Page 145 - 6-8
P. 145

Amasya Tarihi Cilt: 9
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR            Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

               oldu. 1326’da tekâüde sevk edilib 1331’de vefât etdi. Âlim, beşûş, mutedil idi.                                              Hubyâr Baba-Celâlî
                                                                                                                                            Varaylı  Şâhkulu  oğludur.  Rüesâ-yı  Şiadan  Zünnûn  Baba’nın  dâmâdı  ve  halifesi  olup
                     Halîl Efendi-Kaşıkcı el-Hâc                                                                                      933’de Zünnûn halifenin salben i’dâmından sonra Kurâ Şiası bunun başına toplandı. Şehzâde
                     Tireboluludur. Hasan bin Halîl’in mahdûmu olup 1252’de doğdu. 1272’de Amasya’ya                                  Sultân Murâd bunu elde ederek 940’da Amasya’ya hücûm edib mîr-livâ Mehmed Bey’i şehid
               gelip  Sultân  Bâyezîd  Medresesi’nde  ikâmet  ederek  ibtidâ  Tirebolulu  el-Hâc  Mustafa                             [477] ve birçok hasârât îkâ’ etdi.
               Efendi’den ve bunun vefâtında Şirvânî el-Hâc Mustafa Efendi’den tahsîl-i ulûm etdi.                                          Bunun  üzerine  Sultân  Süleyman-ı  Kânûnî  bunları  istîsâl  eylediğinden  Zile  köylerinin
                     Ba’dehû  ders-i  âm  olup  1308’de  birkaç  talebesine  icâzet  verdi.  Kaşık  yapıb  satarak                    birinde  gizlendi.  Bir  daha  hurûc  ihtimali  kalmadığından  “dirnek”  usûlünü  ihdâs  ve  sûret-i
               ticaretle temîn-i maişet etdiğinden cihât-ı ilmîyeden bir cihet sahîbi olamadı. Bundan dolayı                          hafiyyede  ulûhiyyet-i  Aleviyye  ve  İbâha  mezhebini  neşre  hizmet  edecek  tekke  açdı.  Buna
               Kaşıkçı Hoca dendi. Nihâyet-i ömrüne kadar zühd ve ibâdetle iştigâl ve 1333’de irtihâl etdi.                           Hubyâr Tekkesi dendi.
                     Âlim, zâhid, müttaki, âbid, sâlih bir zât idi. Merhûm pederinin mahrem-i esrârı gâyet                                  Bu tekkenin müdâvimleri takiyye izhâr ederek sûret-i zâhirede ferâiz-i diniyyeyi ifâ ve
               mu’tekadı olduğundan sanatını temîn-i maişet edemediği zamanlarda sıkıntı [474] çekmezdi.                              sünen-i nebeviyyeyi icrâ ve sûret-i hafiyyede İbâha Mezhebi’nin ahkâmını tervic ederlerdi.
               Hamzavîlere muârızdı. Oğlu Hâfız Hulûsî Mehmed Efendi kendisine çekti.                                                 966’da Amasya vâlîsi Şehzâde Sultân Bâyezîd, birâderi Konya vâlîsi Sultân Selîm-i Sânî ile
                                                                                                                                      harb ederken hurûc eylediğinden 967’de tutulub i’dâm edilerek ocağı söndürüldü.
                     Hândân Bey-Gürcü                                                                                                       Muahharan halifesi “Sirâc Baba, Siraceddîn Baba” bulduğu bir fırsatdan istifâde ederek
                     Amasya’da vâlî iken Sultân Bâyezîd-i Sânî kadınlarından olan Bülbül Hâtun’un birâderi                            Hubyâr Tekkesi’ni uyandırdı. Şia ve meredesine Sirâcîler, Sıraclar dendi. El-yevm bunun şiası
               ve Sultân-ı müşârün-ileyhin kölesi idi. Bu münâsebetle Amasya’da büyüdü. Hattât-ı meşhûr                               ve meredesi bâkî olup Hazreti Ali’nin ulûhiyetini i’tikât ve elde etdikleri Müslim Türkleri ihrâk
               Hamdullah Efendi’den hüsn-i hatt öğrendi.                                                                              etmekdedirler. Bunlar Zile kazâsı dâhilinde pek çokdur. [478]
                     886’da Sultân Bâyezîd’in cülûsunda hemşirezâdesi olan Şehzâde Sultân Ahmed Amasya
               vâlîsi oldukda yanında kalıb tedrîcen silahdârı ba’dehû ma’iyyet-i ümerâsından oldu. 918’de                                  Hurşid Bey-Emîr Zahireddîn el-Mansûr
               şehzâde-i müşârün-ileyhin ihnâkında mün’adim oldu. Hattât, ehl-i dânîş bir emîr idi. Mahdûmu                                 Amasyalıdır.  Ümerâdan  Hayreddîn  İbrâhim  Bey  bin  subaşı  Sinaneddîn  Mûsa  Bey’in
               Mehmed  Çelebi  de  hattât-ı  meşhûr  idi.  “Tuhfetü’l-Hattâtîn”de  bunların  ikisi  birleştirilib                     mahdûmudur. Amasya hükümdârı  olan şehzâdegân-ı  Selçûk’a hizmet  ederek tefeyyüz edib
               Hândân Mehmed Çelebi denmişdir.                                                                                        616’da Sultân Alaeddîn Keykubad’a intisâb etmekle ümerâdan oldu. 622’de melikü’l-ümerâ
                                                                                                                                      görüldü.
                     Hândân Ağa-Mütevellî                                                                                                   636 senesi evâhirinde Sultân Giyaseddîn Keyhüsrev tarafından Amasya vâlîsi olup vâlî-i
                     Amasya’nın Üçler Mahallesi’nde câmi-i şerîfi olan mevâlîden Sa’dî Çelebi’nin kölesidir.                          sâbık Emîr Hüsameddîn Berke Hân ile Harezmîler’i Amasya’dan ihrâca me’mûr oldu.
               Efendisi sâyesinde güzelce okuyub yazdı. Ba’dehû i’tâk edilib efendisine [475] dâmâd oldu.                                   637  senesi  evâilinde  Harezmîleri  harben  Amasya’dan  çıkardığı  esnâda  Baba  İshak
               Ba’dehû  sipâhi  olarak  muhârebâta  gidip  1039’da  efendisinin  vefâtında  şerâit-i  vakfiyesi                       Kefersûdî da’vâ-yı nübüvvetle kıyâm eylediğinden müşkil bir mevkide kaldı. Bu esnâda Hacı
               mûcebince vakfına mütevellî oldu. Bütün emlâk ve evkâfını taht-ı tasarrufuna aldı.                                     Armağan  Şâh  Amasya  vâlîsi  olup  kendisi  Sivas  emâretine  nakl  edilmekle  beraber  Hacı
                     Birkaç defa Amasya kethüdâyeri olup a’yân-ı memleketden oldu. 1062 sâlinden sonra                                Armağan Şâh’a kûvve-i mevcûdesiyle muâvenet etmeğe me’mûr oldu.
               vefât etdi. Dindâr, sahî,  hukûka râî idi. Oğulları Sa’dî, Ahmed Abdülbaki Ağalardır. Sa’dî                                  638 senesinde harben Babayîler perişân ve Baba İshâk da i’dâm edilib el-Mansûr lâkabını
               Ağa’nın oğulları Mehmed, Mustafa Ağalar ve Ahmed Ağazâde Yahya Çelebi ma’rûfdur.                                       kazandıktan  sonra  Sivas’a  gitdi.  641  senesi  muharreminde  Moğol  kumândânı  [479]  Baycu
                     Yahya  Çelebi  oğulları  İstanbul’da  kalıb  bunlardan  Hatibzâdelerle  Surre  Emînizâdeler                      Noyin ordusuyla harb edib Selçûk Ordusu münhezim olduğu esnâda şehîden vefât etdiği zann
               türedi.  Hatîbzâdeler  1141’de  vefât  eden  Eyyüb  Hatîbi  Mustafa  Efendi’nin  evlâdıdır.  Vezîr                     olunur.  Meşâhîr-i  ümerâdan  idi.  Mahdûmu  beylerbeyi  Nizameddîn  Mehmed  Bey,  Pervane
               Yahya Paşa bunun mahdûmudur. Surre Emînizâdeler de 1155’de vefât eden Surre emîni el-Hâc                               Bey’in eniştesidir.
               Hâfız  İbrâhim  Efendi’nin  evlâd-ı  kiramıdır.  Yahya  Çelebi’nin  diğer  mahdûmu  da  Ahmed
               Efendi’dir.                                                                                                                  Hundî Sultân Hâtun
                     Amasya’da Halfet Gâzi müderrisi Hâfız Şirin Ali Efendi bin Mustafa Ağa bin Hasan Ağa                                   Sultân İzeddîn Keykavus bin Keyhüsrev bin Sultân Alaeddîn Keykubad Selçûkî kerîmesi
               bin Mustafa Ağa’nın [476] oğulları Mustafa, Hasan Efendilerle Hüseyin Ağa’ya ve bunların                               olup  Amasya  vâlîsi  Seyfeddîn  Torumtay  evlâdından  Nasıreddîn  Mehmed  Bey  bin
               evlâdına Şirinzâdeler dendi. Hândân Ağazâde Hâfız Hasan Ağa da bunlara iltihâk edib bunun                              Mübarizeddîn Mûsa Bey bin Torumtay’ın zevcesi olduğundan Amasya’da ikâmet etdi.
               oğlu  el-Hâc  Mustafa  Efendi  Şirinzâde  demekle  meşhûr  oldu.  Bunların  mecmûu  Hândân                                   Birâderi Sultân Gıyaseddîn Mes’ûd-ı Selçûkî’nin zaman-ı hükümetinde pek muhterem
               Ağazâdelerdir.                                                                                                         bir halde yaşadı. El-yevm Amasya’da Kuşköprü demekle meşhûr köprü ile Ziyâre yolunda Ters
                                                                                                                                      akan ırmağı üzerine diğer bir köprü yaptırdı. Kendisine temlik edilen ve Simre-i Havza denilen
                     Hândân Efendi-Hândân Ağazâde el-Hâc                                                                              cesim çiftliklerinin mahsulünden Çeltik Köprüsü demekle meşhûr köprüyü binâ etdirdi.
                     Amasyalıdır.  Abdulbaki  Ağa  bin  Hândân  Ağa’nın  oğludur.  İstanbul’a  gidip  Bab-ı  âlî                            704’de Kayseriyye’de vefât eden birâderi Sultân [480] Mes’ûd’un cenazesini Amasya’ya
               aklâmından birine girdi. Orada tefeyyüz ederek hâcegân-ı Divân-ı Hümâyûndan olup sipâhi                                nakl  etdirib  mezkûr  simre  dâhilinde  defn  ederek  üzerine  türbe  yaptırdı.  Ve  yeğeni  Sultân
                                                               57
               kâtibi iken 1102’de Nişâncı Paşa kâ’im-makâmı  ve ba’dehû bir müddet nişâncı olup sonra                                Taceddîn  Altunbaş  bin  Sultân  Mes’ûd’un  Amasya’da  ilk  hükümeti  zamanında  vefât  etdi.
               ma’zûlen vefât etdi. Erbâb-ı kalemden idi. Mahdûmu el-Hâc Abdullah Efendi’dir.                                         Mahdûmu Amasya emîr-i kebîri Zeyneddîn Ya’kûb Şâh’dır.

                                                                                                                                            Hundî Sultân-Hâtun Paşa
                                                                                                                                            Amasya ümerâsından el-Hâc  İsa Bey bin  Emîr-i kebîr Musliheddîn Mustafa Bey bin
               57  Ruüs defteri’nde görüldü. 1103’de kezâlik nişancı kâ’im-makâmı idi.


                                                           134                                                                                                                    135
                                                           144
   140   141   142   143   144   145   146   147   148   149   150