır bin Mahmûd bin Ömer el-Merzifonî el-
               Atûfî ferağa min te’lîfihî yevme’l-hâmîs fî âhiri vakti’l-asri fî nısfi şehri rabîülevvel senete sittin
               ve erbaîn ve tis’i mi’e mine’l-hicreti’n-nebeviyye”
                     Şu kitâbe sarîhen gösteriyor ki Mevlânâ Hayreddîn Atûfî Merzifonlu’dur. Kastamonulu
               değildir.  Kastamonî  olan  Hoca  Hayreddîn  Hızır  Efendi,  Sultân  Süleyman  Hân-ı  Kanunî
               muallimi olan zâtdır. O da başka olup [494] 953’de vefât etdiği yine bu kitâbda mezkûrdur.
                     Hâssaten fâzıl-ı müşârün-ileyhin ibtidâ Amasya’da Amasya fuzalâsından Hatîb Kasım,
               Abdî,  Bahşî  Efendilerden  tahsîl-i  ulûm  etmesi,  sonra  Amasyalı  Hatîb  Kasım  Efendizâde
               Mevlânâ Muhyiddîn Mehmed Efendi’nin kabri yanında medfûn olması Amasya’ya nisbet-i
               tâmmesini irâe ve o kitâbeyi te’yid etmekdedir. “Akabât” nâmıyla ahlâk ve mevâiza dâir bir
               risâlesi vardır.

                     Hayreddîn Hızır Efendi-Kâdızâde
                     Merzifonludur. İlyas Çelebi bin Lütfullah Çelebi bin Mevlânâ Şücâeddîn İlyas bin Yahya
               bin Hamza el-Merzifonî mahdûmudur. 890 hudûdunda Merzifon’da doğdu. Amasya’da fuzalâ-
               i müderrisînden tahsîl-i ulûm ve hâssaten Mevlânâ Bahşî ve Musliheddîn Efendilerden ikmâl-i
               tahsîl edib ders-i âm ve müderris-i be-nâm oldu.
                     Amasya medreselerini devr ederek Büyük Ağa demekle meşhûr Hüseyin Ağa Medresesi
               müderrisi olduğu esnâda Amasya vâlîsi Şehzâde Sultân Mustafa’nın muallimi Mevlânâ Seyrek
               Muhyiddîn  el-Hüseynî  947’de  vefât  eylediğinden  [495]  Şehzâde-i  müşârün-ileyhe  muallim



                                                           139
                                                           149
   145   146   147   148   149   150   151   152   153   154   155