Page 169 - 6-8
P. 169
Amasya Tarihi Cilt: 9
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
1147 senesi cumâdelûlâsında eşkiyânın kahr ve tenkîli üzerine sânîyen Rûmeli Kazaskeri Mehmed Paşa da itlâk edilerek Ohri Sancağına gönderildi. 1066’da müşârün-ileyhin vefâtında
ve cumâdelâhiresinin üçüncü günü Şeyhülislâm oldu. 1148 senesi zilhiccesinde hasta olmakla Köprülü Mehmed Paşa’ya çatıb Abaza Hasan Paşa vak’asında hayli işe yaradı.
infisâl edib Üsküdar’da kâin konağında 1149’da irtihâl etdi. Miskînler’de medfûndur. 1069’da Abaza Hasan Paşa’nın i’dâmında mîr-lîvâ ve ba’dehû beylerbeyi olup 1077’de
Âlim, fâzıl münsif, muhik latîfü’t-tab’ idi. Mahdûmları Mustafa, Mehmed Nureddîn Rakka ve 1078’de Musûl beylerbeyi oldu. Bu esnâda âsî olan Basra vâlîsi Hüseyin Paşa’nın
Efendilerdir. Bunlara ve bunların evlâdına Dürrîzâdeler dendi. Ailesinden kendisiyle beraber tenkîli ve istîsâline me’mûren Basra’ya gitdi.
altı nefer Şeyhülislâm çıktı. Mustafa Efendi Şeyhülislâm olup Mehmed Nureddîn Efendi 1079’da ma’zûlen Amasya’ya gelip 1087 hudûdunda vefât etdi. Şeci’, cesûr, müdebbir,
müderris iken 1144 recebinde vefât etdi. [551] “Deli Dilâver” demekle meşhûr idi. Mahdûmu Mehmed Bey’dir. Bunun mahdûmu Yahya
Sicill-i Osmânî’de sahib-i tercemenin Ankaralı olduğu yazılıdır ki doğru değildir. Çünkü Bey’dir. Bunlara Dilâver Paşazâdeler dendi.
Dürrî Mehmed Efendi Şeyhülislâm Ankaralı Mehmed Efendi’den mülâzımı olduğu
münâsebetle Ankaralı zannedilmişdir. Bu mülâzemet o zamanın usûlü üzere müderrislik Dilşad Hâtun-Sultân Hâtun
mukaddimesidir. Amasya Hükümeti ümerâsından Babuk Şâhzâde Ali Paşa’nın kerîmesi ve Amasya emîr-
Halbuki bütün âsâr ve delâil-i târihiyye Dürrî Mehmed Efendi’nin Merzifonlu olduğunu i kebîri Devâtdâr Ahmed Paşa bin Hacı Şâdgeldi Paşa’nın zevcesidir. Zevci sâyesinde
göstermektedir. Amasya’da sultân gibi yaşadı. Vefâtından [555] evvel Amasya’da yaptırdığı türbesiyle
1- İstanbul’a vürûdunda Merzifonî Kara Mustafa Paşa’ya ve bunun adamı olan Kara mescidine Baş-Ermeni Çiftliğini vakf edib nısf-ı mâlikânesi mahsûlünü türbesi ve diğer nısf-ı
İbrâhim Paşa’ya intisâbı târihen sâbittir. malikânesi mahsûlünü de mescid-i mesâlihine tahsîs etdi. 808 sâlinden sonra vefât etdi.
2- Müftüzâde İlyas Efendi’nin mahdûmu olduğu ve bunun da Merzifon mahkemesi kâtibi Türbe ve mescidi Sabıkeddîn Mahallesi’nin taraf-ı garbiyesinde olduğu sonradan
olarak iştihâr etdiği sicillât-ı şer’iyyede mazbûtdur. anlaşıldı. Mescid-i mezbûr, muahharan birçok zevât tarafından tamir ve tecdîd ve minber
3- Dürrî Mehmed Efendi’nin zaman-ı meşîhatında ammizâdesi olduğundan bahisle vaz’ıyla câmiye tahvîl edildi. Lakin bu mescidin civârında olduğu anlaşılan türbenin taşları
Merzifonî Nurullah Efendi bin Ali Efendi bin Nurullah Efendi’ye müderrislik vazîfesi tahsîs söküldüğünden târih-i vefâtı bulunamadı, cüz-hânları vardı. Şimdi her ikisi de harâbdır.
etdiğine dâir 14 Rebîülevvel 1148 tarihli fermân görüldü.
4- Dürrî Mehmed Efendi’nin Merzifon’da binâ etdiği [552] medresesi müderrisliğini Durahân Bey-Hacı Bey
ammizâdesi olan mûmâ-ileyh Nurullah Efendi’ye tevcîh ettirdiği kayden sâbitdir. Bu Amasyalıdır. Meşâhîr-i ulemâdan olup, Amasya civarında Ortaköy adlı karyede bir câmi-
medresesini mahdûmu Mustafa Efendi tevsîân tecdîd eylediğinden Dürrîzâde Medresesi diye i şerîf yaptırdı. Bu köydeki çiftliğini de bu câmiye vakfetdi.
şimdiye kadar meşhûr ve müderrisleri Amasya muhâsebe defterinde mestûrdur.
Devletşâh Emîr-Nâsıreddîn Togânî
Dakikî Ahmed Çelebi-Uncuoğlu Niksar emîri olup orada medfûn Bedreddîn Ebû’l-Mekârim Uluğ Bey bin Emîr Bedreddîn
Amasya’da Uncu Abdullah Çelebi mahdûmudur. Ulemâdan tahsîl-i ulûm ve hattâtlardan Şâhinşâh bin Arslan Toğmuş Bey’in mahdûmu ve Amasya hükümdârı Sultân Nâsıreddîn
ahz-ı hutût ederek Çelebi Sultân Mehmed Hân’ın âsitânesine intisâb etdi. Şâhinşâh bin Sultân Mes’ûd-ı Selçûkî’nin kerîmezâdesi olup Doğanlu Kâbilesi ricâlindendir.
Müşârün-ileyhin Amasya hükümdârı olduğu esnâda kâtib-i divânı olarak temâyüz ve Amasya’da büyüdü. Şehzâdegân-ı Selçûk hizmetinde nâil-i emâret olup pederinin
iştihâr eyledi. irtihâlinde Niksar emîri [556] oldu. 610’da Sultân İzzeddîn Keykavus ordusuyla beraber Sinop
818’de Sultân Murâd-ı Sânî Amasya vâlîsi oldukda nişâncısı olup ve 824’de Sultân-ı fethine gidip Sinop Beyi esir ve kalesinin fethine hizmet eylediğinden Sinop Simre-Amasya
müşârün-ileyhin cülûsunda Amasya vilâyeti muharrir ve defterdârı oldu. eyâletine rabt ve ilhâk edilerek emâretine tayin edildi.
837 hudûdunda vefât etdi. Âlim, kâtib, şâir, hattât idi. Şemseddîn Ahmed Pervanî 615’de Sultân İzzeddîn Keykavus’un terfîk etdiği bir ordu ile gidip Kastamonu vilâyetini
vakfiyesinde şâhid görüldü. feth eylediğinden Sinop sancâğı Kastamonu eyâletine rabt edilerek valiliği uhde-i liyâkatına
verildi. Tedrîcen Bolu Sancağını da elde edib nüfûzu artdı.
Dilâver Ağa-Çerkes Kastamonu eyâletinde yirmi yıldan ziyâde emâret edib 636 sâlinden sonra vefât etdi.
[553]Merzifon ricâlinden Çayırköylü Ahmed Paşa’nın kölesidir. Efendisinin zaman-ı Orada medfûndur. Âdil, müdebbir, şeci’, bir emîr idi. Mahdûmları Süleyman Padişah,
ikbâlinde âzâd edilib zeâmetle dilşâd oldu. 1043’de Ahmed Paşa’nın maktûlen vefâtında Tabanı Mevdûdşâh, Şâhinşâhdır. Bunlardan Süleyman Padişah Kastamonu emîri olduğu 644 tarihli
Yassı Mehmed Paşa’nın dâiresine girib kethüdâsı oldu. vakfiyesiyle sâbitdir.
1048 senesi evâhirinde Mehmed Paşa da maktûlen vefât etdikde Merzifon’a gelip ikâmet Mevdûdşâh Konya’ya gidip ümerâdan oldu. Mahdûmu Şâhabeddîn Berekât Şâh’dır.
etdi. Bir müddet Çelebi Sultân Mehmed Hân evkâfı mütevellîsi ve bir müddet de Merzifon Şâhinşâh da Süleyman Padişah’dan sonra Kastamonu emîri oldu. [557] Kastamonu’da Şâhinşâh
voyvadası olup fevkalâde nüfûz ve itibâr buldu. 1061’de vefât etdi. Mahdûmu Haydar Paşa’dır. Tepesi bunun nâmıyla yâd edilmektedir. Bundan sonra Süleyman Şâh oğulları Gıyaseddîn,
İbrâhim İsmail Beyler Kastamonu emîri oldular.
Dilâver Paşa-Gürcü Ba’dehû birçok vekâyi’den sonra Tutaşoğlu Emîr Şemseddîn Timur Paşa bin Arslan Bey
Esbak Amasya mütesellimi Hacı Efendizâde Sarı Mehmed Ağa’nın kölesidir. Ba’de’l- Kastamonu’dan bunları çıkarıb Taceddîn Devletşâh bin Celaleddîn Mehmed Bey bin
i’tâk sipâhi olup Gürcü Mehmed Paşa’nın dâiresine intisâb ederek müşârün-ileyhin kethüdâsı Gıyaseddîn İsmail Hân da Ankara’yı istilâ ederek orada kaldı.
oldu. 1061 senesi zilka’desinde Paşa sadrâzam oldukda kethüdâ-yı sadr-ı âli olup nüfûz ve itibâr
kazandı.
1062 recebinde Mehmed Paşa’nın azl ve tevkîfinde vüzerânın hâtırlarına değecek işde
bulunmadığından cem eylediği mâl-ı firâvânından bir mikdarı alınıb salıverildi. Be’dehû [554]
158 159
168