Page 172 - 6-8
P. 172
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
kapısı bâlâsında şu kitâbe yazılıdır: “Hazihi türbetü’ş-şerîfeti’l-muhadderati’s-setreti Sultânü’l-
hevâtin Devlet Hâtun ve hiye vâlidetü’s-sultânu’l-a’zam Sultân Mehmed bin Bâyezîd Han
halleda’llâhu mülkehû fî-târihi şehr-i şevvâl li-seneti sitte aşare ve semâni mieti’l-hicriyyeti’l-
hilâliyye.”
Çelebi Sultân Mehmed Hân 821’de Amasya’ya geldiği esnâda Merzifon’daki zâviye ve
imâretinin evkâfını tanzîm ve vakfiyesini [561] tescîl etdirdi. Bu vakfiye mûcebince tevliyeti
vâlide kethüdâsı Sinâneddîn Yûsuf Paşa’ya ve evlâdına meşrût olduğundan Yûsuf Paşa
mütevellî oldu.
Devlethan Bey-Cebeci
Amasyalıdır. Oğuz Beyzâde Hasan Bey bin Kubâd Bey bin Oğuz Bey bin Ahmed Şâh
bin Hoca Ali Şâh bin Kutlu Bey’in mahdûmudur. Neslen Baba İlyas Horasânî evlâdındandır.
Sultân Fâtih devrinde cebeci olup bu lakabla iştihâr etdi.
889’da abâ ü ecdâdından kendisine intikâl eden Kolay ve Fidân çiftliklerini Kilârî
Süleyman Ağa’ya bey edib o da vakf etdi. Bunun mukâbilinde ümerâdan olup 900 sâlinden
sonra vefât etdi.
Oğulları Hasan, Kubad Beylerdir. Kubad Beyzâde Devlethan Bey ve birâderi Hasan Bey
de ümerâdandır. Hasan Beyzâde Ali, Halîl Ağalar olup bunların mecmûuna ve evlâdına
Cebecioğulları dendi. Evlâdı el-yevm vardır. [562]
Devlethan Bey-Cebecizâde
Amasyalıdır. Züamâdan Kubad Bey bin mezkûr Devlethan Bey’in mahdûmudur.
Meşâhîr-i züamâdan olup Veli Paşa’nın ma’iyyetinde Ankara muhâfazasında kaldı. 963’de
Ankara Alay Beyi, 971’de Kırşehir Beyi görüldü. Ba’dehû vefât etdi. Oğlu Hasan Bey’dir.
ONBİRİNCİ FASIL
Amasya Târihi’nin ikinci bâbından on birinci faslı adlarının evvelinde noktalı “zal
(ذ)” harfi bulunan zevâtın terâcim-i ahvâl ve ensâbını ve malum olduğu kadar târihen
şâyân-ı ibret cihetlerini muhtasaran kayd ü zabt eder. Zâldan sonra gelen harfler hece
tertîbi üzere yazılır.
Zâtî Mehmed Çelebi-Şeyhoğlu
Amasya’nın Hacı İlyas Mahallesi’nden Hasan Çelebi oğludur. Mûsâ Dede demekle
meşhûr eş-Şeyh Muhyiddîn Mehmed Halvetî’ye hizmet ederek tahsîl-i irfân etdi. Sesi güzel,
mûsikîye âşinâ olduğundan Tekke Bülbülü dendi. Beytülmâl kâtibi olup 1031’de vefât etdi.
Şâir, [563] kâtib idi. İlâhiyâtı, eş’ârı yazılmışdı. Hayfâ ki yandı.
Zâkirî Abdullah Efendi-Zâkirbaşızâde
Aziz Hüdayî Mahmûd Efendi hulefâsından zâkirbaşı Amasyalı Şa’bân Dede bin Ali
mahdûmudur. Amasya’da doğdu. Sonra validesiyle beraber İstanbul’a gidip Üsküdar’da
pederinin hânesinde ikâmet ederek Hüdayî Mahmûd Efendi halifesi ve seccâde-nîşîni Muk’ad
Ahmed Efendi’nin hizmetinde tahsîl-i ilm ve tekmîl-i sülûk etdi.
İbtidâ şeyh Ahmed Efendi tarafından Manisa’ya halife olarak gitdi. Orada bir müddet
neşr-i tarikat edib sonra Şeyh İsmail Efendi’nin işâretiyle İstanbul’a avdet etdi. Bir müddet de
Zeyrek Câmii ittisâlindeki tekkenin şeyhi olup sonra Çenberlitaş’da Atik Ali Paşa Tekkesi şeyhi
oldu.
Bu esnâda kürsî meşâyihinden olup ibtidâ Kılıç Ali Paşa Câmii vâizi ve 1066’da tekke-i
mezkûre şeyhliği uhdesinde olduğu halde Fatih Sultân Mehmed Câmii kürsî şeyhi oldu. Tezkîr
161
171