Page 20 - 6-8
P. 20
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Hüseyin Efendi-Müftü
Köprülüdür. Sadullah Çelebi mahdûmu olup Amasya’da Fâzıl-ı Cuma ve Müfessir
Ahmed Efendilerden ikmâl-i tahsîl ederek Köprü’ye avdetle ders-i âm ve müderris-i be-nâm
oldu. 978’de Köprü’de yazdığı Beydâvî Tefsîri’nin Şeyhzâde haşiyesini ikmâl edib sonuna
“Ketebehû el-Fakîr Hüseyin bin Sadullah el-Köprüvî” imzâsını koydu.[30]
Ba’dehû Yörgüç Paşa Câmii vâizi ve tûl-i müddet Köprü müftüsü olup 996’da dâr-ı naîme
irtihâl etdi. Fâzıl, ulûm-ı şerr’iyye ve akliyyede kâmil, müteşerri’, zâhid bir zât idi. Mahdûmu
Sadullah Efendi de kibâr-ı ulemâdandır.
Hüseyin Efendi-Dede
Amasyalıdır. Mustafa’nın mahdûmudur. Amasya fuzalâsından Molla Şücaeddîn İlyas
Efendi’den ikmâl-i tahsîl edib ders-i âm ve Kuba’da medrese-i Hûsâmiye müderrisi oldu.
Ba’dehû Halvetiyeden münîb olup Âhi Darbhâneci Tekkesi şeyhi ve Çeribaşı Câmii vâizi oldu.
999’da vefât etdiği seng-i mezârında mahkûktur. Meşâhîr-i ulemâ ve meşâyîhden sâlih, müttakî
bir zât idi. Çeribaşı Câmii civârında validem Zahide Hâtun’un medfûne olduğu bağçe kenarında
medfûndur.
Hüseyin Efendi-Dede Çelebizâde
Amasyalıdır. Ramazân Çelebi bin Dede Ali Çelebi mahdûmu olup hattât-ı meşhûr
Hayreddînzâde Mehmed Çelebi’ye [31] hizmet ederek ondan ve ba’dehû Şehreküsdü
Mahallesinde Pir Sinan Tekkesi şeyhi Derviş Ali Efendi’den hutût-ı mütenevvi’ayı ve maârifi
ahz ü teallüm etdi.
Amasya’da elli kadar tâliblere ta’lîm-i hat ederek Sultân Bâyezîd mektebi hat muallimi
olduğu halde 1003 sâlinden sonra vefât etdi. Hutût-ı mütenevviada ve hâssaten celî ve nesih
hatlarında gâyet mâhir, hattât-ı meşhûr, asrında üstâd-ı yegâne idi. 991’de yazdığı bir En’âm-ı
şerîf hânemizin medâr-ı ziyneti iken maalesef yandı. Mahdûmu İbrâhim Rüşdi Efendi’dir.
Hüseyin Paşa-Müfettiş
Amasyalıdır. Amasya hânedân-ı kadîminden ve Devâtdâr Ahmed Paşa ahfâdından Burak
Bey bin el-Hâc Ahmed Bey’in mahdûmu ve sâbıku’t-terceme Sivas beylerbeyi Hüseyin
Paşa’nın hafîdidir. 983’de pederinin şehâdetinde dokuz bin üç yüz otuz üç akçe Saluzcu tımarı
uhdesine sene-i mezbûre zilka’desi evâsıtında tevcîh edildi.
986’da Amasya Alaybeyi ve 987’de İran [32] ve Kafkas muhârebâtına me’mûr oldu. Bu
muhârebelerde yıllarca ibrâz-ı sadakât ederek 999 senesi muharreminde Çorum ve ba’dehû
Akşehir sancâklarına mîr-livâ oldu.
1003’de Estergon muhârebesinde yararlıkları görüldüğünden Cidde sancâğı mutasarrıfı
ve Habeş beylerbeyi oldu. 1005 senesi rebîülevvelinde ma’zûlen Amasya’ya gelip Karahisâr-ı
Şarkî mutasarrıfı ve 1007 senesi muharreminde Karaman beylerbeyi ve Anadolu Müfettişi oldu.
Çünkü “Karayazıcı” demekle meşhûr Urfalı Abdulhalîm ile etbâının hurûc ve kıyâm
edeceği şayî’ olmuşdu. Hüseyin Paşa’nın te’dîb-i eşkiyâda şiddet göstermesi Karayazıcının
kıyâm ve îsyânına mani’ olduğundan derhâl müfettiş aleyhinde tertîb etdiği müzevver
şikâyetleri Divân-ı Hümâyûn’da müessir olup 1007 senesi şevvâlinde azl ve Amasya Kalesi
zindânında habs edildi.
Müteakiben Karayazıcı bütün etbâıyla beraber kıyâm ve isyân etdi. Tahkîkâta lüzum
görmeksizin Bâb-ı Âlî’nin sâhib-i tercemeyi azl ve habs etmesi, müşârün-ileyhin kethüdâsı [33]
Zülfikâr Ağa’yı î’zâb eylediğinden Hüseyin Paşa’yı zindandan çıkarıb ilân-ı isyân etdi.
Bunu haber alan Bâb-ı Âlî fevkalâde telaş edib müşârün-ileyhin ahz ü girifti şartıyla
Karayazıcı Abdülhalîm Bey’e Amasya sancâğı beyliğini verdi. Bu esnâda Hüseyin Paşa da
kethüdâsıyla beraber Abdülhalîm Bey’in ordusuna iltihâk etdi.
9
19